30(M)

2.7K 107 12
                                    





























*je suis amoureux  de ta peau lisse

















"Jungkook! Gerçekten yeter artık!" Yoongi sinirle bağırdığında, arkamdaki bedeni dirseğimle ittim. Bütün kareografi boyunca beni taciz eden erkek arkadaşım, ağabeyinin kızmasıyla kendini geri çekmişti.

"7/24 berabersiniz zaten. Yurda bile uğramıyorsun artık. Ama hala kızı rahat bırakmıyorsun."

Kesinlikle rahat bırakmıyordu.

Jungkook'un arkamdan çekilip Yoongi'ye mahçup bakışlar atarak yaklaşmasını izlerken kahkaha attım. Kömür karası gözleri gözlerimi bulduğunda, gülüşümü ellerimle gizleme isteğiyle doldum; fakat bunu yapmadım. Çünkü Jeon Jungkook, gülüşümü ondan saklamamdan asla hoşlanmazdı.

"Hyung ne yapayım! Bu kadar iyi dans ederken kendimi sürekli onun etrafında buluyorum." Açık itirafı kızarmama sebep olduğu için hızlıca kafamı eğerek müziği kapatmaya yöneldim. Bu utangaç hareketim arkadaşlarımın kahkahalara boğulmasına sebep olmuştu.

Aylardır Jungkook ile beraberdik. Dolayısıyla Bangtan ile de sürekli birlikteydim. Onlar benim hiç varlığını hissetmediğim ailem gibiydi. Ama benim arsız sevgilimin bel altı cümleleriyle sürekli beni utandırmasına hala alışamamıştım.

"Hadi biz kaçalım. Burası testo koktu..." Burnunu sıktığı için ses tonu garip çıkan Taehyung'un haline herkes kahkaha atarken ben de kendimi tutamamıştım. Tanrım, hem utanıyordum hem de bu tarz cümlelere gülmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Herkes tek tek kapıdan çıktığında, Jungkook hepsine el sallamış ve kapıyı kitlemişti. Bedenini bana döndürdüğünde kararlı bakışları tüylerimin diken diken olmasına sebep olmuştu. Sağ elini penisine götürüp sıktığında, ben istemsizce alt dudağımı dişlemiştim; o ise tıslayarak inlemişti.

"Halimi görüyor musun Lalisa Monoban? O altında her şeyini belli eden kısacık şortun ve seksi bir şekilde dans edişinle beni getirdiğin duruma bak." Konuşurken yavaş adımlarla bana doğru geliyordu. Ellerim istemsizce bacaklarımı sıktığında dudağımı daha da dişledim.

Müzik setinin yakınına ve bana iyice yaklaştığında sağındaki sandalyeyi çevik bir hareketle aldı ve üzerine oturdu. Şimdi kara gözlerine yukarıdan bakmak beni delirtirken, kanımın deli gibi kaynadığını ve kasıklarımın yandığını hissediyordum.

"Kucağıma gel." Sözünü ikiletmeden ona doğru titrek adımlarımla adımladım ve kucağına oturdum. Kemikli elleri anında çıplak belimi kavrayıp beni iyice kendine çekti. Dudaklarının dudaklarıma yaklaştığını gördüğümde gözlerimi yavaşça kapattım. Yumuşak hareketlerle öpüşürken, elleri vücudumda geziyordu.

"Bana kucak dansı yapmanı istiyorum." Kapadığım gözlerimi hızla aralarken, kara gözlerinin içine baktım. Böyle bir şey istemesi içimdeki fahişe kadını uyandırmıştı. Birçok adamla birlikte olmuştum. Çoğuna kucak dansı yapmıştım. Ama şimdi karşımdaki sevdiğim adamın benden böyle bir şey istemesi elimi ayağımı dolandırmıştı.

"Hadi bebeğim." Ses tonu beni daha da delirtirken, ellerini kalçama getirip hareket ettirmeye başlamıştı. Altımdaki şorttan elini sıcaklığını hissediyordum.

"Ah, işte böyle." Yavaşça kalçamı hareket ettirmeye başladığımda, iplerin çoktan içimdeki o fahişe kadında olduğunu biliyordum. Üstelik artık kendimden tiksineceğim bir durum yoktu. Jeon Jungkook benim sevgilimdi ve bütün dünya bunu biliyordu.

Kendimi olayın akışına kaptırdığımda kalçamı daha hızlı hareket ettirmeye başladım. Ellerimi Jungkook'un bol tişörtünün içerisine soktum ve karnına tırnaklarımı geçirdim. Tıslayarak başını geriye atması beni iyice çileden çıkarırken, kalçamı daha hızlı hareket ettirmeye ve kadınlığımı penisine daha sert sürtmeye başladım.

Kalçamı hafifçe sallıyor ve sertçe ona sürtünüyordum. Jungkook ise gözlerini kapatmış ve başını geriye atmış bir şekilde inliyordu. Kendini tamamen bana bırakmış olmasının verdiği heyecanla hızlıca kucağından kalktım. Kapalı gözlerini anında açan sevgilim büyük bir açlıkla bana baktı. Arkamı ona doğru döndüm. Ellerim şortumun düğmesine gitti; hızlıca düğmeyi ve fermuarı açtım. Yavaş hareketlerle şortu indirirken önüme doğru eğildim ve kalçamı tamamen Jungkook'a doğru çıkarttım.

"Tanga ve Lisa... En sevdiğim ikili..." Sert bir şaplak kalçamla buluştuğunda seslice inledim. Tekrar aynı yere şaplak attığında istemsizce kendimi geri çekmeye çalışsam da hemen belimden tutup beni kendine çekti. Karnımın üzerinde yüz üstü dizlerine yatmamı sağladı.

Eliyle önce kalçamı yavaşça okşadı. Daha sonra sertçe vurmaya başladı. Kalçamın kıpkırmızı olduğundan emin olana kadar vurmaya devam etti. Ben ise zevkten dolayı çığlık atmaktan başka bir şey yapamıyordum. Kalçamı tekrardan okşamaya başladığında, dudaklarını sızlayan yerlerde hissettim. Olduğum yerde onun desteğiyle kalkarken arkam dönük bir şekilde kucağına oturdum ve acıyan kalçamı hareket ettirdim.

Yumuşak eşofmanı sızlayan kalçama değdikçe canım acıyordu. Ama aynı zamanda da sert penisine sürtünmek bana büyük bir keyif veriyordu. Artık Jungkook'un sona yaklaştığını hissettiğimden dolayı hareketlerimi daha da hızlandırdım. Birkaç sert hareketten sonra belimi sıkıca kavradı ve beni penisine bastırırken boşaldı. Saçıma öpücükler bırakırken, kulağımın arkasında nefesini hissediyordum.

"Seni çok güzel bir yere götüreceğim. Bu akşam sana göndereceğim her şeyi giy lütfen."




























*pürüzsüz tenine aşığım

*pürüzsüz tenine aşığım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
mouvement | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin