Donup kalıyorum, sessizim ve kırgınım...
Yıkılmış gibiyim, donuk gibiyim.
Yok gibiyim, var olmamış gibiyim. İçimdeki yangın cayır cayır yanıyor, üzerine su dökmeye çalışıyorum ama döktüğüm şey su da değil.Beynim allak bullak, kalbim hızlı, bedenim titrek. Gülüyor...
Gerçekten gülüyor. Bana hiç gülmediği gibi gülüyor. Güzel gülüyor.Saçma düşüncelerin içinde yalnız başıma kalmışım gibi hissediyorum. Sisli bir ormanda kaybolmuşum gibi hissediyorum. Bazı şeyleri kabul mu ettim?
Edemem...
Edemem...Düşüncelerim kafamı ağırlaştırıyor gibi, beynim bazı şeyleri düşünmeye zorluyor. Bedenime engel olamıyorum, tirtir titriyorum. Beynimdeki düşüncenin defolup gitmesini istiyorum. Git diyorum, gitmiyor... Bırakmıyor beni...
Gülmedin hiç, yoksa güldüremedim mi? Ya da benim yüzümden mi gülmedin? Senin suçun olmayan şeyi sana yüklediğim için gülmedin hiç, değil mi?
Kızdım, bağırdım, vurdum, ağladım. Hepsini yaptım ama gülmedim. Şimdi hakkım var gibi başkasına güldüğün için kızıyorum sana... Kızmamam gerekirdi ama sende o güzel gülüşünü neden tanımadığın bir insana gösteriyorsun?
Bu sabah protez bacak haberini verdiğinde dahi böylesine mutlu değildin sanki...
Kurtul, sana yüklediğim vicdan azabından kurtul lütfen. Yoksa bunun vicdan azabı benim omuzlarıma yükleniyor. Sen beni bombaya ittin, ben seni kendi hayatının dışına ittim. Bazen de kendi hayatımın dışına ittim.
Yapmamalıydım değil mi? Gerçekten yapmamalıydım. Yaptım, ve sen gideceksin.
Kalbim cayır cayır yanıyor gibi, bir şey öylece sıkıyor sanki onu. Deli oluyor gibi hissediyorum, yürüyüp koşmak istiyorum. Koşup sinirimi atmak istiyorum. Yıkılıyorum...
Keşke söylesem çok güzel gülüyorsun. Güldürmediğim için özür dilerim.
Bakışlarım yerde, zilin çalmasını Serhat'ın bana bir şeyler sormasını, sonra bir kaç derse girdiğimizi, her teneffüs o kızla buluştuğumuzu, her defasında hevesli bir şekilde güldüğü gördüm, ama sanki bu yaşadıklarım da yoktum.
Taki eve geldiğimde, üzerimdeki formadan kurtulduğumda, zar zor kendimi yatağa attığımda yaşıyor gibi hissettim. Serhat mutfakta bir şeyler yapıyordu, artık o kadar mutfağa girip yemek yapmıştı ki neredeyse bu işte usta olmuştu.
Yemekleri güzeldi, gülüşü de güzeldi...
Göğsümün üstüne bir öküz oturmuşta beni sorguya çekiyor gibi hissediyorum. Bazı gerçekler canımı deli gibi acıtıyor. 'O bir erkek' diye başlıyor bazı cümleler. İçimdeki sıkıntı katkat büyüyor. Bedenim kavruluyor gibi, gerçekler bütün her şeyimle kızgın yağa atıyor beni...
Bende bir gariplik var mıydı? Diğer insanlardan garip miydim? Gerçekler doğru muydu?
Hissettiğim bu boktan şeyler neydi? Neden iğrenç hissediyorum. Midemde kelebekler falan uçmuyor, tam tersine sanki kusmak istiyorum. Sanki defalarca, ama defalarca karnıma yumruk atılıyor. Kalbimi alıyor ve sıkıyor gibi. Biri göğsümün üstüne bastırmışta nefes alma dercesine boğuyor beni.
Tek başıma kalmak istemiyorum, gitsin istemiyorum. Başkasına gülsün istemiyorum. Ben... ağlamak istiyorum...
Tavana öylece bakmışken içeri girdiğini gördüm, elleri yine önünde, yine mahcup bir eda ile bakıyor, ama ne bir gülüş var ne mutlu olma ifadesi. Bakışları beni öldürüyor gibi hissediyorum. Ona dokunmaya ihtiyacım var gibi hissediyorum. Hislerimi bastırmak için yutkunmuştum, zerre işe yaramadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özür dilerim •bxb•
Teen Fiction"Özür dilerim seni buna mahkum ettiğim için. Ve yine özür dilerim hem buna sebep olduğum için, hemde benim gibi biri sana aşık olduğu için..." ~Lgbt fiction yarışma adayı. ~ @chaudire