"Bu hissi, bu ağrıyı kalbime sen koydun Jimin, senden başkası çıkaramaz."
"Jungkook, bırak beni."
"Cidden mi ya? Tüm söyleyeceğin 'bırak beni' mi?"
"Ne dememi isterdin?!"
Jimin'in sert çıkışıyla Jungkook başını eğerek sustu. Biraz sonra ise yavaşça geri çekilip Jimin'in gitmesine izin verdi. Jimin yarım saattie yapışık olduğu duvardan koşarcasına ayrıldı. Hızlı adımlarla ilerlerken bir anda durdu ve onu izleyen Jungkook'a döndü.
"Sakın, sakın bir daha ne yanıma yaklaşmaya ne de bana dokunmaya kalkma. Bir kez daha beni rahatsız edersen, Taehyung'u işin içine sokmak zorunda kalacağım Jeon Jeongguk."
Jungkook her ne kadar Taehyung ile tehdit edilmesine sinirlense de sesini çıkarmadan başını eğdi ve onayladığını belli etmek için kafasını salladı. Jimin ise bunu gördüğünde arkasını dönüp bu sefer daha yavaş adımlarla yürümeye devam etti.
Yaşlar gözlerine doluyordu. Köşeyi dönüp Jungkook'un görüş açısından çıktığındaysa kendini tutamayıp yere çöktü ve ağlamaya başladı. Hatırlayamadığı için kendine küfretti. Evet bara gidişini hatırlıyordu ama gerisi yoktu işte. Jungkook'un yalan söyleyip söylemediğini bilememek deli ediyordu onu. Orada biraz öylece oturduktan sonra ayağa kalktı.
"Barmene sorabilirim." diyerek telefonunu çıkarıp taksi çağırdı.
5 dakika sonra taksi geldiğindeyse şehirdeki tek gay barın sokağının adını söyledi ve dışarıyı izlemeye başladı. O sırada telefonu çaldı. Taehyung arıyordu. Açıp açmamakta tereddüt etse de aramayı reddetti. Bir daha arayıp aklını dağıtmaması için ise telefonu kapatarak cebine koydu.
"Beyefendi, söylediğiniz sokağa geldik."
"Ah, teşekkürler." diyerek parayı uzattı Jimin ve üstünün kalmasını işaret ederek taksiden indi.
Birkaç dakika sokağın içine doğru yürüdü ve barın girişine geldi. Derin bir nefes aldıktan sonra içeri girdi. Bar açılalı bir saat bile olmadığından içerisi boştu. Onun içeri girdiğini gören barmen ise gülümseyerek Jimin'i selamladı.
"Uzun zamandır uğramamıştın Jimin-ah."
"İçmeye ihtiyacım yok çünkü."
"O zaman Taehyung'la işler iyiye gitti ha?"
"Evet."
"Madem içmeye ihtiyacın yok, neden buradasın öyleyse? Hem de bu kadar erken bir saatte."
"Sana bir şey sormam gerek. Biliyorsun, burada hiç biriyle yatmadım. Ama bir kerelik yapmış olabilir miyim? Gerçekten, hatırlamıyorum ve o kişi yattığımızı söylüyor ve benim... Bilmiyorum, gerçekten yaptım mı öğrenmem lazım."
"Yani buraya her gün bir sürü müşteri geliyor Jimin-ah, bilemiyorum."
"Ama ben burdan hiçbir zaman bir erkekle ayrılmadım, dikkatini çekmez miydi?"
"Haklısın, bir düşüneyim. Sen de o sırada bir içki almak istemez misin? Benden olacak."
"Peki olur."
Barmen Jimin'in içkisini hazırlarken Jimin de etrafı inceliyordu.
"Ne zaman olmuş bu olay?" dedi Barmen elindeki içkiyi kaptan bardağa aktarırken.
"Yaklaşık 2 yıl önce."
"Çok da eski değilmiş desene, nasıl biriydi bu çocuk? Dış görünüşü nasıldı?"
Jimin önüne koyulan içkiden bir yudum aldıktan sonra karşısındaki adama baktı birkaç saniye.
"Yaklaşık 1.70 boylarında, saçının yarısı pembe yarısı siyah, cılız sayılabilecek kadar zayıf ama kaslı da."
Barmen birkaç dakika kaşları çatık bir şekilde düşündükten sonra yüz ifadesini normal haline çevirip Jimin'e döndü.
"Evet, hatırladım. O gün fazla sarhoştun, yani öyle böyle değildi. Sonra o çocuk geldi bir anda boynuna atladın öpmeye başladın onu falan sonra sarhoş olduğunu bildiğim için seni tutup emin olup olmadığını sordum. Emin olduğunu söyledin sonra arka taraftaki odalardan birine gittiniz."
Jimin birkaç dakika boyunca duyduklarını sindirmeye çalıştı.
"K-kamera kayıtlarını istiyorum."
"Odadakinin mi?"
"Evet."
"Jimin-ah, emin misin?"
"Evet." dedi Jimin kararlı bir ses tonuyla.
Bunun üzerine barmen tezgahın arkasından çıkarak kamera kayıtlarının bulunduğu odaya doğru ilerlemeye başladı. Jimin de peşinden gidiyordu.
Odaya girdiklerinde barmen bilgisayarda birkaç şey yaptıktan sonra Jimin'e döndü.
"Şimdi mi izleyeceksin? Flaşbelleğe mi atayım?"
"Flaşbelleğe at."
"Nasıl istersen." diyerek tekrar bilgisayara döndü ve çekmeceden çıkardığı flaşbelleğe görüntüleri aktardı.
"Onu ordan siler misin? Şu çocuğun gelip almasını istemiyorum."
"Kayıt altında olduğunuzu bildiğinden bile şüpheliyim ama istemiyorsan silerim tabii."
"Teşekkür ederim Minhyuk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz: Gerçek Hayat - Vmin - [TAMAMLANDI ✔️]
FanfictionDengesiz kitabının ikincisi. İlk kitabı okumadıysanız önce onu okumanızı tavsiye ederim. Jimin komadan uyandıktan sonra her şey daha mı güzel olacaktı? Sanırım bunu okumadan asla bilemeyeceksiniz.