Kötülemek kolay, anlamak zor. Dostoyevski
HİLAL
Ben, Kadir'e " Dün partide bir çocuğu dövmüşsün? Hem de benim yüzümden. Yani niye, ne gerek duydun?" dedim. Kadir "Nerden çıkardın senin yüzünden olduğunu?" dedi. Bende " Çünkü biliyorum, Çisem anlattı.
Kadir" Benim yerimde kim olsa aynısını yapardı. Kendini o kadar umursama, senle alakası yok. Zaten o çocuktan nefret ediyordum, benim için de bahane oldu. "dedi. Ben de" Siz erkekler kendinizi ne sanıyorsunuz? Bir halt olamaz sizden! Hepinizden nefret ediyorum. "dedim.
Kadir" Hayırdır çok mu canını yaktılar. "dedi ve piç piç sırıttı. Ben de kendimi tutamayıp ona tokat attım ve ona dedim ki" Bir daha benimle ilgili olan konulara burnunu sokma! Karşıma çıkma, defol git."
Kadir" Kızım sen kendini ne zannediyorsun da bana tokat atıyorsun? Ben senin gibilerin ne mal olduğunu gayet iyi biliyorum. O sana sallayan çocuğun yanında olsaydın sana iltifat ettiğini sanıp hoşuna gider di. Ne konuşuyorsun sen daha. Bir insanlık yapalım dedik, içine ettin. Böyle konuşması benim çok zoruma gitti. Erkeklerin kadınlara mal gibi davranmasından artık bıktım hepsi aynıydı. Arkama bile bakmadan ordan uzaklaştım Yine hayalkırıklığına uğramıştım.Yolda yürürken Çisem'in abisi Mert arabayla önümde durdu. Ağlamamı görmesin diye yüzümü diğer tarafa çevirdim. O bana selam verdi. Ben de sesimi güçlü tutarak selam verdim ama nafile hıçkırıklarıma engel olamamıştım bunu üzerine Mert arabadan inip yanıma geldi ve ne olduğunu sordu. Ben hıçkıra hıçkıra ağlıyordum, başımı göğsüne koyup beni sakinleştirmeye çalıştı. Ne olduğunu sordu ben de buradan gitmemizi daha sakin bir yere geçmemizi söyledim. O da kabul etti, arabasına binip sakin bir yere park etti. Meraklı gözlerle bana bakıyordu. Ona nedense güveniyordum, yeni tanışmamıza rağmen bana güven veriyor du. Ben de başladım anlatmaya :"Ben ve Deniz buraya gelene kadar çok zorluklar çektik. Ailemizden kaçarak buraya okumak için geldik. Ailemiz bizi zorla başkaları ile evlendirmek niyetindeydi. Hatta buraya geldiğimiz gün Deniz nişanlandı, beni de istediler. Biz ise sadece okumak istiyorduk. Ama buna engel oldular. Biz de daha fazla dayanamayıp buraya geldik. Bizim aile bizi hep baskı ile büyüttü. bizim orada kadınların değeri köpekten bile azdır. Neymiş 18 yaşına gelindiğinde evlenip ev hanımı olunurmuş. Ben ve Deniz bunu kabul etmediğimiz için kaçtık. Belki bizi bulsalar öldürecekler. Ama umurumuzda değil, hayallerimizin peşinden gideceğiz. Bizim hayatımız çok zor. Buradakiler de bizi anlamıyor, bütün sorun işte bu. "dedim ve ona döndüm. Gözleri dolmuş bir haldeydi. Bana sarılıp :" Siz çok güçlü kızlarsınız. Ben sizin hep yanınızda olacağım. "dedi. Ben artık eve gitmek istediğimi söyledim. O da onaylayıp beni evime bıraktı. Geldiğimde Deniz uyumuştu. Zaten ona mesaj atmıştım, beni beklememesini söylemiştim. Ben de kendimi yatağa bırakırken gözümden yaşlar döküldü. Ne kadar ağladığımı bilmiyorum ama en son uyuya kalmıştım.
YAZARIN ANLATIMIYLA
Mert Hilal'i eve bırakıp Kadir'i aradı ve" Birlikte bir şeyler içmeye bara gidelim mi? "dedi. Bunun üzerine Kadir kabul etti. Mert ve Kadir bir bara gittiler. Kadir Mert'e niye böyle mutsuz olduğunu sordu. Mert de birinden çok etkilendiğini söyledi. Kadir de merak edip kim olduğunu sordu. Mert de Çisem'in arkadaşı Hilal olduğunu söyledi. Bunu duyan Kadir "Ne alaka? " dedi. Mert de "O çok özel ve bir o kadar da güçlü biri. Bana başından geçenleri anlattı. Ben çok etkilendim." dedi. Kadir merak edip sordu"Neden etkilendin? Anlat hele. "dedi.
Mert de Hilal ve Deniz'in başına gelenleri anlattı. Kadir duydukları ile şok oldu ve bir o kadar da pişman oldu. Ondan özür dilemeliydi. Çünkü çok ağır konuşmuştu.
Sabah her zamanki işlerini halledip dışarıda Yiğit'i beklemeye başladılar. O sırada Deniz, Hilal'e dün akşam nerde olduğunu söyledi. Hilal de kafasını dinlemek istediğini ve ondan geç geldiğini söyledi. Deniz tam ağzını açacağı sırada Yiğit geldi. Deniz bu sefer uyanıklık yapıp arkaya geçti, Hilal de mecburen öne oturmak zorunda kaldı. Sessiz geçen yolculuğun ardından okula vardılar. Dersin başlamasına daha yarım saat kalmıştı. Onlar da kantine gittiler. Kantinde Miray, Barış ve Kadir de oturuyordu. Onlar da boş bir yere oturup sohbet etmeye başladılar. Konunun böceklere nasıl geldiğini anlamadılar ama böcek denmesiyle Deniz iğrenerek "Lütfen bu konuyu kapatın." dedi. Hilal de kahkaha attı ve Deniz'in tüm böceklere fobisi olduğunu söyledi. Bu konuşmayı Miray da duydu ve hemen masadan kalktı. Barış da "Nereye gidiyorsun?" dedi. Miray da "Biraz işim var sonra konuşuruz." dedi ve gitti. O sırada ders saati başladı ve herkes masadan kalkıp sınıfa doğru yol aldı. Deniz lavaboya gideceğini söyledi. Deniz lavaboya gidince telefonuna gelen bildirime baktı. Mesaj bilinmeyen bir numaradan atılmıştı. Mesajı açtı ve mesajda şöyle yazıyordu :
0539******
Ben Barış. Seni alt kattaki temizlik odasında bekliyorum. Çok acil Hilal ile ilgili hemen gelmen lazım.Deniz dün akşam ile ilgili olabileceği düşündüğü için hiç tereddüt etmeden alt kata gitti. Odaya gittiğinde kapı üstüne kapandı. Ne olduğunu anlamadan kapı üstüne kilitlendi. Deniz aniden bacağında bir hareketlilik hissetti. Telefonunun flaşını açınca yerde bir sürü böceğin olduğunu gördü. Kapıya ne kadar vursa da kimse duymuyordu. Deniz ağlamaya başladı. Hemen Hilal'i aramaya başladı ama cevap vermiyordu. Sonra Çisem'i aradı o da cevap vermedi. En son Yiğit'i aradığında o da meşgule attı. Deniz ne yapacağını bilmeyerek yere çöreklendi. Tüm bedeni titriyordu. Yapacak bir şeyi yoktu. Birinin gelip kapıyı açmasını bekleyecekti. Yaklaşık bir saat sonra temizlikçi kapıyı açınca Deniz çoktan bayılmıştı. Temizlikçi hemen üst kata gidip hocaya temizlik odasında bir kızın bayıldığını söyledi. O sırada Hilal ve Yiğit de Deniz'i arıyordu. Bunu duyan Yiğit hemen alt kata indi. Deniz'i baygın görünce hemen kucağına alıp üst kata revire götürdü. Hilal Deniz'i öyle görünce başladı ağlamaya.
1 saatin ardından Deniz kendine geldi. Yiğit Deniz'e dönüp "Seni oraya kim kilitledi." dedi. Deniz de" Görmedim ama beni oraya çağıran Barış idi" dedi. Yiğit sinirlenip hışımla odadan çıktı. Hilal Deniz'e" İyi misin? "dedi. Deniz de ona ağlama iyiyim ben lütfen." dedi.
Yiğit soluğu Barış'ın yanında aldığı gibi yakasından tutup nasıl böyle bir şey yaptığını söyledi. Barış söylediklerinden bir şey anlamadı: "Neyden bahsediyorsun sen?" dedi. Yiğit de kolundan tutup revire Deniz'in yanına götürdü. "İşte bundan bahsediyorum." dedi. Deniz ayağa kalkıp Barış'ın yanına gitti ve ona okkalı bir tokat attı. Barış çok sinirlendi ayrıca Deniz'in neden bu halde olduğunu da merak ediyordu. Ortada bir yanlış anlaşılma vardı. Deniz telefonu açıp gelen mesajı Barış'a gösterdi. Barış da şok oldu ve o mesajı atmadığını söyledi. Numaranın kendisine ait olmadığını birinin başka bir numaradan ona mesaj attığını söyledi. Hilal de "Kesin Miray atmıştır o zaman. Başkası olamaz." dedi. Deniz de içinden ona bir ders vereceğini geçirdi ve revirden çıktı. Daha fazla burada kalamam diye geçirdi içinden...
Deniz ve Hilal akşam yemeği için Davut Hoca'ya misafir idiler. Yemeklerini yiyip sohbet ettikten sonra kızlar evlerine gidip dinlendiler.
Sabah okula gittiklerinde Deniz Miray'ı koridarda Kadir ile konuşurken gördü, direkt yanlarına gidip ona bağırdı. Miray ona "Hahaha eee sürprizimi beğendin mi tatlım?" dedi. Deniz ona saldırmamak için kendini zor tutuyordu. Miray üstüne doğru gelince o da "Sen kendini ne zannediyorsun? Kadir ve Barış sayesinde okulda tanınıyorsun. Hah ayrıca senin Kadir'e arkadaştan öte farklı duygular içerisinde olduğunu dünya alem biliyor bir tek Kadir bilmiyor. Belki de biliyordur ama bilmemezlikten geliyordur. Ne de olsa senin sağın solun belli olmaz. Senin gibi bir kızı kim sever ki? Sen asla sevilmeyi hak etmiyorsun. Bunu olmayan beynine sok kızım. "dedi. Bunun üzerine Miray daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladı. Kadir şok olmuş bir vaziyette olanları izlerken, Barış Deniz'e yaklaşti6 ve kolundan tuttu" Sen ne yaptığını zannediyorsun? Sana ne kızım!"dedi. Deniz kolunu ondan kurtarıp" Hak etti. "dedi ve Hilal'in yanına doğru gitti. Hilal de " Bu sefer çok ileri gittin, o da insan. Onun da bir kalbi var. "dedi.
Deniz" Bir kalbi olsaydı beni oraya kilitlemezdi. "dedi. Hilal de" o
O sana kötülük yaptı. Ama sen de ona aynısını yaptın ve aranızda bir farkın kalmadığını gösterdin. "dedi. Bu sözleri duyan Deniz gözyaşlarına hakim olamayıp" Sen o kızı bana karşı nasıl savunursun? Sen benim tek ailemsin. "diyip ordan uzaklaştı. Hilal onun arkasında bağırsa da nafile. Çünkü duymuyordu Deniz Hilal'i.Deniz kendini dışarı atıp bilmediği yolda uzun uzun yürüdü. Ta ki sessiz sakin bir yer bulana kadar. Orada yaklaşık 3 saat kaldı. O da düşününce çok ileri gittiğini fark etti ama Miray'ın yaptıkları da göz ardı edilemezdi. Akşam olduğunu daha yeni fark edince birden irkildi. Hemen ayağa kalktı. Bilmediği bir sokakta yalnız başına yürüyordu. Arkasından iki serseri adamın ona laf attığını duydu. "Nereye bu saatte güzelim, gel bize gidelim."
Deniz arkasına bile bakmadan koşarak ordan uzaklaşmaya başladı. Bir anda ayağı takılıp yere düştü. İki serseri de elinden tutup zorla götürmeye çalışıyorlardı. Deniz'in başı dertteydi. Şimdi ne yapacaktı?****
📌Sizce Deniz'e ne olacak? Kurtulabilecek mi?
📌Sizce Deniz mi yoksa Miray mi haklı bu konuda?Vote atmayı unutmayın. Seviliyorsunuz 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR
Novela Juvenilİki kuzen hayallerini gerçekleştirmek için her şeyden vazgeçip bilmedikleri bir şehre Rüzgar ile sürükleniyorlar. Peki siz bu iki kuzenin hayat hikayesine ortak olmaya var mısınız???