Bir hafta sonra
Saat 01:26(Serhat'ın anlatımıyla)
Bir hafta olmuştu değil mi? Alp'in ve annesinin evimize taşınalı sadece bir hafta geçmişti. Yaşadığım en güzel haftaydı. Sevdiğim yanımdaydı, annem yanımdaydı, Ayşe teyze de yanımdaydı. Bana hayatımda öğretmen olan herkes yanımdaydı. Bir tek babam yoktu.
Son zamanlarda ölmeden önceki ona karşı davranışların yüzünden vicdan azabı çekiyorum. Bazen ise babamı asla tanıyamamış gibi hissediyorum. Bilemiyorum.
Ama mutluyum, geride bıraktıklarımı umursamayorum. Hayat bir yoldu ve ben arkamı dönüp bakmayacaktım.
Çektiğim vicdan azabı hala yerini koruyordu ama artık daha hafifti. Taşıyabileceğim türdendi. Alp bana her tebessüm ettiğinde biraz daha hafifliyordu.
İmkansız gibi geliyordu...
Beni sevmesi, hatta sevebilme ihtimali bile olması bana imkansız geliyordu.
Alp benim için bir mucizeydi. Alp benim için bir kurtarıcıydı. Alp kendimden önce itip, sonra sımsıkı sarıldığımdı. Alp benim vicdan azabımdı. Alp benim özür dilerimlerimin topladığı kişiydi. Alp benim mahcup olduğum kişiydi. Alp benim kendimi adadığım kişiydi. Alp benim kendimi bulmamı sağlayan kişiydi. Ve Alp benimdi...Gerçekten benimdi.... Sadece benim dudaklarım değiyordu onun dudaklarına. Sadece benim ellerim değiyordu onun boynuna. Sadece ben dakikalarca okşuyordum saçını. Sadece ben öpüyordum kirpiklerini dahi...
O benimdi.... Benim olmuştu... Kalbini bana vermişti.İmkansızlıklar içinden çıkıp doğrulara girmişti. Doğru ise onun beni sevdiğini hissetmemdi.
Bakışlarında beni sevdiğini görüyordum, bunun için dua edemeyecek kadar utanmıştım zamanında. Bana aşık olmasını isteyememiştim hiç...
Bunu dualarıma katamamıştım hiç...
Ama gerçekleşti.
Belki de içten içe etmiştim o duaları, ellerimi semaya kaldırdığımda isteyemeyecek kadar nefret etmiştim kendimden.Nefret ediyordum kendimden, nasıl bekleyebilirdim ki birinin beni sevmesini?
Bekledim veya beklemedim... Ama sevdi. Bende onu sevdim. Bana olan bakışlarını sevdim, her şeyini sevdim. Hala daha seviyorum.
Alp benim hayat yolumda önüne tutulan fener gibi. Yolu gösterici bir öğretmen gibi. Beni sakinleştiren bir psikolog gibi.
Gecenin karanlığında, odamı bütünüyle karanlık doldurmuşken ben bunları düşünüyordum. Neredeyse Alp'le sevgili olalı bir hafta geçmişti ama benim için yıllar gibiydi. Her haftamız yıllar olsun, her yıllarımız yüzyıllar olsun...
Bir süredir boş boş karanlığa bakıyordum, sonra kapının açılma sesini duydum. İçeriye Alp'ten başka kimse gelemezdi. İstemsizce hemen gözlerimi kapatıp uyuyor takliti yaptım. İki gecedir yanıma gelip benimle beraber yatıyordu ve şu an benim uyuyor olmama biraz bozulmuştu sanırım.
Çünkü onu bekliyor ve sarılarak uyuyorduk. Başlarda utandığımız için bir süre sonra odasına geri gidiyordu, ama son iki gecedir birbirimizin kokusunu içine çeke çeke uyuyorduk. Anlaşılan onu beklemeden uyuduğum için darılmıştı, çünkü homurdanma sesleri geliyordu.
Ama yine de sandalyesinin tekerlerinin dönme sesini duydum. Sonra benim yatağıma, beni kenara iterek yatmıştı. Hala uyuyor gibi gözüküyordum ve onun homurdanmasını duydukça gülesim geliyordu.
"Serhat uyudun mu?"
Cevap vermedim.
Merak ediyordum, ne yapacağını, geri mi uyuyacağını, beni uyandıracağını mı? Merak ediyordum.
"İyi uyu. Hemen uyu bensiz. Şimdi nasıl sarılacağım sana? Ya sarılırken uyanırsan? Uyanma ama uyan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özür dilerim •bxb•
Teen Fiction"Özür dilerim seni buna mahkum ettiğim için. Ve yine özür dilerim hem buna sebep olduğum için, hemde benim gibi biri sana aşık olduğu için..." ~Lgbt fiction yarışma adayı. ~ @chaudire