bölüm 9

944 108 8
                                    

(ç/n: yazar flashback yazmak istemiş ve bu olay hogwarts'a ilk kabul edildikleri zamanı anlatıyor.)

______________

neredeyse ağustosun sonuydu. her zaman olduğu gibi felix, seungmin ve jisung, minho'nun evinde takılıyorlardı. ve yine ikinci kez minho'nun evi kutularla doluydu. hem seungmin hem de jisung ne olacağını çok iyi biliyordu. minho bu sene hogwarts'a geri dönecekti. ancak bu sefer mutsuz değillerdi. çünkü felix ve jisung hogwarts'a katılabilecekleri söyleyen bir mektup almışlardı. jisung, temmuz ayında arkadaşlarına haber verdiğinde, seungmin'in ne kadar üzüldüğünün farkında olmadığı için çok mutluydu. hatta seungmin'e bile söylemişti.

"keşke sizin gibi olsaydım, her şey daha iyi olurdu."

o gün seungmin ağladığında felix ve minho'ya, jisung hakkında ne hissettiğini de söylemişti.

ağustos ayının sonundan 2 hafta sonra minho, felix'le birlikte gitmeden önce jisung'a her şeyi anlattı. seungmin'in onu sevmesi dışında her şeyi. jisung, seungmin'i üzdüğü için kendini kötü hissetti. daha sonra aklına gelen fikirle o haftayı onun için unutulmaz kılabileceğini düşündü. böylece bir program yaptı. haftanın ilk 4 günü jisung ve seungmin tiyatro, karaoke, farklı dondurma dükkanları vb. gibi bambaşka yerlere gittiler.

cuma günü jisung, seungmin'i kendine evine davet etmişti. annesi çok lezzetli yemekler yapıp onlara sundu. yemek yemeye başladıklarında annesi jisung'a bir soru yöneltti.

"jisung zaten eşyalarını paketlemedin mi?"

jisung'un gözleri genişledi. seungmin çoktan evden ayrıldığını bilmiyordu. annesi bu durumu fark edince mahcup olmuştu.

"ah, ayy bunu söylememeliydim."

seungmin her şeyi fark edince çoktan koşarak dışarı çıkmıştı. jisung üzerindeki mendili masaya fırlatıp hızla peşinden koştu.

"seungmin." ona seslendi ama çocuk koşmaya devam ediyordu. "kim seungmin şimdi orada dur!" jisung bağırdı. seungmin dondu, çünkü onu ilk kez soyadıyla çağırmıştı. gözlerinden yaşlar akmaya başladığında jisung yanına koştu.

"hey, sorun ne?" diye sordu ondan birkaç hafta büyük olan yumuşak sesle.

"ben... ben... jisung ben..." bir şey söylemek istedi ama gözyaşları yüzünden yapamadı. derin bir nefes aldı ve,
"seni seviyorum jisung." jisung'un kolları geriye doğru gittiğinde seungmin daha kötü hissetmişti.

"seungmin." dedi üzgün bir sesle. seungmin başını kaldırıp ona baktı. daha sonra jisung, ikisini de şok eden bir davranış sergilemişti. onu öpmüştü.

"ben de seni seviyorum."

jisung evden ayrıldığında seungmin çok kasvetliydi.

bir hafta, sadece jisung'un hogwarts için gerekli olan her şeyi satın almasıyla geçti.

jisung hogwarts'a geldiğinde minho ve felix onu beklediğini gördü. ama sadece yanındaki çocuğu fark edebiliyordu. seungmin'i. kafası karışık bir şekilde onlara koştu.

"nasıl?" dedi şaşkınlıkla.

seungmin elindeki hogwarts'a kabul mektubunu gösterdi ve dört oğlan da birbirine bakıp mutlulukla gülümsedi.

________

seungmin muggle doğumlu olduğu için ilk başta mektubu alamadı bu yüzden arkadaşlarından ayrılacağı için fazlasıyla üzgündü.

muggle: ailesi insan olup kendisi büyücü olan insanlara söylenilen isim.

hogwarts || banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin