Merhaba, İyi okumalar!
"Gençler bölüyorum ama sizden almam gereken bir rapor var."
O an bu an mı yani? Yiğit ile birbirimize bakakaldık. Neden şu an? İstemeye istemeye gözlerimi Yiğit'den çekip adama döndüm. Aşağı yukarı 1.80 boylarındaydı, kara kaşlı kara gözlü bir adamdı. Elini kumaş pantolonunun cebine sokmuş alayla bize bakıyordu. Aramızda neredeyse 4 metre vardı. Yiğit, elini koluma koyarak adama döndü. Kolumun üzerinde ki eline bakmamaya çalıştım ama bu hissettiğim gerçeğini değiştirmiyordu.
"Ne raporu? Benim haberim yok." Sırıtarak gözlerimin içine baktı. "Sen biliyor musun?" Omuzlarımı silkip gülümsedim. " Hiç bir fikrim yok."
"Duydunuz, biz de rapor falan yok." Yüzünde siz kimi kandırıyorsunuz der gibi bir gülümseme belirdi, gerçi buna gülümseme demek zordu daha çok aklın da tilkiler dolaşan bir adamın sırıtmasıydı.
"Buna inanmamı beklemiyorsunuz herhalde?" Pek zannetmiyordum, ama şuanın bozulması istediğim son şey olabilirdi ve ne yazık ki bozulmuştu. İkimiz de sesiz kalırken, adam cebinden bir şey çıkardı. Yiğit içgüdüsel olarak direk önüme geçti. Adamın tek kaşı havaya kalkmış, dudağının kenarıyla pis pis sırıtıyordu. Cebinden çıkardığı şey ise bir paket sigaraydı. Rahatça bir nefes aldım. Bir daha ne Yiğit'in ne de sevdiğim herhangi birinin silahla burun buruna gelmesini istemiyordum.
"Ateş var mı?" Sigara kullanmıyordum. Ki kullansam da o an ona çakmak verir miydim? Zannetmiyorum. Yiğit de benim gibi tepkisiz kalmayı tercih etti. Adam umursamadan cebinden bir tane çakmak çıkarttı. Dudaklarının arasına koyduğu sigaranın ucunu yaktı. Madem çakmağın vardı ne diye soruyorsun acaba? Sigaranın dumanını üflerken gözleri kapandı. Bu zehirli şeyi içerken bundan zevk alıyor, hatta aşk yaşıyordu.
"Sen sigara içiyor musun?" Kaşlarını çatarak bana döndü, ne alaka der gibi. Benim gibi fısıldayarak kulağıma yaklaştı. "Sence sırası mı?" Yani pek değildi, ama merak etmiştim. Neredeyse tanıdığım erkeklerin hepsi sigara içiyordu, gerçi hemen burnumun dibinde olduğu için söylüyorum. Sigara kokmuyor aksine ferah ve insanın içini hoş eden bir parfüm kullanıyordu. "Ne, sadece sordum." Adama kısa bir bakış atıp tekrar kulağıma eğildi. "Sadece bil diye söylüyorum, içmiyorum." Sözlerinin arkasına bir de gülümseme kondurdu. Bu iyiydi işte.
Adam aramızdaki konuşmaya anlam veremez bir şekilde bakıyordu. Ne var yani sormayayım mı? Sigarasını yere atıp, ayağıyla ezdi.
"Rapor nerede güzellikle soruyorken söyleyin derim." Yüzünde umursamaz çelikten bir ifade, kendinden emin yüz hatları vardı.
"Çirkin olanını da merak etmedim değil."
"Bunu daha çok seveceksin, emin ol." Eliyle arkamızda bir yeri işaret etti. Sırıtması daha çok genişlemişti. Korkarak arkamı döndüm. İki tane kocaman, dev gibi -ki bu kısmı abartmıyorum.- adam kollarını göğüslerinde birleştirmiş, diğer adamdan gelecek emri bekliyorlardı. Tamam buradan epey korkutucu göründüğünü kabul etmek zorundayım. Yiğit'e baktığımda onun da hafiften korktuğunu gördüm, boğazında ki yumru aşağı yukarı oynadı. Zaten bunlardam korkmayan da insan olamazdı.
"Haklısın baya çirkinlermiş." Adamlardan biri parmaklarını kıtlatıp, gözlerini üzerimize dikti. Pekala! Yiğit'in tişörtünün ucunu çekiştirip bana dönmesini sağladım.
"Adamları kışkırtmasan mı? Hani bil diye söylüyorum bu adamlar bizi tek elleriyle bir dövebilirler hatta parmakları yeter." Kısaca bizi üçgen şeklinde sarmış adamlara göz attı.
"Asıl korktuğunu belli edersen bizi tek sefer de yeyip bitirirler." Adam ellerini iki yandan ceplerinde atarak, genişçe sırıttı. "Ben demiştim. E ne diyorsunuz gençler?" Ne dememizi bekliyordu ki? Etrafa kısaca bir bakış attım. Ortalarda bize yardım edecek kimse yoktu. Kimsenin geçmediği bir ara sokaktaydık. Bizimle konuşan kara kaşlı kara gözlü adamla neredeyse aramızda neredeyse dört metre vardı. Diğer iki adam ise sokağın çıkışında duruyorlardı. Onları atlatabilme fikri bile komik geliyordu. İlk hedef daha zayıftı yani, kaçmak için onun olduğu tarafı kullanabilirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya Kapanı
Fiksi RemajaDünya, rüya içinde rüyadır. Ay gökyüzün de yükseliyordu. Gecenin ilerleyen saatlerin de gökyüzü berrak bir hal almıştı. Ağaçlarla kaplı korunun içerisinde ansızın iki çift ayak sesi duyuldu. Ağaçların gölgeleri ay ışığında ormanın koruyucuları gibi...