Bölüm 21 1ay sonra

5 2 0
                                    

Yaşanılan  koskoca  bir ayın sonunda  okulumu  dışardan  okumaya  devam  ediyorum. Deniz kardeşi  Güneş artık daha samimiyiz. Alp yurt dışına taşındı sevgilisi Alev le nişanlanmak istediklerini duyurmuştu fakat Dedemiz izin vermedi nasılki gözünü boyamıştı kız Belçikaya gittiler. Muhsin ve Üzeyir herzamanki gibilerdi. Biraz vark vardı. Muhsin ve Güneş artık daha yakın ve samimi gibiydiler. Belki sevgililerdi bilmiyorum. Şirketin kontrolü elimdeydi dedem tamamen elini çekmişti. Asistanım Jale herzamanki gibi bana sadık ve dürüsttü.

Artık yeni hayatıma daha alışmıştım. Sanki hep bu hayatı yaşıyordum.

Hüsnü Arkan ____ Boşluk

Şirkete yeni bir ihale almıştık ve onun toplantısından çıkıp odama ilerliyor bir yandanda Jalenin gün sonu raporlarını dinliyordum. Tam bir iş kadını. Odama girmek için niyetlendiğim sırada köşede omzunu resim baskılı duvara yaslamış, elleri döşünde bağlı bir adet Denizi görmemle yüzümde oluşan tebessüme karşı çıkmadan Jaleye dönüp.

- Jale geri kalanı mail olarak at evde inceliyeceğim. Dediğimde müsade isteyip yanımdan ayrıldı. Denize iki adım atmıştımki o koca iki adımla yanıma geldi.
- Nasılsınız hanım efendi?

Hafif kızar gibi kaşlarımı çatıp Alayla

- İyiyim ya siz Beyefendi?

- Ben de iyiyim. Eğer müsaitseniz sizi yemeğe çıkarmak istiyorum.

-Aslına bakarsan çok yorgunum Deniz başka zaman yapsak. Bu bir hafta yoğunluktan bitikleri oynuyorum.

- hmmm dedim düşünür gibi yaparak sonra ise devam etti.- Peki ozaman seni zorlamayım.

Samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle kapımı açıp odama girerken arkamı dönüp
-Zamanın varsa bir sigara yani kahve ısmarlayabilirim.?

Dudağının sağ tarafı yukarı çıktı. Bakışında anlamlar doğurmak istiyordum ama bir yandanda ayrı dünyaların insanıyız klişesine sebep buluyordum. Öyle bir etkisi vardıki üzerinize bıraktığı, ne gidebiliyordunuz ev sahibi gibi ne kalabiliyordunuz sığıntı gibi. Ama bir gerçek varki aşk için fazla yorgundum. Mutfak kısmına ilerleyip kahve makinasının düğmesine basıp geri döndüğüm burnumun dibinde bir adet Denizi görmeyi beklemiyordum. Geri bir adım attığımda arkamdaki dolaba naletler yağdırdım. Deniz bir elini yan tarafa koyduğu için kaçmam için olan açıklığı kapattı. Boşta kalan elinin tersiyle yanağımı okşuyordu. Ilık nefesini dudaklarımın üzerinde hissetmek miğdemde kramplara sebep oluyordu. Gözleri adeta gözlerimi deliyordu. Ve sessiz ce kimsenin duymasını istemiyormuşcasına  sarf ettiği cümle yerimde eriyip buhar olmam için bir sebepti.

- kokun dedi ve yutkunduğunda  beliren adem elmasında gözlerim kaldı.- eşsiz güzellikteki kokun beni baştan çıkarıyor. Ve ılık bir nefes daha yüzümü yaladı geçti. Acaba benim üzerimdeki etkisinden haberi varmıydı.
Biraz daha burda kalırsam kalp krizinden gidebilirdim. Ama bir yandanda içimde adını koyamadığım bir öfke vardı. Biraz kenara çekilip kaçma girişimi yapacağım sırada dudaklarımdaki baskı ve mayhoş eden tatla kala kaldım. Gözlerimi ne kadar açtığımı kenarları sızlayınca anladım. Onun tadı yıllarca beklemiş en kaliteli şarap gibiydi insanın içtikçe içesi eriyip bitesi geliyordu. Karşılık versem olurmuydu. Ki bir an karşılık verirken buldum kendimi. İçimde tarifi edilemeyecek bir duygu vardı. Sevgimiydi bu Aşkmı. Gözlerimi kapattım bundan sonra ne olursa olsundu.
Ellerim yerini yeni belirmiş sakallarını okşadı. Onun elleri ise biri belimi tutuyor diğeri ise sağ yanağımı okşuyordu.

Bir an durdum ve  geri çekildi.
-Benden kaçtığın yeter Kumsal.
Derin bir nefes aldı ama benim ellerim dudaklarıma gitmemesi için verdiğim çaba neydi.

-Bana kapılarını aralaki kırıklıkları tamir edeyim virane olan evini saraya çevreyim.

Demin ben öpüşüne karşılık vermemişmiydim daha ne istiyordu ki.

Ansızın gelen cesaretle ensesine çıkardığım elimle kendime çekip arsızca öpüşmeye başladık. Artık hiçbirşeyi düşünecek sonunu tahmin ederek kendimi yormuyacaktım. Anın tadını çıkarıcak ve ne olursa olsun yeniden sevgime sahip çıkıcaktım. Kaçtığım derin kuyunun içine artık bırakıcaktım kendimi.

Deniz beni belimden sarıp mutfaktaki koltuğun üzerine yumuşakca oturttu ve ayrıldım ondan ve artık ikimizde sigaralarımızı yudumluyorduk.

-Kumsal demesiyle Denize baktım gözleri kararmış derecedeydi.

~Birbirimize yeni yaralar açmıyalım. Dedi

Bende hafif donuklukla cevap verdim.

~Hangi telime basarsan o notadan çalarım.
Hafif gülümsedi ve hızla ayağa kalktı. Elini uzatıp

~Hadi gel bu günü unutulmaz yapalım ve deliler gibi mutlu olalım.

~Çocuk değiliz biz Deniz koca koca insanlarız kendine gel

Bir eline birde bana baktı ve devam etti.

-Ozaman yaşayamadığımız çocukluğumuzu telafi edene kadar eyleniriz kalk hadi.
Okadar masum söylemiştiki kelimeleri elini tutup herşeyi unutup Denizin dalgasına bıraktım kendimi.Hızlı adımlarla şirketten çıktığımızda Denizin jeepine bindik. Artık sonunu  düşünmeden yaşayacaktım. Belkide yıllardır yanlış kalplerde aradığımı Denizde bulurdum. Ben yarimden bir sözle ayrı kalan Kardelen değilde yansamda küllerimden doğan Anka olmak istiyordum. Her düştüğümde kimsenin desteği olmadan kalktığım için doğada Anka kuşunu kendime temsil aldım belkide. Kaçamak attığım bakışlarımla Denize yakalandım. Samimi bir şekilde güldüğünde karşılık verdim. Sessiz ve kaçamak bakışlardan sonra geldiğimiz yerde indim. Deniz arkadan gelip durdurdu beni.

-ilk önce küçük bir süprizim var sana deyip cebinden çıkarttığı fuarı gözlerimin izasına getirdiğinde izin ister gibi baktığından gözlerimi kapatıp izin verdim. Kuşak gözlerimi kapattığında yüzümde belli belirsiz bir dokunuş hissettim. O dokunuş varla  yok arasında olmuştu. Deniz beni yönlendirdiğinde düşüp rezil olmamak için ayağımın altındaki zemine dikkatle basarak ilerledim. Ensemdeki ılık nefes mayışmama sebepken ilerledim.

Sabırsızca
-Gelmedikmi?

- Bekle Meleğim az kaldı.

Söylediği kelimeyle kalbim teklesede  yürümeye devam ettim


uzun süren aradan sonra seker tadında bir ayrıntı 😘

Yalnız KelebeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin