"Meleğim ne yapıyorsun?"
Odaklandığım nesne, onun sesini duyduğumda eski yerine sertçe düşmüştü.
"Oh, görmedim aşkım. Özür dilerim."
Kollarını belime dolayıp çenesini omzuma koymuştu.
"Zaten bırakacaktım sevgilim, önemli değil."
Belimdeki ellerinin üzerine ellerimi sardım ve sallanmaya başladık.
"Ne yapalım bugün?"
"Öncelikle YugYeom ve JaeBum'u kovmakla başlayabiliriz. Ardından ne yapacağımızı konuşuruz."
Biraz huysuz, biraz da kıskanç sesi beni güldürmüştü.
"YugYeom Hoseok hyungun dibinden ayrılmıyor. Hyungu korkutuyor biraz."
"Konu YugYeom değil zaten. JaeBum'un bskışlarından hiç hoşlanmıyorum. Gözleri sürekli sende. Seni inceleyip duruyor ve inan kendimi çok zor tutuyorum."
"Onlar ölmek istemedikçe öldüremezsin, bunu biliyorsun değil mi?"
"Ölmek isteyene kadar işkence ederim? Dur, bunu bir düşünelim."
Arkamdaki bedeni önüme çekip yatağa attım ve üzerine çıkıp kasıklarına oturdum.
"Sen bana, okul zamanı ne demiştin? Onlar sadece bakar, gün içinde beni öpen sensin. Senin kucağından inmiyorum ve bu çok hoşuma gidiyor."
Dudaklarımı kan kırmızısı dudaklarına bastırdım ve uzun bir öpücük bıraktım.
"Sevişmek istiyorum."
"Evimizde misafirlerimiz var. Onları gönderdikten sonra üstüne atlayacağım Tae. Yorulmuyoruz da, bir günümü sadece seninle sevişmek için ayıracağım."
Yüzünde şeytani bir sırıtış belirmişti ve aniden yerinde dikeldi. Kollarımı boynuna sardım kırmızı renkli gözlerine aynı renkle baktım.
Biz bir süre küçük küçük öpüşüp birbirimizi sevdikten sonra kapı çaldı ve Yoongi Hyung içeri girdi. Tam yine ona kızacağım sırada yüz ifadesi dikkatimi çekti. Rahatsız olmuş ve gerilmiş gibiydi.
"Şey, salona gelseniz iyi olacak."
Ben anlamaz ifadeyle ona baktığım sırada burnuma taze kan kokusu doldu.
Taze ve sıcak kan. Yabancı bir kan. Kendimi alıştırmadığım birinin kanı.
Taehyung elimden sıkıca tutmuştu ve beraber salona girmiştik.
Jackson baş köşede tüm umursamazlığıyla oturuyordu.
Beni gördüğünde gözleri kısılana kadar güldü ve sarılmak için hamle yaptı. Anında geri kaçınca kolları havada kaldı ama umursamadan indirdi.
"Bebeğim, çok özledim seni. Yetmedi mi bu kadar süründürdüğün?"
"Sen benimle taşak mı geçiyorsun? Ne süründürmesi? Ayrıldım senden, bitti."
"Bu kadar kolay olamaz Jungkookie. Tadın hala damağımda, nasıl vazgeçerim senden. Seni özledim."
"Yemin ederim prestijimi sikeyim, düşüşe bak. Kraldan barmene."
"O ne demek Kook? Beni sevdiğini biliyorum sevgilim. Kıskandım, delirdim hatta. Hadi evimize gidelim, seni bir güzel seveyim."
"Seni o gün yeterince uyardığımı düşünüyordum Jackson. Ama bakıyorum ki evime gelip sevgilime hala daha asılacak kadar kendinden geçmişsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wizard×Taekook ✓
Fanfiction" Dóiteáin Krallığı'nın tek prensi Kim Taehyung. Anne ve babası yakılarak öldürüldükten kısa bir süre sonra tahta çıkmıştır ve ülkeyi layığıyla yönetmiştir. Bir prenses yerine, soylu olmayan, yoksul bir erkekle evlenmiştir. Kim Jeongguk, tarihin gör...