33 (F)

2.3K 106 38
                                    























*veux-tu m'epouser?



















Hayat tamamen sürprizlerle doluydu. Ne zaman ne yaşayacağınıza belli olmuyordu. Bunu en çok görmüş ve yaşamış insanlardan biri de bendim. Bir zamanlar kuytu bir sokakta dans edip erkek kardeşim için daha fazla para kazanmaya çalışırken; şimdi çok ünlü bir şirketin ana kareografıydım. Üstelik dünyaca ünlü bir grubun ana vokali ise sevgilimdi.

Jungkook yanımda derin bir uykuda uyurken kafamı sola çevirip saate baktım. Sabah 5'i gösteren dijital saat uyumam gerektiğini bana bağırsa bile asla uyuyamıyordum. Üstelik yoğun bir akşam geçirmiştik. Jungkook yorgunluktan uykuya teslim olurken, ben kulağıma fısıldadığı o cümleler yüzünden asla uyuyamıyordum.

"Benimle evlen Lalisa. Seni bu evin her köşesinde görmek istiyorum. Hem de elinde bana ait olduğunu bildiğim bir yüzükle."

Kulaklarımda çınlayan bu cümleleri asla uyumama izin vermiyordu. Bana bu cümleleri kurduktan sonra cevap vermemi beklemeden tenlerimizi buluşturmaya devam etmişti. Daha sonra ise uykuya dalmıştı. Gözlerindeki ışıltıdan samimi olduğunu biliyordum. Ama Tanrım, evlilik ve ben yan yana gelemeyecek iki kelimeydi. Şimdi yanımda uyuyan bu adam nasıl aklıma bu fikri sokabilmişti?

"Sevgilim?" Pürüzlü olsa bile harika çıkan ses tonuyla bana seslenen erkek arkadaşıma döndüm. Yüzündeki hoşnutsuz ifade muhtemelen uyumadığım içindi.

"Neden hiç uyumamışsın gibi hissediyorum?" Omuzlarımı silktim.

"Uyuyamadım." Yattığı yerde dikleşti. Çıplak beyaz teni gözlerime değdiğinde iç çekemeden edemedim. Yüzümdeki garip ve aptal gülümsemeye kaşlarını çatarak baktı.

"Lisa sorun ne bebeğim?" Elleri saçlarımın arasında nazikçe dolaştı. Bu hareketi gözlerimi kısa bir süreliğine kapatmamı sağlasa da tekrardan bakışlarına kitlendim.

"Jungkook, seni seviyorum." Sık söyleyemediğim cümleyi aniden gözlerinin içine bakarak söylemem onu dumura uğratmışa benziyordu. Yine de kaşları normal bir hal aldı ve yüzünde çapkın bir gülüş belirdi. Yatakta bana doğru kayıp ellerini belime attı. Şimdi üzerimde bana böyle şevhetle bakıyorken kendimi bambaşka alemlerde hissediyordum.

"Ben de seni güzelim. Ben de seni deliler gibi seviyorum. Fakat bu muydu seni uyutmayan?" Burnunu boynuma gömüp derince bir nefes çekti ve dudaklarının bulunduğu yere ufak bir öpücük bıraktı. Kafasını kaldırıp tekrardan göz göze geldiğimizde ellerimi yüzüne çıkarttım ve pürüzsüz cildini okşadım.

"Gerçekten benimle evlenmek istiyor musun?" Kısık sesle sorduğum soru kaşlarının kalkmasına sebep oldu. Yüzünde harika bir gülüş belirdiğinde beni iyice sardı.

"Sevgilim bütün gece bu yüzden mi uyuyamadın?" Çıplak tenlerimiz tamamen birbirine değerken cümlelerine odaklanmam zordu. Onunla hem konuşmak istiyor, hem de sevişmek istiyordum. Sadece tenime dokunan elleriyle bile beni ıslatabilen adamı bu kadar çok ve her açıdan istemem bence normaldi.

Sorusuna cevap vermeden bir elimi sertleştiğini hissettiğim penisine götürdüm ve kadınlığıma hizaladım. Belimi kaldırıp hızlıca penisini içime aldığımda ikimizinde dudaklarından gür bir inleme duyulmuştu.

"Evet, bu yüzden uyuyamadım." Kalçamı yavaşça hareket ettirip onu içimde hissederken konuşmak benim için biraz zordu. Fakat istediğim şeyi anlamış olacak ki oyunuma uydu.

"Seninle evlenmek istemem normal değil mi?" İçimdeki hareketleri sertleşirken konuşacak gücü kendimde bulamadım. O kadar hızlı ve sert hareket ediyordu ki, sona yaklaştığımı bacaklarımın titremesinden algılayabiliyordum.

mouvement | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin