21

1.7K 117 37
                                    

OY OY OY VE YORUM.
HEPSİNİ GÖRMEK İSTİYORUM ❤️










*je reviendrai



















Sırtımı soğuk duvara yasladım. Gecenin bir yarısı üzerimdeki ince hırkayla burada durmam hastalanacağımın işareti olsa da; pek aldırış etmedim. Birkaç dakika sonra gelecek adamın kalbini kıracağımı bilmek, içimi, soğuk olan havaya rağmen yakıyordu. Ama ben her zaman bencil bir kadın olmuştum. Kendimden ve kardeşimden başka kimseyi düşünemezdim. Çünkü bu bana öğretilmemişti. Sevilmek neydi bilmiyordum ve bilmediğim bir şeyi başkasına veremezdim.

Hayatımda bir şeylerin yönünü değiştirmeye başlamıştım. Sokağın başında pahalı olduğu her bir yerinden belli olan postallarıyla bana yürüyen adam da, değiştirdiğim şeylerden biriydi.

"Merhaba." Adımları önümde durmuştu. Bakışları ürkekti. Hayatıma giren herkes sivri dilimden
korkardı ve Jeon Jungkook'ta onlardan biriydi. Göz altları mordu. Grubuyla geri dönüş yapacaklarını bildiğim için bu yorgunluğunun sebebini buna yormuştum. Ya da gerçekten bana aşıksa (!) beni düşünmekten uyuyamıyordu.

"Kendini açıklama girişiminde bulunacaksın diye düşünüyorum." Elimi ona doğru uzatıp, gelişi güzel bir şekilde salladım.

"Seni dinliyorum."

Bakışlarını kaçırdı. Anlatacağı şeylerin bu sokakta kalacağını ve beni bir daha göremeyeceğini düşünüyordu. Beni bir daha görecekti. Karşısına muhakkak çıkacaktım. Ama nasıl çıkacağım tamamen ona bağlıydı.

"Annemi kanserden kaybedeli yaklaşık beş yıl oldu." Yutkundu ve gözlerini kaçırdı. Kalbim onun için üzülmek istedi. Ama benim vefat ettiğinde üzüleceğim bir annem olmamıştı.

"Yıkılmıştım. Ünümün zirvesindeydim. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Kendimi işime adadım ve ailemden uzaklaştım. Birkaç yıl sonra babam annen ile tanışmış."

"O kadın benim annem değil." Sert ses tonuyla konuştuğumda, belirli belirsiz bir şekilde kafa salladı.

"Tanıştıktan bir yıl sonra evlenme kararı aldılar. Başta karşı çıktım. Babamı annemden başka biriyle düşünemiyordum. Harika bir aileydik ve bozmasına gerek yoktu." Kafasını yukarı kaldırdı ve derin bir nefes aldı.

"Yuna," O kadına ismiyle seslendiğinde ikimizde yutkunduk. Adını ağzıma anmayalı çok uzun zaman olmuştu.

"Bana ikinci bir anne gibi davrandı. İlgilendi. Dinledi. Anlattı. Sevgiyle büyütülmüş bir oğlan çocuğuna, mahrum kaldığı sevgiyi vermeye devam etti." Gözlerim doldu. Ellerimi yumruk yaptım. Beni doğuran kadından alamadığım şeyleri onun almasını büyük bir kin ile kıskandım. Yine de sözünü kesmedim.

"Evliliklerinin 6.ayında bana bir dosya ile geldi. Senin ona karşı bir komplo kurduğunu, onu öldürtmek istediğini, bir şizofren olduğundan falan bahsetti." Duyduklarımla kıkırdadım. Beni şizofren diye tanıtan kadın asıl bunları düşünürken bir şizofren gibi davranıyordu.

"Ben de seni araştırdım. O günden beri peşine adam taktım. Çalıştığın kafeyi izlettim. Jiwon'u takip ettirdim. Bu sokağa gelip dans ettikten sonra neler yaptığına baktım." İyice bana yaklaşıp yeni kestirdiğim kısa siyah saçımın bir tutamını kulağımın arkasına attı.

"Ama erkek kardeşini en iyi şekilde yetiştirmek dışında bir şey yapmayan bir kadın tanıdım. Bütün kinini gördüğün her yakışıklı erkekle seks yaparak çıkaran bir kadın gördüm. Çünkü annen de böyleydi. Her seferinde kendini deneyip onun gibi çirkin olup olamayacağına baktın." Eğilip şakağımdan öptü.

"Ama olamadın." Dudaklarını şakağımdan çekmeden fısıldamaya devam etti.

"Jiwon'un istediği defteri alamadın diye bütün gece sokağın bir köşesinde ağladığını gördüm. Yorgunluktan bayıldığın halde, para kazanabilmek için hastaneden çıkıp tekrar işe gittiğini gördüm." Yanaklarımı avucunun içine alıp dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı.

"Ve sana aşık oldum. Çünkü yüzün kadar kalbinde güzeldi." Dudaklarımda buruk bir tebessüm oluştu.

"Benim bir kalbim yok Jungkook." Geri çekilip kollarının arasından çıktım.

"Ben hiç sevilmedim. Sevgi nedir bilmedim. Kitaplardan okuduğum kadarıyla kardeşime sevgi aşılamaya çalıştım. Değer görmedim. O senin anne gibi gördüğün kadın beni sokaklarda fuhuşa zorlarken nasıl sevgiyi öğrenebilirdim ki?" Gözlerim doldu ama yine de karanlıkta onları sakladım. Jeon Jungkook görmek istediklerini görmüştü gerçekleri değil. Ben sevgi nedir bilmezdim. Ve ona istediğini veremezdim.

Uzaklaştırdığım bedenime tekrardan yaklaştı ve iki eliyle kollarımı tuttu. Hafifçe yağmur çiselemeye başladığında kollarından kurtuldum. Kafamı olumsuzca iki yana salladığımda, omuzlarını düşürdü. Yavaşça yanından geçip gittim. Daha birkaç adım atmıştım ki, tekrar omuzlarımdan tuttu ve beni durdurdu. Ona dönmedim, dönemedim. Eğer dönersem hayatımda hiç tatmadığım o hisleri bana öğretmesini isteyeceğimi biliyordum.

"Bu tene defalarca dokundum Lalisa. Sadece tenine değil kalbine de dokunmak istiyorum." Fısıltısı vücuduma yayılırken yüzüme soğuk bir gülüş oturdu. Bedenimi bir adım öne attım ve kollarından kurtuldum. Tamamen ona döndüğümde gözlerindeki umut kırıntısının azraili olacağımı bildiğim halde yine de durmadım.

"Üzgünüm Jungkook. Biz olamayız."

Gözlerindeki galaksinin yıkılışını izledim. Hiçbir şey söylemedi. Ben de bir şey söylemesini beklemedim.

Her şeyin başladığı o sokakta, ben giderken o kalıyordu. Ağladığını biliyordum. Her zaman ki gibi, toprak ana onu sevdiği için, yağmuruyla göz yaşlarını saklıyordu.

O gece gittim. Geri döneceğimi ve onu bir daha elde edemeyeceğimi bile bile.

Ama bilmediğim bir şey vardı ki; o da Jeon Jungkook'un büyük merhametiydi.


















*geri geleceğim

*geri geleceğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
mouvement | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin