Bölüm aralarını bir aksilik olmaz ise artık böyle birkaç günde bir atmayı düşünüyorum.Geçen bölüm bundan sonrası bazen Erendil ailesinin maceralarını bazen de Selin ve Demir'in flashback sahnelerini içerecek demiştim.Ayrıca bu bölüm içimizde çok ukde kalan Demir'in babası ile ilişkisini başlattığım ilk bölüm.🥀Umarım beğenirsiniz,iyi okumalar !**2 yıl önce**
Dışarıda buz gibi bir hava vardı,verandanın içi bile kar ile kaplanmıştı.Banyodan yeni çıkmış olan Demir Selin'e seslendi ama cevap alamadı,birkaç dakika içinde yine nereye kayboldu acaba diye geçirdi içinden çünkü yaklaşık altı aylık hamile olmasına rağmen hop orada hop burada hiç yerinde durmuyordu.Bir keresinde oturdukça,boş durdukça bir şeylere sarasım geliyor Demir haliyle bu kişi de sen oluyorsun dediğinden dolayı Demir bir daha hiç ses etmemişti Selin'in tez canlı tavırlarına bebeğe ve kendine dikkat ettiği sürece tabiki.
Üstünü giyinip aşağı indiğinde buz gibi bir havayla karşılaştı Demir,kafasını çevirdiğinde verandanın kapısının açık olduğunu fark etti bu yüzden içerisi buz gibi olmuştu.Ah Selin diye geçirdi içinden kesin yine köpeklerin karnını doyurmak için dışarı çıkarken biraz sonra gelicem diye kapıyı açık bırakmış ama onları sevmeye dalınca uzunca bir süre gelememişti.Veranda'nın kapısının eşiğine gelip bahçeye göz gezdirdi Demir,işte oradaydı Selin;çocuk gibi yere yatmış kollarını ve bacaklarını açarak bir o yana bir bu yana kelebek izi çıkarıyordu.Gülümseyerek izledi Demir onu sonra aklına gelen fikirle hemen sehpanın üstündeki fotoğraf makinesini aldı ve Selin'e görünmeden fotoğraflarını çekmeye başladı.Bu onun sıklıkla yaptığı bir şeydi.Selin'in habersiz en doğal hallerini çekmeye bayılıyordu:Mesela Selin aşerdiği zaman Demir'in İbo,Vedat ile üç ayrı koldan arayarak zor zahmet bulduğu ekşi greyfurt'u afiyetle yerken ya da Deniz'in odasındaki sallanan sandalyede kızlarına masal anlatırken,ona yıldızlardan hayvanlardan bahsederken,kahvaltı hazırlarken,hormonlar yüzünden çoraplarımı giyemiyorum diye ağlarken.Kısacası fotoğraf makinesi hep ortalıktaydı ve Demir'in eli kolu haline gelmişti.Selin'in sayesinde bir sürü şey öğrenmişti zaten fotoğrafçılık ile ilgili.Bu yüzden habersizce çekiyor basıyor ve Selin için özel olarak oluşturduğu albüme ekliyordu.
Fotoğraf çekmeyi bırakıp bir süre daha büyülenmiş gözlerle yüzünde bir sırıtış ile Selin'i izledi onun bu büyüden çıkmasını sağlayan Selin'in sesiydi.-"Demiiir !" diye yattığı yerden bağırıyordu.Belli ki veranda kapısındaki Demir'i görmemişti.
-"Efendim sevgilim,söyle benim yasak tanımayan sevgilim söyle." diyerek sitemle karışık Selin'in yanına doğru yürüdü.
Kollarını adeta bir bebek gibi Demir'e doğru açmış öylece sırt üstü yatıyordu.-"Ayh Demir ben kaldım böyle baksana kalkamıyorum göbeğimden,dönemiyorum da beni kaldırabilir misin ?" derkenki surat ifadesi için kocaman bir kahkaha patlattı Demir.O kadar tatlı görünüyordu ki şu haliyle bir an hiç kaldırmayıp öylece onu izlemeyi bile düşündü.Ki nitekim onu kaldırmadan önce yanına oturdu ve soğuktan kıpkırmızı olmuş yanağına bir öpücük kondurdu oradan içinden atkı takmadığı için kızdığı boynuna daha sonra burnuna en son da ait olduğu dudaklarında buldu adresini.Selin de karşılık verdi hemen,soğumuş dudaklarına ilaç gibi gelmişti aşık olduğu adamın öpücüğü.Dudakları ayrıldığında gülümseyerek baktılar birbirlerine.
-"Senin yüzünden buz gibi oldu dudaklarım." dedi yapmacık bir şekilde kaşlarını çatan Demir.
Bu hali Selin'in gülümsemesini kahkahaya dönüştürdü.Kollarını Demir'in boynuna doladı.-"Sevgilim,seninle burada saatlerce bakışabilirim ama karnım çok gerildi,sanırım bebeğimiz şu an hiç rahat değil." dedi yüzünü kendisine yaklaştırarak adamın yanağına bir öpücük kondururken.Bir hışımla kalktı Demir sonra da yavaşça Selin'i kaldırdı.