♥¤ Geçiş Noktası ¤♥

228 25 18
                                    

Arkadaşlar multimediyadaki Alanguva ( Damla ). Umarım beğenirsiniz ;) görüşleriniz benim için çok önemli :) Iyi okumalar.. ;)

Gözlerimi açtığımda bütün arkadaşlarım karşımdaydı. Bulunduğumuz mekanî ise ilk defa görüyordum. Başımı kaldırıp etrafa bakınmaya başladım. Bu sırada Alanguva'nın sesi kulaklarımda çınladı. - Ne o kızım sen hiç bişey yemiyormusun? Her zaman bayılıyorsun. O sırada Begeç söze girip; - Kızım değil Alanguva, Prensesim. Dedi diğer taraftan da Dura; - Laf salatalığını bırakın da konuya gelelim arkadaşlar. Dedi. Bense Ulcabek'e dönerek; - Ulcabek burası neresi? Dedim. Ilk defa görüyordum çünkü. Meraklı gözlerle ona bakarak konuşmasını bekledim. - Prensesim,Dikeasuğ dağından Dikeasuğ gezegenine geçiş noktamız. Dedi. Anlamayarak ona döndüm; - En son hatırladığım kadarıyla okuldaydık. Biz ne ara Dikeasuğ dağına geldik? Dedim, anki bu soruyu bekliyormuşcasına hemen söze girdi; - Siz tam kendinizden geçip yere düşerken.. burda sözünü kesmek zorunda kalsam da araya girdim; - Evet, onu hatırlıyorum çünkü en son senin sesini duymuştum. Deyip gözlerine odaklandım; - Ben sizi gördüm ve koşarak yanınıza gelip yere düşmeden sizi tuttum. O sırada arkadaşlar da dışarıya çıkıp bizi bu halde görünce seni revire götürmemizi ve dinlenmen gerektiğini söylediler. Edebiyat öğretmeninden izin alıp revir'e doğru yürümeye başladık. Sınıftan uzaklaştığımızda güçlerimizi birleştirip buraya geldik. Gerçekten anlayamıyordum. Niye buraya geldik ki? Sonuçta sadece baş ağrısı üzerine bayılmıştım belki açlıktan da olabilirdi. Bükle'nin sorduğu soruyla düşüncelerimden ayrıldım; - Yura noluyor sana devamlı bayılıyorsun. Ben konuşamadan Ulcabek devre'ye girip;
- Bu çok normal kızlar çünkü zihin gücüne çok fazla yüklendi. Bu da beyninde istem dışı hareketler yapmasına  sebep oldu. Kafamda milyonlarca soru vardı cevabını bilmediğim. Ben böyle düşünürken Ulcabek; - Sorun,Prensesim ne bilmek isterseniz anlatabilirim. Dedi. Yine aynısını yapmıştı, düşüncelerimi okumasından hoşlanmıyordum. Bunu belirttiğim halde hâlâ devam etmesi beni çok kızdırıyordu.Bende zihinden Ulcabek'e kızgınlığımı belirtecek bir şekilde; - Bunu yapmaktan vazgeç. Bir daha söylemiycem Ulcabek! Düşüncelerimi okuma. dedim, anında cevap verdi; - Emredersiniz Prenses Yura bundan sonra okumam. dedi acaba çok mu ileri gitmiştim? Ama napabilirim ki kızgın olduğum zaman gözüm hiç birşeyi görmüyor. Cevap vermek yerine susmayı tercih ederek kızlar'a döndüm. 

- Kızlar sizde de aynı sorunlar oluyor mu? Bizimkilerin üçü birden gülüşerek; - Yok kızım biz Prenses değiliz. Senin gibi daha güçlerimizi geliştiremedik. Ama senden öğreneceğimiz çok şey varmış. Bende Ulcabek'e dönüp; - Benim de öğreneceklerim var. Daha hiç birşey yapamıyorum. Ayrıca lütfen bana Prensesim demeyin en azından aramızda. Unutmayın biz kardeşiz. Bana öyle hitap etmenizi istemiyorum. Sizde beyler rica ediyorum,bana adımla hitap edin. Ulcabek bana dönerek çok ciddi bir şekilde; - Bunu yapamayız Prenses kızlar da dahil çünkü sizle bizim aramızda bir SOY farkı var. Evet hepimiz insanız ama bu fark sizle bizi ayırıyor. Lakin kendi aramızda bu kurala uymamaya çalışalım. Ne kadar başarılı oluruz; İşte bu konuda söz veremem. Şimdi sorularınızı alabilir miyim? Önceden söylemiştim değil mi ahh ukala ne olucak. Her neyse Yura sakin ol ve muhattap olma. Yine niye gülüyor bu kızlar. - Ne, niye gülüyorsunuz kızlar yaa? Bükle kahkalarının arasında zar zor konuşmaya başladı; - Belli oluyor belli Prensesim. Bir kere de açık konuşsanız dişimi kıracam.Yine devam ediyor bakalım şimdi ne diyicek bari açık konuşsada anlasam. - O zaman niye kızardınız Prensesim. Kafayı yememek mümkün değil ki kızarmışmıydım ben neden kızardım. Bükle'ye dönüp bunun hesabını sana sonra sorarım kızım bakışı attıktan sonra ortaya laf attım; 

*Aşk Bizim Olunca*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin