Merhaba, iyi okumalar!
Masmavi bir gökyüzü, yollar ayağımızın altından akıp gidiyor. Şehir geride kalmış, ağaçlar var yollar boyu uzanan. Gözlerim ağaçların üstündeki gökyüzün de öylesine güzel görünüyor ki, baktığınız da kafanızın içinde onlarca hayal canlanıyor. Hayal kurmak güzel değil mi? Göğe bakmak, hayal kurmak, müziğe ritmini kaptırıp hayatı doyasıya yaşamak.
Kafamdaki tüm düşüncelerin tıpkı yol gibi akıp gittiğini hissediyorum. Aslında uzun bir yolculuğa çıksam, her şey düzelir gibi. Kendi içimde yıktığım kentleri, inşa etmeye zamanım olur. Hiç durmadan düşünüp, hayal kurar belki yeni bir geleceğe adım atardım. Ne kadar çok insanları sevsem de, arkadaşlarımla ailemle zaman geçirmeyi sevsem de içimde bir yerler de hep bir yalnızlık ihtiyacı var. Kendi içime dönme isteği, beni sarıp sarmalıyor. Gitmek istiyorum bazen, her şeyi, herkesi geride bırakıp arkama bakmadan gitmek... Tabi bu sorumluluk sahibi insanların kolay kolay yapamayacağı bir şeydir. Öylece gidemezsiniz, aileniz ne hal de olur, başlarına bir şey gelir mi diye düşünmekten kendi hayatınızı yaşayamaz, kendi hayatlarınız için karar alamazsınız. Bazen bencil olmak istiyorum, hayatımı özgürce yaşamak, bu istek beni bencil biri yapar mı? Bilmiyorum.
Şu an berrak bir gökyüzünün altında bir otobüsteyim. Moral bozmak yerine hayal kurmak istiyorum. Mutlu olmak ve delice eğlenmek. Son bir haftadır araftaydım, arafta tek de değildim. Mahkemeden sonraki günler birbirini kovalayıp durmuştu. Evren bir süredir ortalıkta görünmüyordu Yiğit ile görüştüklerini biliyordum ama sanırım bir süreliğine de olsa kafa dinlemek istemişti. Bu süre de herkes normal hayatına dönmeye çalıştı, ama inanmak kolay değildi. Her şey bitmişti, suçular cezalarını almışlardı. Kayıplar yaşanmıştı ama yine de hayat bir şekilde devam ediyordu işte. Bir hafta boyunca normal hayatımı yaşamaya çalışmıştım. Derslere gidip gelmiştim, Lalezar'da ki işime devam ediyordum. Arada sırada Yiğit, Selin ve İlayda ile konuşuyordum. Aileme vakit ayırmıştım. Sanki normal de nasıl yaşanır unutmuş gibiydim.
Sonra Yiğit'in de teşvikleri ile üniversitenin bahar kampına gitmeye karar vermiştik. Değişiklik hepimize iyi gelecekti. Altmış kişilik bir kafile ile beraber bir göl kenarında bungalov evler de kampa gidiyorduk. Şimdi yanım da Selin, ikimiz de kulaklıklarımızı takmış yolu izliyorduk. Aslında hayalimiz de beraber kampa gitmek, hayallerin gerçekleşemeyeceği yalanını kim uydurmuştu ki? Arkamızdaki koltukta İlayda iki koltuğa birden serilmiş gözlerinde bir uyku bandı ile uyuyordu. Eski halinden eser kalmamış, zehirli elmadan pamuk şekerine dönmüştü. Artık rahat edebileceği ve içinde kendini mutlu hissettiği kıyafetleri giyiyor ve bu taktiği hayatının her yerinde kullanmaya özen gösteriyordu. Önümüzdeki koltukta Yiğit ve Evren oturuyordu. Yiğit'in kafası Evren'in omzuna düşmüştü. Bu görüntü Selin ve benim için her gördüğümüzde bir kahkaha krizine dönüşüyordu. Evren genellikle sakin görünse de o da laflara karışıyor, kenarda durmuyordu. Bu kamp işi hepimize iyi gelecekti.
Otobüsün durması ile yerimizden kalktık. İşte dört gün boyunca kalacağımız kamp yeri burasıydı. Aralarında birkaç metre dizili sıra sıra giden bir sürü bungalov ev görünüyordu. Yolun iki tarafı da bu şekildeydi. Ahşaptan çeşitli aksesuarlar yapılmıştı. Otobüsün durduğu yerin biraz ilerisinde bir odun üzerinde oklarla neyin ne tarafta olduğunu gösteren bir tabela vardı. İlayda ve Yiğit uyanınca otobüsten indik. Otobüsten dışarıya adımımı ilk attığımda ki huzuru her zerrem de hissediyordum.
Selin, İlayda ve ben aynı bungalov evde kalacaktık, Yiğit ve Evren ise yan taraftaki bungalov ev de kalacaklardı. Evler ikili, üçlü ve dörtlü kullanımlar olarak ayrılıyordu. Dört saatlik otobüs yolculuğunun ardından dinlenmek için evlere ayrıldık. Daha sonra yemek için buluşacaktık. Yarın ise tur programı başlayacaktı. Eve ilk adımını atan İlayda'nın tepkisini merak ederek Selin ile beraber eve girdik. Tek kelimeyle mükemmeldi. Evlerin yapısı kalın odunlardan oluşuyordu. Duvara yaslanmış üç tane beyaz çarşaflı üzerinde battaniye olan yatak vardı. Yatakların kenarında komodin şık bir görünüm oluşturmuştu. Dolaplar Karşı duvarda iken, yatakların üst tarafında daire şeklinde cam ve odanın çeşitli yerlerinde hoş dekorlar vardı. Bir kapı daha açılıyordu odanın içinde banyo ve lavabo olmalıydı. Çok güzel ve kullanışlı bir odaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya Kapanı
Roman pour AdolescentsDünya, rüya içinde rüyadır. Ay gökyüzün de yükseliyordu. Gecenin ilerleyen saatlerin de gökyüzü berrak bir hal almıştı. Ağaçlarla kaplı korunun içerisinde ansızın iki çift ayak sesi duyuldu. Ağaçların gölgeleri ay ışığında ormanın koruyucuları gibi...