11

4.9K 551 524
                                    

  Jisung hala olayın şokunu atlatmaya çalışıyordu. Minho'nun o kadar yakında olması ona hiç iyi gelmemişti. Galiba Minho alnını öptüğünde kalbi durmuştu. Arabaya binmesi gerekiyordu ama sanki olduğu yere çakılıp kalmıştı. Minho'nun beni dudaklarımdan öpmesini tercih ederdim. Lanet olsun. Daha bir hafta olmadı. Kendimi nasıl bu kadar çabuk kaptırdım ben?..
__________________________

        Arabada hiç konuşmadılar. Havaya garip bir sessizlik hakimdi. İkisi de konuşup sessizliği bozmak istiyordu ama ikisi de konuşmak için ilk adımı atmaya çekiniyorlardı. Minho sessizliğe daha fazla dayanamadı ve konuştu. "Alnın hala acıyor mu?"

        Jisung sadece hayır demek istiyordu ama iç sesinin Jisung için farklı planları vardı. Sırıtarak Minho'ya döndü. "Sen öptün ya artık acımıyor."

        Jisung'un dediğine sadece Minho değil kendisi de şok olmuştu. Aslında hoşuna da gitmemiş değildi söylediği şey. Minho'ya sadece arkadaşça yaklaşmak istemiyordu. Ama şu ana kadar kendine böylesinin daha iyi olduğunu Minho'nun da bunu istediğini söyleyip durmuştu. Minho ilk günden seninle o anlamda yakın olmak istemediğini söyledi Jisung. Şimdi böyle şeyler söyleyerek ev arkadaşını kaçıracaksın. Zaten onunla asla istediğin şekilde yakın olmayacaksın. O seni istemiyor. Kafanda saçma sapan senaryolar kurmayı bırak. Üzülen yine sen olacaksın.

        Jisung kendisiyle tartışmaya girmişken Minho cevap verdi. "Gerçekten mi? Madem o kadar etkiliyim artık canın yandığında beni bulursun."

        Bu ne demekti şimdi. Ne yani şimdi beni öpmek istediğini mi söylüyor bu. Saçmalama Jisung neden seni öpmek istesin. O zaman bu dediği neyin nesi? Ne bileyim ben ya, sanki Minho'nun beynini okuyabiliyorum. Okumaya çalışsam işe yarar mı? Denemekten zarar gelmez.

        Yok olmuyor. Yüz ifadesinden de bir şey çıkmaz bunun. Çok ifadesiz bakıyor. Evrene sinyal gönderiyorum. 'Evren! Minho'nun ne istediğini anlamamı sağla. Lütfen. Yoksa bu belirsizlik beni öldürecek. Aklım karman çorman oldu. Bir öyle bir böyle davranıyor. Tek istediğim onu anlamak. Ne istediğiyle alakalı bana ipucu verirsen ben de sana yakışan bir insan olacağım. Lütfen Minho'yu anlamamı sağla.'

        Jisung yaptığı şeyin saçmalığıyla fark etmeden kıkırdadı. Minho neden güldüğünü anlamak için Jisung'a döndü. "Neden güldün?"

        "Yok bir şey, kendime güldüm."

        Hayır buna inanmamı mı bekliyor şimdi. Baya baya bana güldü. Kesin dediğim şeyi saçma buldu. Ne deseydim ki. Ne var yani? Öpmek istediğimi uzun yoldan dile getirdim sadece. Öpücükten bahsedince bana yakınlaşmaya çalışıyor gibi gelmişti oysa. Neyse Minho, çok düşünme deli olacaksın. Yola odaklan. Varmak üzereyiz zaten. Kalan azcık yolda bir kaza olsun istemezsin. Sadece yola odaklan.

°°°

        Eve varınca poşetleri alıp merdivenle yukarı çıktılar. Jisung önden çıkıyordu. Minho anahtarı cebinden çıkarıp hızlı adımlarla Jisung'un önüne geçti. Kapıyı açıp Jisung'un içeri girmesi için sonuna kadar açtı. Jisung teşekkür amaçlı hafifçe eğilerek içeri girdi.

        Ellerindeki poşetleri mutfak tezgahının üstüne bıraktılar ve içinden aldıkları malzemeleri çıkarıp şimdi kullanacaklarını tezgaha, kullanmayacaklarını yerlerine koymaya başladılar. Eşyaların hepsini çıkartıp yerleştirdikten sonra Jisung konuştu. "Önce ne yapacağız?"

        "Önce makarnayı suya koyup kaynamasını beklerken sosunu yapacağız. O soğurken de patates kızartması ve nuggetları yaparız."

        "Tamam. Hangi makarnayı yapalım? Spagetti olur mu?"

        "Bence bir sıkıntı yok. Sana da uygunsa neden olmasın?"

        "Tamam o zaman spagetti yiyoruz."

        Jisung spagettiyi tencereye koyarken Minho makarnanın sosu için domates rendelemeye başladı. Jisung makarnayı ocakta bırakıp Minho'ya yardım etmeye yanına geldi. "Ben ne yapayım?"

        Minho biraz düşündü. "Aslında ben sosu tek başıma halledebilirim. Sen de patatesleri soyup doğrarsan işimiz hızlıca biter."

        "Tamam."

        Jisung elinde bıçakla patatesleri soymaya başladı. Minho kafasını uğraştığı domatesten kaldırınca Jisung'un elindeki bıçağa baktı. "Hey dikkat et o bıçak çok keskin. Yanlışlıkla elini kesebilirsin. Ben sana soyacak vereyim."

        Jisung Minho'nun getirdiği soyacakla acemice patatesleri soymaya başladı. Minho ne kadar bulaşmak istemediyse de daha kolay yolu varken Jisung'un böyle uğraşmasını istemiyordu. Arkadan yaklaştı ve sol eliyle Jisung'un patates tutan sol elini, sağ eliyle de soyacağı tutan elini kavradı. Kulağına yavaş ve sakin bir sesle konuştu. "Böyle tutarsan daha rahat edersin."

        Jisung heyecanla çarpan kalbini yavaşlatmaya çalışıyordu. Minho ona çok yakındı. Arkasından ona sarılıyordu. Minho'nun yakınlığına odaklandığı için soyacakla ne yapması gerektiğini anlayamamıştı. Minho elini çekti ve kafasıyla sıra sende der gibi bir işaret yaptı.

        Hala neyi nasıl yapması gerektiğini anlamayan Jisung patatesi yine eskisi gibi soymaya başladı. Minho Jisung'a sahte hayal kırıklığı ile baktı. "Sen beni hiç dinlemedin mi Jisung'cuğum. Hiç öğrettiğim gibi yapmıyorsun."

        "Bir daha göstersene." 

        Minho Jisung'a yakınlaştı. Jisung kendini az önceki gibi bir yakınlık için hazırlarken Minho patatesi ve soyacağı aldı ve kendi elinde göstermeye başladı. "O pozisyonda gösterdiklerime odaklanamadığın için bu sefer o kadar yakından anlatmayacağım."

        


Bu sefer daha erken bölüm attım ama bölüm çok boş. Geçiş bölümü gibi bi şey oldu bu bölüm.

Beğendiyseniz oy verip yorum yapmayı unutmayın.

Bu arada ficin kapağını ve kendi kullanıcı adımı değiştirdim. Galiba artık değiştirmem hep böyle kalır. Tanıdınız mı beni ;))

Okunma sayısı her gün beni şaşırtıyor. Çok teşekkürlerrr

Oy verip yorum yapan herkese çok teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum. <3

Nonstop • MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin