Jimin elindeki küçük flaşbellekle oynarken apartmanın kapısına gelmişti bile. Kapıyı açmak için kafasını kaldırdığındaysa merdivende uyuklayan Taehyung'u gördü.
"Taehyung?" diye seslendi Jimin.
Taehyung adının söylenmesiyle hızlıca ayağa kalktı. Karşısında ona tuhaf ve meraklı bakışlar atan adamın Jimin olduğunu fark ettiğindeyse kaşları çatıldı.
"Ne-"
"Jimin ne kadar endişelendiğimden haberin var mı?! Seni arıyorum meşgule atıyorsun tamam diyorum işleri bitmemiştir ancak yarım saat sonra aradığımda telefonuna ulaşamıyorum! Endişeden delirmek üzereydim!"
"Biliyorum, özür dilerim."
"Nerdeydin? Jungkook'a da ulaşamadım."
"İşim vardı Taehyung."
"Telefonunu kapatmak zorunda mıydın peki?!""Evet, zorundaydım."
Taehyung bu hallerine anlam veremeyerek Jimin'e bakıyordu. Jimin ise yere bakıyordu sadece.
"Tamam, içeri geçelim ve sakince konuşalım." dedi Taehyung Jimin'e elini uzatıp.
Jimin ise Taehyung'un elini havada bırakarak cebinden çıkardığı anahtarla apartman kapısını açtı. Ardından kafasını Taehyung' a çevirdi.
"Bu akşam kendi evine gitsen iyi olur." dedikten sonra apartmana girip kapıyı kapattı ve gözden kayboldu.
Taehyung ise ağzını bile açamamıştı. Sadece şok olmuştu. Daha demin olan şeye anlam veremiyordu. Mantıklı bir açıklama bulamıyordu. Ondan bile uzaklaşmak isteyecek ne yaşamış olabilirdi ki?
Aklına berbat senaryolar gelen Taehyung daha fazla düşünmemesi gerektiğine karar vererek evine döndü. En iyisi bu akşamlık Jimin'i kendi haline bırakmaktı.
-3 gün sonra-
3 gündür konuşmuyorlardı, daha doğrusu Jimin konuşmuyordu. Tae ne kadar mesaj attıysa hepsi görüldü yemiş, tüm aramaları cevapsız kalmıştı. Ayrılmak mı istiyordu? Sıkılmış mıydı Tae'den? Öyle olsa bile neden bir şey söylememişti?
Taehyung sevgili oldukları günden beri Jimin'den hiç bu kadar ayrı kalmamıştı. 10 dk için bile olsa illa ki görüşüyorlardı. Özlüyorlardı çünkü bibirlerini.
Taehyung bu duruma bir gün daha katlanamayacağını fark ederek ceketini alıp üniversiteye doğru gitmeye başladı. Oraya vardığında Jimin'in dersinin bitmesine çok az kalmıştı. Kapının önünde oyalanırken sınıfın kapısı açıldı ve insanlar çıkmaya başladı.
Birkaç dakika sonra ise Jimin kulağında kulaklıklarıyla sadece yere bakarak çıktı. Önüne bakmadığı için Taehyung'a çarptı. Kime çarptığını görmek için başını kaldırdığında Tae'yi görmeyi beklemiyor olmalıydı ki gözleri kocaman açılarak bir iki adım geri gitti. Ardından başka bir yöne doğru gitmeye çalışsa da Taehyung onu belinden sıkıca kavrayarak kendine çekti.
Jimin Tae'nin yüzüne bakamıyordu. Köpek gibi özlemiş de olsa bakamıyordu işte.
Taehyung Jimin'inin ona bakmamasına sinirlense de sakinliğini korumak için çaba gösterdi.
"Yürüyelim biraz." dedi Taehyung.
Jimin ise bir adım atarak onayladığını belli etti.
Tae'nin eli Jimin'in belinde duruyordu hala. Okuldan çıkıp bahçeye ulaştıklarında Taehyung Jimin'i kenara çekip belini sıkarak kendine yasladı.
Jimin hala ısrarla ona bakmayınca alt dudağını ısırdı ve tek eliyle narince Jimin'in çenesini tuttu. Sanki her an kırılabilecek cam bir bibloyu tutuyor gibiydi. Sonra yavaşça Jimin'in kafasını kaldırarak gözlerinin içine baktı.
"Y-yapma." dedi Jimin ve Tae'nin elini ittirip tekrar yere bakmaya başladı.
Taehyung'un öfkesi gittikçe katlanıyordu. Anlayışlı olamıyordu işte. Deli gibi özlemişti, cevaplar istiyordu.
"Asıl sen yapma Jimin! Bana, bize bunu yapma!" diye sesini yükseltti Taehyung sakinliğini koruyamayarak.
Tae'nin sesinin yükselmesiyle Jimin'in gözünden bir damla yaş süzüldü.
Taehyung bunu gördüğünde sakin kalamadığı için kendine küfrederek Jimin'in yanağındaki gözyaşını sildi başparmağıyla.
"Biz diye bir şey var mı ki Taehyung?" diye sordu Jimin titrek sesiyle.
Taehyung ise afallamıştı.
"Ne saçmalıyorsun sen?" dedi içindeki öfkeyi sesine yansıtarak.
Ardından hızlıca Jimin'e yaklaştı ve bu sefer daha az narin bir şekilde kafasını kaldırdı Jimin'in.
"Ayrılmak istiyorsan saçma sözlerle kalbimi parçalama, sadece ayrılmak istiyorum de ve bitsin."
Bunun üzerine Jimin buruk bir şekilde gülümsedi.
"Yaptığım şeyi bilsen benim ayrılmak istiyorum dememe gerek kalmaz zaten."
"Anlamıyorum Jimin anlamıyorum!"
"Belki abartıyorumdur ama, kendi içimde verdiğim bir söze ihanet ettim ben. Kendi içimdeki sana ihanet ettim."
Taehyung anlamıyordu, anlamadığı için de konuşamıyordu. O sırada telefonuna bir mesaj geldi. Ancak pek umursamadı.
Jimin gözlerinden süzülen yaşları silerken Taehyung'un telefonuna baktı.
"Bak istersen. Önemli bir şey olabilir."
"Bizden önemli olamaz."
Ancak Taehyung Jimin'in bakışlarından şu an başka bir şeyle uğraşmasının Jimin için daha iyi olabileceğini düşündü.
Biraz Jimin'i inceledikten sonra telefonunu ekranını açıp mesajlara girdi.
Bilinmeyen numara
Küçük, masum(!) ve güzel sevgilinin ne halt yediğini öğrenmek ister misin Taehyung?
Tek yapman gereken alttaki videoyu izlemek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz: Gerçek Hayat - Vmin - [TAMAMLANDI ✔️]
FanficDengesiz kitabının ikincisi. İlk kitabı okumadıysanız önce onu okumanızı tavsiye ederim. Jimin komadan uyandıktan sonra her şey daha mı güzel olacaktı? Sanırım bunu okumadan asla bilemeyeceksiniz.