Azog görkemli tahtından kalktı ve Genty'ye doğru yürüdü.Genty , geriye doğru adım atmamak için kendini zor tuttu ama yutkunamadan da edemedi. Bu adamdan istese de istemese de korkuyordu.
Azog yüzündeki ifadeden taviz vermeden ağzı burnu kurumuş kan içindeki Genty'nin dibinde bitti.
Genty uzun sayılabilecek bir kadındı ama o an Azog'un karşısında kendini küçücük hissetti. Gözlerini yere dikti ve çıt çıkarmadı.
"Konuş Genty."
İçinde olumlu duygular hariç her türlü duyguları barındıran bu ses , Genty'i kendine getirdi. Tanrı , üzerinde güç kullanıyordu. Ağzının kendiliğinden konuştuğuna şahit oldu.
" Evi buldum ve içeri girdim. Quin'i bayıltmayı başardım. Adamın yanına gittim ve onla çok kısa bir süre dövüşmeye çalıştım ama çok güçlüydü. Beni hemen yere yatırdı ve sana mesaj iletmemi söyledi. Mesajında ise Quin'i asla bırakmayacağını söyledi."
Azog tek kaşını kaldırdı.
" Bana kızım için baş kaldıran bir adam..."
İstese adamı yakalattırıp gözünün yaşına bakmadan yaktırırdı ama geçmişte yaşadıkları aklına geldi. O da ömrünü bir kıza adamıştı ama onun soylu bir kız olması ve babasının da bir prens olması işi fazlasıyla bozmuştu. Öte yandan aşık olduğu kızı kendine aşık etmesi büyü ile olmuştu çünkü o başkasına aşıktı. Azog yüzünü buruşturdu. Böyle bir döngü olamazdı. Kendisine benzeyen bu adam ve kızına şans vermeye karar verdi.
" Şimdi beni iyi dinle. Ona kızımı vereceğimi ama bunun bir şartla olacağını söyle."
Genty şaşırmıştı. Çünkü tanrının öfkelenip onu idam ettireceğini sanıyordu. Ama tanrıça , sakin bir şekilde düşünüp onu yanıltmıştı.
İçindeki hırsın kabardığını hissetti. İstemsiz bir şekilde o adama karşı bir çekim hissettiğini düşünmüştü. O kibri ve özgüveni ile kendisine çok benziyordu. Ne yalan söyleyecekti ki. Ondan etkilenmişti. Ama eğer tanrıya karşı gelirse başına gelecekleri biliyordu. Çaresizlik ile sustu ve bir müddet sonra sordu.
"Şartınız nedir yüce Azog ?"
Azog , tahtına doğru yürürken konuştu.
"Çocuk yapmayacaklar."
Genty , kendini tutamadı ve tanrıçanın arkasından sırıttı. İçindeki sinsilik suratına vurmuş olacak ki hemen onu sildi.
"Şimdi git ve bunu o ikisine söyle. Kabul etmezlerse onları arafa göndereceğimi söyle."
Genty ürperdi. Araf ne ölüm ne de yaşam demekti. Ve bu ölümden beterdi. İşkencenin hası idi.
" Emredersiniz yüce Azog. İzninizle."
Dedi ve taht odasından çıktı.
Koridorda yürürken aklında binbir çeşit düşünce vardı. Adamı kendine aşık etmek için elinde ne var ne yoksa ortaya koyacak ve onu elde edecekti. Aklına koymuştu.
➌ⓢ
Zihnindeki düşünceler ile önündeki kapıya baktı. Dudağını ısırdı ve kapıyı tıklattı. Etrafta birçok çeşit kuş ötüyor daldan dala atlıyordu. Ama bu şuan Genty'in aklına gelebicek son şey bile değildi.
Kapının arkasındaki adım seslerini hissetmesiyle kambur sırtını dikleştirdi. Kapı sert bir şekilde açıldı ve o soğuk gözlerle karşı karşıya geldi.
" Sana söylemem gereken bir şey va..."
Derken araya başka bir ses girdi.
"Brain..."
Brain , başını arkasına döndürdü ve hayatının aşkı Quin'e baktı. Buz mavisi gözleri ve -duru güzelliği ile her kadını kıskandıracak- teni göz alıyordu. Brain , çaktırmadan iç çekti. Bu kadın öl dese ölürdü.
Quin , üstündeki beyaz elbiseyle onlara doğru yürüdü ve kapı eşiğindeki Genty'e baktı. Bakışları anında yumuşaklığını kaybetti.
" Ne için geldin ? Hala dersini almadın mı ? "
Genty sakin olmaya çalıştı. Yüzünde tek bir kası oynatmamayı başardı. Brain'ın Quin'i yiyecekmiş gibi bakan gözlerini delicesine kıskandı ve gözlerini Brain'dan ayırmadan mesajını söyledi.
" Yüce Azog birlikte olmanıza izin verecek ama çocuk yapmamanız şartı ile... Eğer kabul etmezseniz sizi arafa gönderecek."
Dedi zevkle.
Quin'in gözleri büyüdü ve tepki bile veremedi. Brain gözlerini zorla Quin'den çekebildiğinde Genty'e baktı. Sonra bakışları yavaşça yerde sabit kaldı.
Genty adamın griye yakın gözlerinde kendini kaybedebileceğini düşündü. O gri gözlerde şaşkınlık aradı ama aradığını bulamadı.
Çıt çıkmıyordu. Quin donmuştu ve derin düşüncelere dalmıştı. Genty ise beklenti ile Brain'ın yüzüne bakıyordu. Brain sakin ve düşünceli yere bakıyordu.
"Tamam."
Bu kelime Brain'ın ağzından çıkmıştı. Artık geri dönüş yoktu çünkü bu söz Genty'nin zihninde kaydolunmuştu. Azog istediği vakit onu açıp izleyebilir , gerektiği vakit bunu Quin ve Brain'ın önüne atabilirdi.
Genty tuttuğu nefesini dışarı üfledi ve rahatlıkla geldiği yöne yürümeye başladı. Arkadan tartışma sesleri geliyordu ama bu umrunda değildi.
Artık tek yapması gereken güçlü bir büyücü bulmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üç Serenat (DÜZENLENİYOR)
FantasiHer hikayede seni çekebilecek olan herşey toplandı ve bir hikayeye sığdırıldı. Macera , süper bir olay örgüsü ve aşk... Belki birazcık da mizah... Doğaüstü güçler üzerine kurulu bu romanda entrikanın , hayretin ve savaşın dibini göreceksin. Daha faz...