Bölüm 2

34.1K 816 366
                                    

Ben İstanbul'a gitmeye karar vereli bir hafta olmuştu. İki gün içinde aceleyle eşyaları boşaltmış ve ucuza da olsa satmıştım. Annemin eşyalarından bazılarını kesin bir yere yerleşene kadar Asuman teyzede bırakmıştım.

Asuman teyzenin ısrarları üzerinde onda kalmaya başlamıştım. Her ne kadar ona tamamen yerleşmem için ısrar etse de hem oğlu yakında döneceği için hem de ona yük olmamak için reddettim. Asuman teyzeyi sonunda ikna edebildiğimde İstanbul için otobüs bileti almıştım.

Otobüse bindiğimde içimdeki korkunun yanında büyük bir heyecan da vardı. Yepyeni bir hayata adım atmıştım.

Otobüsten indiğimde saat yaklaşık altıydı. Kendimi pek de iyi hissetmiyordum. Bir an önce otel bulup uzanmak istiyordum.

Uzun yol yorgunluğu bir yana bir de mide bulantısı da yapmıştı. Yine de sevmiştim. Özgür hissettiriyordu.

Otobüsten indikten sonra birkaç otel gezdim ancak bütçeme uygun düzgün bir yer bulamadım. Yaz olmasından dolayı oteller hem çok doluydu hem de pahalı.

Ben otel bakarken saat neredeyse dokuz olmuştu. Midemin bulantısı gittikçe artmıştı. Otelin karşısında sahilin oradaki bankları görmemle oraya doğru ilerlemeye başladım. En azından mide bulantım geçene kadar oturabilirdim.

Banka oturup denizi izlemeye başladım. Güzel ama eksikti. Anneme çocukken ona İstanbul'u gezdireceğime dair söz vermiştim. Şimdi ise yalnız başıma, onun giderken geride bıraktığı hayattan uzaklaşmak için gelmiştim. Annemi düşünmeye başladığım an farkında olmadan ağlamaya başlamıştım.

İnsanların içinde ağlamaktan nefret ederdim. Kendimi çaresiz hissettirirdi. Hem ağlasam bile göz yaşımı silecek kimsem kalmamıştı. Yalnız kaldığında ağlaman bile anlamsızlaşabilir miydi?

Karşıya geçerken sanki buğulu bir camdan bakıyor gibiyim, gözümü silmem gerekiyordu ama elimde bavullarla yolun ortasında durmam oldukça saçma ve tehlikeli olacağından hızlıca geçmeye çalıştım.

Üstüme doğru gelen arabayı bana çarpana kadar fark etmemiştim. Tehlikeli mi demiştim az önce? Geri alıyorum. Gözümü silmeliydim.

Gözüm kapanmadan önce son gördüğüm ise bir adamın bana doğru koşuyor olmasıydı.

Gözümü açmakta oldukça zorlanıyordum. Sanki gözlerimin üstüne biri oturmuş gibiydi. Buna rağmen gözlerimi açmaya zorladım.

"Doktor Hanım hasta gözlerini açıyor."

Duyduklarımı algılamakta zorlanıyordum ama hemşire olduğunu düşündüğüm kişinin doktor diye seslenmesinden hastanede olduğumu anlamıştım.

"Esin Hanım merhaba şuan da hastanedesiniz. Üç gündür buradasınız. Bilinciniz ara sıra açılsa da genel olarak baygındınız. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

Oldukça yorgun hissediyordum. Bir dakika üç gün mü dedi? Oturur pozisyona geçmeye çalışsam da tek sonuç vücudumdaki ağrılardı. Hareket etmeyi bırakıp tekrar doktora döndüm. Hemşire yanıma gelmiş yatağı dikleştirmişti.

"Üç gündür baygın mıydım?"

"Evet belli ki vücutunuz bir süredir oldukça halsiz düşmüş. Sizi buraya Barlas Bey getirdi. Sanırım size çarpmış ama şanslısınız ki ufak çatlaklar atlattınız. Vücudunuzda kalıcı bir hasar yok."

Ufak çatlaklar dediği hem sağ bacağım hem de sağ kolum alçıdaydı.

Barlas güzel bir isim olsa da şuan gözüm de bir canavarın ismiydi. Bana çarpmıştı. Hem de İstanbul'a geldiğim ilk günde.

KİŞİSEL ASİSTANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin