Justin'in ağzından
İçimdeki duyguları anlatacak kelimeler bulamıyordum. Victoria'nın böyle bir oruspuluk yapacağını tahmin bile etmezdim çünkü onu zamanında herşeyden çok sevmiştim. Ama artık benim için sadece Elena var. Beni herşeyimle kabul eden tek insan. Beni ben olduğum için seven tek insan. Güvendiğim tek insan. Herşeyi adadığım tek insan. Ömrümün sonuna kadar seveceğim tek insan.
Onu herşeyiyle istiyorum , herşeyiyle benim olsun istiyorum , kadınım olsun istiyorum.
Elena isteğim karşısında bir süre şaşkınca bana baktı. Derin bir iç çektinden sonra gözlerini benden kaçırdı ve fısıltı halinde konuşmaya başladı.
"O halde neden duruyorsun?"
Söylediği şey karşısında gözlerim kocaman oldu. O an kendime hakim olamadım ve haşince kendime çektim onu tam dudaklarına saldıracakken acı çığlığı doldurdu odayı geri çekilip korkuyla ona baktım.
Daha hastaneden yeni çıkmıştı ve ben yarasına dokunmuştum.
"Bebeğim ben çok özür diledim çok düşüncesizim daha yeni hastaneden çıktın ve ben düşünemedim çok üzgünüm."
"Önemli değil Justin." Tekrar beni öpeceği sırada geri çekildim.
"Hayır hayır. Şimdi olmaz bebeğim önce iyileşmelisin şimdi güzel bir uyku çekelim."
Gülerek kollarını açtı kıkırdayarak ona sarıldım. İşte o an hayatımın aşkının ve asıl doğru kişinin Elena olduğunu anladım.
Sabah
Elena'nın ağzından
Gözlerimi belimdeki ağrılardan ve gözlerimi rahatsız eden güneş ışınlarından dolayı istemeyerek de olsa açmak zorunda kaldım. Saate doğru baktığımda saatin daha 7.30 olduğunu gördüm. Hadi ama sabah erken uyanmaktan gerçekten nefret ediyorum.
Ağrılarım gerçekten çok fazlaydı. Yan tarafıma döndüğümde ağzı hafif aralık tıpkı küçük bir bebek gibi uyuyan Justin'i gördüm.
Gülümseyerek ellerimi saçlarının arasında hafifçe gezdirdim ve onu rahatsız edip uyandırmayacak kadar narin bir öpücük kondurdum yanağına.
Yavaşca ve yaralarıma dikkat ederek ayağı kalktım. Bu saatte herkes uyuyordu. Sanırım yürüyüş yapmak iyi gelebilirdi.
Hemen yukarı çıktım taytımı ve beyaz tişötümü giydim. beyaz supralarımıda ayağıma geçirerek aşagı indim.
Justin'in ağzından
Gözlerimi siktigimin güneşinden dolayı açmak zorunda kaldım. Oflayarak yan tarafıma dönüp Elena'yı kucaklamak için tam hamle edecekken bomboş yatakla karşılaştım. Aşağıda olabilecegini düşünerek ayağı kalktım ve banyoya girip günlük rütin işlerimi halettim. Kısa bir duş aldıktan sonra da üstümü giyenerek aşağı indim.
"Elena!" Ona seslenerek ortaya çıkmasını istedim.
"Elena bebeğim nerdesin!?" sonuş yine aynıydı.
Koca bir sessizlik.
İçimde oluşan huzursuzlukla bahçeye çıktım tekrar seslendim ama yine sonuç aynıydı. Eve girdim heryeri aradım hiçbir yerde yoktu.
Ben büyük bir telaşla onu ararken evdekiler de çıkardığım gürültüye uyanmıştı. Aşağı inip avazım çıktığı kadar bağırdım.
"Elena nerede!?"
"Biz nerden bilebiliriz!? Gördün! Yeni uyandık."
Jack sinirle bağırdığında tam ayağımı çarpılmış suratına çarpacakken Nicol önüme geldi elleriyle yüzümü avuçladı sanki bir çocuk ikna edermişcesine tane tane konuşmaya başladı.