"Daha başka neler yapardık?"
Odada yalnız başıma oturuyordum. Bir anda içeri girip karşıma oturmuştu ve beni izlemeye başlamıştı. Ve benden eski anılarımızı anlatmamı istemişti.
"Sarayda yaşamak istememiştin. O yüzden halk arasında mütevazi bir evimiz vardı. Halı dokurdun, evimizin arka bahçesinde tarım yapardın. Ama günün en güzel saati keman çaldığın zamandı. Kim dinlese mest olurdu, o tahta parçası senin elinde can bulurdu. Kemanlara fısıldardın Jeongguk, kimse senin gibi çalamazdı. Cadılarla bile aran güzeldi, hatta evimize davet ediyordun onları. Benim yüzümden oldu. Benim yüzümden öldün. Cadılara, işkence yapmayı yasakladım. İşkence için iksir yapmayı yani. Yasadışı işler yapanı cezalandırdım. Tavır aldırlar bana, gerekliydi biliyorum ama bu gereklilik elimden uçurdu seni. Seni öyle görünce kan görmekten nefret ettim. Vampir olarak kan görmekten nefret ettim, lanet ettim. "
Kafamı ellerime eğip parmaklarımla oynadım biraz.
" Seni yıkamama bayılırdın. Evimizin dışında büyük bir yapı daha vardı, içi havuzdu. Ben taşa oturur seni bacaklarımın arasına çekerdim. Saçlarında gezdirirdim parmaklarımı. En çok Frezyalı sabun kullanırdım, çünkü senin kendi kokuna en yakın olan oydu. Çiçek gibi kokardın, evde gezindikçe her yer Frezya kokardı. Yemek yapmayı severdin, ben de arkandan gelip sarılırdım sana. Yemek yemesem bile masaya otururdum, benim önüme de tabak koyardın ve ben yemek yiyişini izlerdim. Sonra beraber bulaşıkları yıkardık, ardından mumlarımızı yakıp ya sarılıp birbirimize olan sevgimizi anlatırdık ya da kitap okurduk. En son İlahi Komedya'nın orijinal şiirini okumuştun hem de. Hava iyice kararınca da kucak diye kollarını açardın, ben bebek gibi taşırdım seni odamıza. Kışın üzerime bir battaniye atıp sarılırdın bana. Yazın çok sıcak olurdu, bana yanaşmadan uyuyamazdın. Ben de geçirdiğimiz her gece saçlarını okşar derince çekerdim kokusunu içime. Öperdim her bir telini. En çok benim olmayı severdin Jeongguk, sana en nazik halimle sahip olurdum. Canını yakmaktan ölesiye korkardım, ama sen hiç umursamazdın. Hala aynı mısın? Yemek yapmayı sever misin? Frezya kokulu sabun kullanır mısın? Ya da hala birinin seni yıkamasına bayılır mısın? Birine sarılmadan uyuyamadığın oldu mu? Kitap okumayı sever misin? "
" Anlattığınız her şey o kadar tanıdık ki. Sanki dün yaşamışım gibi dinledim. Hala Frezya kokuyorum, yemek yapmayı seviyorum, yastığıma sarılmadan uyuyamam, en son İlahi Komedya'yı okudum. "
Duyduklarımla gülüşüm genişledi. Ellerini tuttum ve duygularını hissettim yine. Merak vardı, bir de nefeslerimi hızlandıracak özlem. Özlem duygusunu hissediyordu ama neyi özlediğini hatırlamıyordu.
" Kokunu içime çekebilir miyim? "
Gözlerimi kaçırarak sorduğum sorunun ardından göz ucuyla tepkisine baktım. Heyecan hissettim, ardından telaş. Elimi tuttuğunu unutmuş olmalıydı.
"Tabii."
Bana yanaştı ve uyluklarıma oturdu. Yeminler ederim ki nefes alamadım. Kollarını boynuma sardı ve başını omzuma yasladı. Burnuma dolmuştu buram buram Frezya. Hiçbir fark yoktu. Burnumu saçlarına daldırınca boynumdaki kolları sıkılaştı ve bana biraz daha yaklaştı.
"Bedenin beni tanıyor Jeongguk, bu hareketlerin bu yüzden. İstemediğin bir şeyi yapma, böyle iyi hissedebilirsin ama benden ayrılınca yaptıklarından dolayı kötü de hissedebilirsin. Üzülmene dayanamam, hiç dayanamadım zaten."
"Şuan bedenimi değil, benliğimi dinliyorum. Etkilediniz beni, hoşuma gitti."
Gülüşüm arttı ve kollarımı beline dolayıp bir insana göre sıkıca ama bana göre kuş tüyü hafifliğinde sarıldım ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wizard×Taekook ✓
Fanfiction" Dóiteáin Krallığı'nın tek prensi Kim Taehyung. Anne ve babası yakılarak öldürüldükten kısa bir süre sonra tahta çıkmıştır ve ülkeyi layığıyla yönetmiştir. Bir prenses yerine, soylu olmayan, yoksul bir erkekle evlenmiştir. Kim Jeongguk, tarihin gör...