1.-3-

245 82 364
                                    


Çocuk psikolojisi hakkında mastır yapmış kişilerden değilim , o yüzden bu bölüm birazcık bayat. İdare edin. : )))

🌼

Yatakta uyku ile uyanıklık arasında gidip geliyordum ki dışarıda şimşek çaktı. Yerimde sıçrarken doğruldum. Geceydi ve ben hâlâ uyuyamamıştım. Derin nefesler eşliğinde yatakta oturup ayaklarımı yere değdirdim. Halının yumuşak dokusu hoşuma gittiği için ayaklarımı halıya daha fazla bastırdım.

Karanlık odada gözlerimi gezdirdim. Şirin bir odaya sahiptim. Gözlerim yerde duran ayıcığıma takıldı. En son onu yatarken yanıma aldığımı hatırlıyordum. Demek ki ben yatakta dönerken yere düşmüştü.

Gözlerimi ovaladım. Sakinliği giyinmeye çalışıyordum ama olmuyordu. Kalbimin hızlı atışının dinmesini bekledim. Dağılmış turuncu kıvırcık saçlarımı düzeltmeye çalıştım ama başaramayınca boşverdim.

Ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Kapıyı -annem ve babam uyanabilir diye- sessizce açıp kapattım ve merdivenlere yöneldim.

Evimizin iki katlı olmasını çok seviyordum çünkü merdivenin tutacağından kaymak eğlenceli oluyordu. Ama şu anda hiç keyfim olmadığı için merdivenleri kullanıp aşağı indim.

Mutfağın önüne gelmiştim ki açık ışığı farkedip durdum. Bu gibi durumlarda kapı dinlemekten çok hoşlanırdım. Yaramazlık benim göbek adımdı. Hemen kapalı kapının arkasına kulağımı dayadım.

" Ne diyorsun Brain ? Bunu babama nasıl açıklarız ? "

" Sakin ol Quin. Şu an en güçlü olmamız gereken an. O yüzden beni iyi dinle. Buradan hemen gideceğiz. Çok uzaklara tamam mı ?"

Kaşlarımı çattım. Ne hakkında konuşuyorlardı ? Nereye gidecektik ? Neden gidecektik ?

" O bizi bulur. Bundan o kadar eminim ki... Bulduğu zaman ne yapacağız ? "

Annem ağlıyor muydu ?

" Hayır. Sana yemin ediyorum ki bizi bulamayacak. Kızımızı da tüm bu olanlardan uzak tutucaz."

" Daha ne kadar aşkımızın yasak olduğunu ve büyükbabasının bir tanrıça olduğunu ondan nasıl saklayabiliriz ki ? Eninde sonunda öğrenecek."

Ağzım aralanırken gözlerim irileşti.

" Ona zamanı gelince ben anlatacağım. Şimdilik kehanetten ve bütün o anlatılanlardan uzak tutmamız gerekiyor."

Öğrendiğim gerçek ile kapıya dayamış olduğum kulağımı oradan çektim. Şimdi... Şimdi ben bir tanrıçanın torunu muydum ? Hadi onu geçtim , babam ile annemin aşkı neden yasaktı ? Yoksa büyükbabam mı buna karşıydı ?

Zihnimde düşünceler volta atarken önümdeki kapı açılıverdi ve babamla göz göze geldim.

"Clara..."

Olamaz , şimdi ne yapacağım diye düşündüm ama hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranmak için çok geçti. Babam yüzümdeki o şok ifadeden kapıyı dinlediğimi anlamıştı.

O bana doğru adım atamadan hızla merdivenlere koşup yukarı çıktım. Kapıma ulaştığımda fark ettim ki babam peşimden gelmiyordu. Odaya girip hızla kapıyı kitledim.

Zihnimdeki karmaşa ile kendimi yüzüstü yatağa attım. Kıvırcık saçlarım yastığın üzerine dağıldı.

Bana yıllarca yalan söylemişlerdi. Ve ben diğer çocuklar gibi büyükbabamı sorguladığımda onun , aramızdan ayrılan herkes gibi başka bir dünyaya gittiğini söylemişlerdi. Ama şimdi... O yaşıyordu. Annemin ve babamın aşkını istememesine rağmen ben içimde o büyükbaba sevgisini hissetmek istedim. Onu bulmam gerekiyordu. Ama şimdi uyumalı ve güç kazanmalıydım.

Annemin ve babamın bana yalan söylediğini düşündükçe delirdim ve saçımı başımı yola yola uyuyakaldım.

(◠‿◕)

Değişik hislerle gözlerimi açtım ama gözlerimin önünde babamı görmeyi beklemiyordum. Yatağımın yanında diz çökmüş beni izliyordu. Başımı hafif aşağı eğip yanındaki başka bir cisme baktım. Cisim diyorum çünkü bir insan silüetine fazla benzemiyordu. Üzerindeki pelerin ile yüzünü kapatmıştı ve görüş açımda olmayan bir şey ile ilgileniyordu.

Babama baktım ve konuşmak istedim ama olmadı. Korkmaya başlıyordum çünkü neler olduğunu idrak edemiyordum.

Babam uyandığımı gördü ve yanındaki şeye döndü.

"İşini çabuk yap , cadı."

Cadı başını sallar gibi olunca iyice panikledim ve yerimde dogrulmaya çalıştım. Ama olmuyordu. Bir türlü hiçbir yerimi doğrultamıyordum. Sonra kapının oraya yaslanmış annemi gördüm. Gözlerinde delicesine bir hüzün vardı. Biraz daha odaklanınca göz altlarındaki morlukları gördüm.

Gözlerimi ondan alıp babama diktim. Babam yüzüme bakmıyor. Turuncu saçlarımı okşuyordu.

"Korkma bebeğim. Hiçbir şey olmayacak. Sadece küçük bir uyku..."

Yumuşak sesi beni sakinleştiremedi çünkü babamın cadı dediği şey , etrafa yeşil duman yayan ellerini bana yaklaştırmaya başladı. Zihnimde kırmızı alarm çalmaya başlarken üzerimdeki bu etkiden kurtulmaya çalıştım ama kıpırdayamadım bile.

Uzun , ince -el demeye bin şahit- ellerini yüzümün hizasına getirdi ve üstünde tuttu.

Mecburen o dumanı solurken gözüm yaşardı. Başımın döndüğünü ve inanılmaz derecede ağrıdığını hissettim. Sanki başımın içinde kıyamet kopuyordu. Yüzümün üstündeki dumanın hepsi burnuma girdiğinde bilincim aniden kapandı.

🌈

Brain tatlı bir şekilde uyuyan kızına baktı. Şefkatle yana kıvrılan dudağını düzeltti ve yanındaki cadıya baktı.

" Git. Üç gün sonra istediğin elinde olur."

Cadı başını salladı ve malzeme olarak ne getirdiyse hepsini toplayıp ayağa kalktı. Kapıya yürürken Quin'in yüzüne bile bakmadı. Koridorda kaybolduğunda Brain yatağın yanında çöktüğü yerden kalktı ve Quin'e ilerledi. Gözü yaşlı karısına baktı. Ağlamak ona hiç yakışmıyordu.

" Ya bu büyüyü kaldıramazsa ? O daha 12 yaşında... Küçücük. Cadı bu duyduklarını unutacağını söyledi ama ya işe yaramazsa Brain ?"

Brain fazla şüpheci karısına sarıldı ve sırtını sıvazladı.

"Hiçbir şey olmayacak Quin. Dediğim gibi ben ona zamanı gelince herşeyi anlatacağım."

Üç Serenat (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin