-Hayır Beria abla istediğim bişey yok odama çıkıp biraz dinlenmek dışında. Diyerek mutfaktan çıktım. Merdivenleri adımlarken benim gördüklerim ile kızların okulda yaşanan olayları tam tersine anlatıp bana senorya yazmaları ve bu senaryoyu sanki yaşanmış gibi anlatmaları gerçekleri göremediklerinden mi yoksa kendilerini geliştiremediklerinden mi kaynaklanıyordu. Bu düsünceler beynimi kemirirken odamın kapısına coktan gelmistim. Kapıyı açıp içeri girdim. Ulcabek koltuğa oturmuş beni bekliyordu. Beni görünce ayağa kalktı ve;
-Yüzleşmenin zamanı geldi Prenses Yura. Dedi ve beraber koltuğa oturduk cevap vermek yerine kafamı sallamakla yetindim ona bakıyor ve anlatmasını bekliyordum. Tebessüm ederek konuşmaya başladı. - Biz evvelden Dikeasuğ dağında yaşayan Duha'larız. Yüzyıllar önce atalarımız ilim ve bilimde öyle gelişmişlerki astroloji dalında çığır açmışlar. Diğer gezegenleri inceleyip kendilerine bir yaşam alanı keşfetmişler. Bizim başlangıcımız işte burda başlıyor. O zaman ki Kralımız Yabaku ve Kraliçemiz Ipitulu ırkımıza bu gezegenlere seyahat etmelerini emretmiş. Böylece ırkımızın yeni yaşam alanına yerleşmesi ile ve ismini de göç etmeden önce yaşadıkları dağın ismi olan "Dikeasuğ"u uygun görmüşlerdir. Senin anlıycağın biz Dikeasuğ gezegenini insanlarıyız. Dünya insanlarından bazı konularda farklıyız. Nasıl dersen yaş olarak onlardan uzun yaşıyoruz, düşünceleri okuyabiliyor, aynı an da bir başka yerde bulunabiliyor, kendi gezegenimiz hariç diğer gezegenlerde beyin gücümüzün %50'sini kullanabiliyoruz fakat siz şu an da Prensesim beyninizin %10'unu kullanıyorsunuz. Bu anllatıkları beni çok heyecanlandırmıştı merakıma yenik düşerek ona; - Peki, Ulcabek biz eğer Dikeas.. neydi ya bu gezegenin adı? - Dikeasuğ Prensesim.
- Hahh iste orası Dikeasuğ gezegeni'nin insanları isek ben burda nasıl dünyaya geldim? Yani bu dünyadaki annemin ve babamın benim gerçek ailem olmadığını söylemek istiyorsun. Fakat annem beni hastanede doğurduğunu söylüyor. Şimdii, lütfen bunu açıklarmısın bana? Dedim, ne söyliyceğini çok merak ediyordum. Gözlerimi gözlerine sabitletip konuşmasını bekledim. - Haklısınız Prenses Yura, şimdi bir düşününün. Okulda beni karşınızda gördüğünüzü ve daha sonra kaybolduğumu söylemiştiniz. Siz bunları yani gerçekleri görürken Alanguva,Bükle ve Dura sizin okulda bayıldığınızı ve hastaneye kaldırıldığınızı söyledi.
- Neeee neee nee ne.. Alanguva, Bükle ve Dura da kim?
- Haaa sen Begeç,Yargın ve Ebren'i de bilmiyorsun?
- Açıklarsan öğrenicem Ulcabek!
- Hay hayy Prensesimm.
- Hıhhh ukalaaa ;)
- Alanguva sizin tabirinizle Damla, Begeç de Deniz'i . Bükle》Selin, Yargın da Ozan'ı.
Gelelim Dura'ya kim kaldı tahmin et bakalım.
- Hımm tabikide Hayal. O zaman Ebren de Umut oluyor değil mi?
- Aynen dediğiniz gibi Prensesim. Şimdi bunlar olayları farklı görürken sen daha farklı görüyordun. Işte bu bizim gelişmişliğimizin ispatıdır. Diğer kızlar da görecekler ama zamanla. Annen ve baban konusuna gelicek olursak siz dünyaya gönderilmeden önce 17 yaşındaydınız şu an da olduğunuz gibi. Dünya' ya gönderilirken denklemini bulamadığımız bir sebepten dolayı Dünya'da hiç çocuğu olmıycak ailelere yeni doğmuş bebek gibi gösterilerek verildiniz. Yani senin annenin hastanede doğum yapması ve kız arkadaşlarının seni bayılmış gibi görmeleriyle aynı dizilimdir. Bu da bizim yapabiliceğimiz görselliklerdir. Senin baban şu an ki Kralımız Tarbın annen de Kraliçemiz Kefire'dir. Vavvvv. Ben şimdi Kral ve Kraliçe kızı Prenses miyim gerçekten? - Aynen öyle Prensesim. Heyy düşüncelerimi okumaktan vazgeç beni korkutuyorsun ayrıca belki özel bişeyler düşünüyor olucam. Niye bölüp duruyorsun ki. - Özelleri algılama adetim yoktur Prensesim.
- Peki o zaman sana bir soru sorabilirmiyim Ulcabek?
- Tabiki de Prenses Yura?
- Babam Tarbın ve annem Kefire biz gibi insanlar mı?
Ne dedim ki ben şimdi niye susmadan gülüyor bu. Sorduğum soru çok mu saçmaydı acaba. Ulcabek'in sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
- Prensesim! Biz insanız. Dünya'dan giden ama şu an ki dünyada yaşayan insanlardan oldukça üstün olan bir milletiz. Bu mantık açısından, görüş açısından oldukça ileri olduğumuz anlamına gelmektedir. Sadece şunu unutmayınn! Sadece bizler değil bütün Dikeasuğ gezegeninde yaşayayanlar insandır onun için Kral Tarbın da Kraliçe Kefire de insandır.
Artık ona soru sormaya korkar olmuştum. Gözlerimi kapayıp acaba onları ne zaman görücem diye düşünmeye başladım. Işte o sırada kapının açılma sesiyle irkildim. Ulcabek ne kadar beni göremezler merak etme desede korkuyordum. Gözlerimi aralayıp kimin geldiğine baktım. Bu gelen Sevim teyzem yani yeni tabiriyle Beria ablamdı. Korkum biraz da olsa hafiflemişti. Ne de olsa o da bizdendi. Sanırsam artık gerçek benliğimi kabullenmeye başlamıştım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Aşk Bizim Olunca*
De TodoDünya'dan baska bir gezegene göç eden insanlar. 17 yaslarında Dünya'ya gönderilen dört genç kız. Normal hayatlarına devam ediyorlarken rüyalarına giren dört erkek. Rüya gerçeğe dönüşürse ne olur? Iyiler mi kötüler mi? Aşk, kudret, kazanma hırsı heps...