minho için yine başka bir uykusuz geceydi. gözlerini kapattığında en çok nefret ettiği rüya geri geliyordu. bir kez daha gözlerini kapatmayı denedi. bu sefer uyuduğunda gözlerini hemen açamadı, yatağında terliyor, nefes nefese kalana dek daha uzun sürüyordu kabusu. seungmin, minho'nun sesine uyanıp yataktan çıktığı gibi yanına gitti.
"hyung iyi misin?"
"ben iyiyim seungmin, uyu." dedi minho, ağır nefesler alarak.
"yeterince uykuya sahibim hyung. sana yardım edeyim." dedi naif sesiyle.
"iyiyim dedim." minho yatağından çıkıp kapıya doğru yürüdü.
"nereye gidiyorsun?" endişeyle sordu seungmin.
"biraz yürüyüşe çıkacağım."
seungmin bir şey söylemeden önce minho çoktan gitmişti. yurttan çıkınca koşmaya başladı. gözlerindeki yaşlar birer birer dökülürken quidditch alanına gidiyordu.
oraya koşmasının nedeni chan'ın bazı geceleri gidip antreman yapmak için yatakhanesinden gizlice kaçacağını söylemesiydi. ağlayan genç orada olmasını umarak koştu.
minho hedefine ulaşmıştı. orada, bankların yanında, chan tek başına duruyordu. ona koşarak yaklaştığında chan'ı şaşırtmıştı. gözlerine baktığında gözyaşları gözüne ağır gelip düşmeye başladı.
"chan." dedi minho, gözyaşları görüşünü engelliyordu. "sence ben, acınası, çocukça ve aptal bir parça bo-"
"minho bunu sana kim söyledi?" chan, minho'nun o korkunç soruyu bitirmesine izin vermedi. minho daha çok ağlayınca chan hemen yanına gidip onu kucakladı.
"minho titriyorsun. şu hâline bak. bir palto ve ayakkabı bile giymiyorsun." chan ağlayan minho'yu kaldırdı ve onu banka yerleştirdi, böylece çıplak ayakları soğuk yere değmeyecekti. daha sonra paltosunu çıkardı ve minho'nun üzerine koydu.
"şimdi söyle bana, burada ceket ve ayakkabın olmadan ne yapıyorsun?" diye sordu chan, minho başını indirdi. "yine kabus mu gördün?"
"bunu sana kim söyledi?"
"seungmin söyledi." minho uzağa baktı. "bak, sana yardım etmek istiyoruz. sana yardım etmek istiyorum. ama bunun olmasına izin verene kadar bir çözüm bulamayacağım. bu yüzden lütfen minho, lütfen söyle bana, sorun ne?" dedi chan, minho'nun gözlerine bakarak yumuşak bir sesle. minho derin bir nefes aldı ve chan'a her şeyi anlattı.
rüyasında ona güldüğünü, acınası, çocukça ve aptal gören babasını gördü. minho'nun bir bok parçası olduğunu ve herkesin böyle düşündüğünü, hatta chan'ın bile öyle olduğunu söyledi. sonra manyak bir şekilde gülen ve onu uçurumdan iten chan'ı gördüğünü de söyledi. o tekrar ağlamaya başladığında chan bu sefer daha sıkı sarılmıştı.
"bunu sana asla yapmayacağım. üstelik bildiğim kadarıyla, tanıştığım en muhteşem, en nazik ve en güzel insansın." chan minho'ya bunları söylerken öyle güzel sarılıyordu ki minho, chan'ın göğsüne ufak bir gülümseme sunmuştu.
_______
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hogwarts || banginho
Fantasy[tamamlandı.] minho'nun chan'dan çok fazla sebepsiz yere nefret ettiği, ancak ona daha iyi tanıma şansı vermeye karar verdiği yer. [minchan #1] [banginho #2] [chanho #1] [changlix #8] cr: @nctea_sis