Dün bölüm atamadım yaw
Kaçmadınız demi bir yere
Eoxkspsşhendısk
Oy verip bölüme geçiğğn
***
"Şimdi ciddi ciddi bu sana matematik dersi mi veriyor?"
Yanımda yürüyen Kübra'ya göz devirip okulun bahçesinden girdim. Tek omzuma astığım çantam sağ kıçıma çarpıp duruyordu.
"Evet dedim ya Kübra. Dün de bu yüzden buluştuk ya zaten. Sen niye bu kadar garip bakıyorsun ki bu meseleye?"
Gülerek yanağımdan makas aldı.
"Ay niye olacak ayol?" Sırırtıyordu şerefsiz. "Daha çok birbirinizle vakit geçireceksiniz. Bu da demek oluyor kiiiii, sen de ona her an aşık olabilirsin!"
Hemen elimle ağzını kapatıp etrafa bakındım. Neyseki sabahın körü olduğu için bahçede az kişi vardı. Onlarda zombi gibi etrafta dolaşıyordu zaten.
"Az sessiz ol ya!"
"Omo yolon mo?"
Tükürüğü elime bulaşınca iğrenircesine bakıp elimi çektim ve üzerime sildim.
"Öyle bir şey olmayacak."
"Olursa bana en pahalı çikolatayı alacaksın ama?"
"Tamam lan!"
"Anlaştık lan!"
Beraber okula girip sınıflarımıza çantalarımızı bıraktık. Musto'nun da geldiğini görünce onu da kolundan sürükledim.
Gidip Levent ve Atalay'ı da alalım deseler de onları takmayıp kantine girdim.
Hemen açma ve vişneli meyve suyu alıp masalardan birine oturdum. Sandalyede yayılırken mideme girenlerin keyfiyle gözlerimi yummuştum. Masada iki sandalye daha çekilmişti. Kübra ve Mustafa oturmuş olmalıydı.
Derin bir nefes alıp yemeğime devam ederken üçüncü sandalye sesiyle gözlerimi hızla açtım. Allah'tan oturan kişi Levent'miş.
"Ata nerede?" diye sordu Musto. Kübra ile göz göze geldik. Bana bakıp sırıtıyordu. Umursamadan iyice yayıldım oturduğum yerde. Açmamdan koca bir ısırık aldım.
"Bak geliyor."
Kantinin girişinden giren bir adet minik kedi sevdalısıyla hemen oturuşumu düzeltip ağzımdaki lokmayı bitirdim.
Açmamdan daha minik bir ısırık aldığımda Kübra yanımda gülmemek için kendisini sıkıyordu. Yüzü kırmızıya dönerken Levent gülerek ona baktı.
"Ne oldu? Ben gelince bir kızardın sen sanki?"
"Bana bak sana şuradan bir çarparım sülük gibi masaya yapışırsın!"
"Ne diyorsun kızım sen?"
Levent birden ayağa kalkınca Kübra da kalktı. Musto da adet yerini bulsun diye kalktığında yanımıza gelen Atalay kaşlarını çattı.
Ben mi?
Ben hâlâ açmamı yemekle meşguldüm.
"Sen bana kızım mı dedin?!"
Kübra kulağımı şey yaparken Levent tek kaşını kaldırdı.
"Evet dedim. Ne yapacaksın?"
"Bunu yapacağım!" diye bağıran kız eline tükürüp okkalı bir tokatı ona geçirdi.
Off. Bu fenaydı.
Levent yere devrilecekken Musto onu son anda tutmuştu.
Atalay şaşkınca bana döndüğünde bende şaşkınca ona baktım. Mustafa Levent'i taşıyamadığı için ikisi de masaya düşmüştü. Masa devrilirken üzerinde duran vişneli meyve suyum -bebeğim- yere düştü. Atalay geriye kaçtığında arkasındaki birinin ayağına takılıp o da Musto'ların üzerine düştü. Kübra elini silah namlusu üfler gibi üfledi. Ardından eli cidden yanmış olacak ki havada sallamaya başladı. Ben zaten masa devrilirken hemen kaçmıştım. Hızlı hızlı açmamı bitirmeye koyulduğumda içeri nöbeççi hoca girdi.
"Neler oluyor burada?"
Ay herkes bize bakıyormuş ya lan.
"Hepiniz müdürün odasına!"
Ben, açmam ve yerde kanlar içinde yatan vişneli meyve suyum masumuz.
***
Müdür odasından çıktığımızda herkes derin bir nefes almıştı. Her şeyin yanlışlıkla olduğunu söylemiş ve yırtmıştık. Tabii Levent'in yanağındaki beş adet kırmızı parmak izini açıklamamız biraz uzun sürmüştü.
Yutturmuştuk keltoşa işte bir şeyler.
Levent Kübra'ya sertçe bakıp sınıfına gitmek için yanımızdan ayrıldı. İlk ders ziline tam on iki dakika vardı.
"Çok sıkıştım lan ben."
Mustafa'da tuvalet için yanımızdan ayrılırken Kübra da tam gidecekti ama kolundan tuttum.
"Nereye?"
"Tuvalete gideceğim kanka."
Tırnaklarımı etine geçirdim. "Bende geleyim."
"Niye beraber mi yapacağız?"
Gözlerimi büyüttüğümde kolunu kurtarmış ve kaçarcasına gitmişti. Ben onun amacını bilmiyorum sanki.
"Minik kedim?"
Atalay'a dönüp tebessüm ettim.
"Minik kedi sevdalısı?"
Kahkaha attığında koridordaki birkaç kişi bize döndü.
Şöyle gülmesene şerefsizin evladı.
Başımı eğip ayakkabımla yere çizdiğim dairesel desenleri izlerken nedense onun sırıttığını hissediyordum.
Kafamı kaldırıp baktığımda da yanılmadığımı gördüm.
"Komik bir şey mi var?"
Bana doğru bir adım atarken kalbim tekledi.
Acaba kalp krizi falan mı geçiriyordum?
"Komik bir şey yok da," Daha da yaklaştı. "Çok güzel bir şey var karşımda."
Başımı çevirip arkama baktım. "Hani?"
Tabii ki de bana iltifat ettiğini anlamıştım ama bilmemezlikten geliyordum.
"Sana diyorum minik kedim. Çok güzelsim diyorum. Allah seni benim için yaratmış diyorum. Diyorum da diyorum."
İç çektiğinde ben de iç çektim.
Bilerek dibime girmişti pislik. Kalbim yine küt.
Kesinlikle kalp hastasıyım.
"Atalay?" dedim gözlerine bakarak.
"Efendim?"
"Sen tam bir ibnesin."
***
Hsndosösşsç
Şöyle söyleyeyim;
Evet hikâye de anonim erken belli oldu. Çünkü ben erkenden Selinay'ın öğrenmesini ve de olayların aslında öyle başlamasını istemiştim.
Çünkü neden olmasın skdmslsö
Neyse
Allah'a emanet❤️
S.D.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEDİ |Yarı Texting (FİNAL)
Fiksi Remaja055********: Kedileri sevdiğin kadar sevsen ya beni.. 055********: Bir kaba kalbinin yarısı koyup önüme bıraksan ya.. 055********: Okşasan saçlarımı.. 055********: Bende koklasam seni.. 055********: Sırnaşsam yanına.. 055********: Kıvrılsam kalbinin...