(20)

3.5K 279 78
                                    


Sürekli telefonumu kontrol etmekten kolum yorulmuştu artık. Yine hiçbir bildirimin olmadığı ekranı kapatıp arka cebime koydum. Babam nerede kalmıştı? Yaslandığım duvarda omzum çürümüştü be!

"Ah Kübra ah! Gittin bula bula sataşacak avukat mı buldun?!"

Sinirle fısıldayıp Musto'nun yanına oturdum. Ellerimi dizime bastırırken ayakta dikilen Atalay'ın bakışlarını üzerimde hissediyordum.

Bu da iyi kesti beni he.

Ya havle.

Derin bir nefesi içime çekerken nihayet kapıda gözüken babam hızlı adımlarla yanımıza doğru gelmeye başladı.

Ah hayır! Şu gelenler Levent ve Kübra'nın ailesi mi?

Ay şuradakiler de Musto'nunkiler.

Şu kırmızı görmüş boğa benim annem olmasın yalvarırım Allah'ım. Ne olur gözüm bozulmuş olsun.

"Selinay!"

Annemin cıyaklamasıyla yan dönüp saçlarımı yüzüme örttüm. Ama babam çoktan gelip beni ayağa kaldırdığı gibi sarılmıştı. Başımın üzerini öperken yüzümü göğsüne gömdüm.

"Yine ne belaya karıştınız kızım?"

"İyiyim baba sen nasılsın?"

Kıkırdadığında istemsizce bende güldüm. Babam böyle konularda bana kızmaz aksine desteklerdi. Ne olursa olsun arkandayım der ve gerektiğinde insanlara dişini göstermelisin derdi. Fakat annem tam tersi derimi yüzmekle tehdit ederdi.

Bunlar nasıl buldu birbirini ya?

"Mıstafa?!"

Musto'nun annesi Şaziye teyze onu kulaklarından tuttuğu gibi çember çizercesine etrafında döndürdü. Musto zavallım ağladı ağlayacak.

"Anne 18 yıllık çocuğunun adını hâlâ öğrenemedin mi? Mıstafa değil Mustafa! Ağğh tamam senin için Mıstafa bile olurum yeter ki bırak kulağımı valla benim bir suçum yok bu sefer!"

"Kübra nerede?" Halide teyze etrafa bakınarak yanıma geldi. "Nerede o vahşi, yerinde durmayan, akıllanmaz, pinpirikli ve de pasaklı kızım?"

Kübra burada olsa gururlanıp ağlardı sanırım. Maşallah Halide teyze kızını ne kadar da övmüştü öyle.

"Levent nerede?"

Oldukça sakin konuşan bir kadın eşi olduğunu tahmin ettiğim adamla yanımıza geldiğinde yerimde kıpırdandım. Musto ve Küboş'un da babaları gelmiş ayakta dikiliyorlardı. Musto'nun babasından kaçmak için annesinin arkasına saklandığını da sonradan görmüştüm.

"Levent içeride Yeter abla." Atalay yavaşça yanımıza gelip Levent'in annesiyle konuşmaya başlamış ve herkesin duyacağı şekilde olayı anlatmıştı.

Yanımda ikide bir koluma çimdik atan annemi takmamaya çalışsam da gittikçe çimdikleri sertleştiği için ona döndüm. "Al anne kolum senin olsun kullanmıyorum zaten."

"Anneyle alay mı ediyorsun kız sen?"

Ay ağlayacağım ya!

"Tamam." Babam bizi ayırıp sol kolunun altına annemi, sağ tarafına da beni aldı. "Tartışmanın yeri değil." İkimizinde kafasının üstünden öperker annem tabii yumuşadı hemen. Tereyağı görse kendinden utanır.

Aradan geçen yarım saatin ardından Levent ve Kübra'nın aileleri tek tek içeri girip onlarla görüşmüştü. Babam yine olaya müdahale etmek zorunda kalmış ve olayın uzamadan kapanmasını sağlamıştı. Tek fark; ikisi de bu geceyi nezarathanede geçirecekti.

Kübra'nın annesi kızını yine övmeye başlamıştı ve o kadar güzel övüyorduki kadın yerinde bile duramıyordu. Hevesli hevesli kızına olan iltifatlarını deli gibi etrafta dolanarak dışarı dökmüş, en sonunda eşi tarafından sakinleştirilmesi gerekmişti.

Üçümüzün de anneleri tam bir manyaktı.

Şirince gülümseyerek anneme bakmış ve tepkisini ölçmüştüm. Ama babam sağ olsun sakinleşmiş bir şekilde yerinde oturuyordu. Ona haber vermeden evden çıkıp koşa koşa buraya geldiğim için kızgın olmalıydı. Huh! Neyseki olay kapanmıştı. O avukat da zaten çocuklardan şikayetçi değilim falan demişti.

EVET ÇOCUK DEMİŞTİ!

Neyseki bana demediği için sakinim. Ben orada bile değildim ayol. Bana diyemez zaten. Asla diyemez. Reşitim ya ben. Diyemez! Yoksa adamı böyle ümüğünden sıkıp boynunu çevir-

Elimi öne uzatmış birinin boynunu sıktığımı çok sonradan fark ettim. Musto kızarmış yüzüyle bana bakarken birden yere yığılmasını beklemiyordum. Ağzım açık kalınca çığlık atarak elimi kendime çektim.

"Musto?!"

"Mıstafa?!"

"Mustafa oğlum?!"

"Ay çocuk gitti!"

Geriye kaçıp etrafına dolanan insanlara korku dolu gözlerle bakarken aklımdan kanka katili olmamak geçiyordu. Ay katil oldum!

"Naptın sen minik kedim?"

Atalay bana şaşkınca bakıp hızla yanımda bitince elimin tersine tükürüp tokadı geçirdim. O da yere devrildiğinde tepinerek çığlık attım.

Babam buradayken ne demişti bana!

"NEREDEN MİNİK KEDİN OLUYORUM LAN BEN SENİN?"

***

Dkdmsosl

Ne oldu bende anlamadım ayol

S.D.

KEDİ |Yarı Texting (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin