"Yağmur komünisttir çünkü herkese eşit yağar. Rüzgar ise kapitalisttir zayıf olanı yıkar..."
Cama çarpan yağmur damlalarını izlerken kulağıma dolan müzik sesi ve elimdeki lahve fincanıyla pencerenin önünde oturuyordum.Yağmur çok şiddetli yağıyordu bugün. Bir şeylerin ters gittiği belliydi. Gözlerimi kapattım sakince, zihnimde bugün okulumuzu ziyaret eden psikoloğun bizlere okulun bahçesinde kendimizi bulmakla ilgili kurduğu cümleler yankılandı.
"Eğer sen kendi sınırlarını, kendi yeteneklerini, kendi kırmızı çizgilerini bulmadan başkalarının hayatına karışmaya kalkarsan hiçbir zaman kendini bulamazsın."
Onu dinleyen birkaç öğrenciden biri ayağa kalkıp şaşkınlıkla sordu.
"Fakat ben bazı insanlarda kendimi buluyorum. Kendimde fark etmediğim özelliklerimi onların hayatlarında keşfediyorum. Kendimi buldum sayılmaz mı?"
Psikolog yüzünde yeni çıkmaya başlamış sakallarını kaşıyıp ellerini ceplerinin içine soktu.
"Mantıklı bir soru, fakat çoğumuzun yanlış kurduğu bir cümle. "
Öğrencilerde gözlerini gezdirdi. "Mesela sen." Dedi bana gülümseyerek bakarak. Arkama baktım şaşkınlıkla.
"Bakma arkana sana diyorum." Yüzümün kızarmaya başladığından emindim. Tüm öğrencilerin gözleri bana dönmüştü bu sefer. Onun da...Tam yanımdaydı öylece bakıyordu bana. Kokusu burnuma dolunca gözlerimi tekrardan psikoloğa çevirdim. Masanın üstüne oturup elindeki kalemi masaya vurmaya başladı ritim halinde.
"Mesela sen bir başkasının yanında kendini bulduğunu düşünüyor musun?" Psikoloģa şaşkınlıkla bakarken yanımda gözlerini bir saniye olsun çevirmeden bana baktığını biliyordum. Sertçe yutkundum. Başımı salladım sessizce.
Psikolog gülümseyerek yüzüme baktı. "Zil çalacak birazdan. İsteyenler sınıflarına geçebilir." Konunun kapandığını düşünerek ayağa kalktım hızla çantamı toplayarak. Çoğu kişi eşyalarını alıp kalkarken o orda sessizce eşyalarını topluyordu. Arkama dönüp adımlarımı hızlandırdım. Psikoloğun sesi durdurdu beni.
"Ayça sen kal. Müdüre bildiririm yanımda olduğunu. " Arkama döndüm yavaşça. O da eşyalarını toplamayı bırakıp psikoloğa döndü. Şaşkınlıkla baķıyordu sadece. Psikolog gülümsedi nazikçe. Ellerini ceplerinden çıkarıp kalan öğrencilere baktı. "Ayça Kaya kontrolümde olan bir arkadaşınız, o yüzden tanıyorum." Bana döndü sonra. "Sen eşyalarını sınıfa bırakıp yanıma gel Ayça."
"Peki." Dedim sessizce. Psikolog beyaz gömleğinin kollarını kıvırıp eşyalarını toplarken onun yanıma geldiğini gördüm. Sakin ol Ayça, diye geçirdim içimden. Adımlarımı hızlandırdım bana yetişmemesi için. Okula girip sakinleşmek için çantamdaki sudan bir yudum aldım. Burada olması bile kalbimin atışını hızlandırmaya yeterken yanıma gelmesi bitiriyordu beni.
"Ayça." Koluma değen elle suyu üzerime dökerken özür dileyerek cebinden peçete çıkardı hızla. Elindeki peçeteyi alıp tişörtümü sildim. "Kurur." Diye mırıldandım kendi kendime. Yere düşen kitaplarımı alıp bana uzattı. Düşen defterimi almak için hızla yere eğilirken içindeki fotoğraf düştü yere. Fotoğrafa uzandı. Garipseyerek fotoğrafa baktı sadece. Uzanıp utançla fotoğrafı elinden aldım.
"Benim fotoğrafımın sende ne işi var Ayça?"
•••
Solmuş Çiçekler yakında☘
Başlangıç Tarihi: 09.07.2020
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Solmuş Çiçekler |❀
Teen FictionBenim hikayemde ilgi gören kötü çocuklar yok, düşüncelerini değil kadın oluşunu güçlülük sanan karakterlerim yok. Benim hikayemde kadınlar ezilmez, incinen her zerresinde canı yanan karakterler sever onları, bile bile canını yakan karakterler değil...