dos

709 76 119
                                    


Bakışlar düşmacıldı. Sanki hayatı  boyunca değer verip, sakladığı kişiyi kirletmişim gibi davranıyordu. Maddi durumum veya görünüşüm yüzünden tehlikeli olduğumu düşünüyordu. Onlar gibi bir genç olduğumu değil, bir canavar olduğumu düşünüyordu belki. Bu düşünceler kalbimi kırıyordu, bu dışlanma ağırdı.

''Ne oldu, korktun mu yoksa?'' Deyip alaycı bir şekilde güldüğünde yumruklarını yüzüne geçirmemek için kendimi zor tutuyordum. Birinin benle alay etmesi en nefret ettiğim şeylerdendi ve en çok başına gelen şey buydu.

''Korkaklık sen ve senin gibilere özgüdür Jeongguk, havalı çocuk, kıvırcık fırtına ve her neysen. Senin o çok sevdiğin ve ovundugun arkadaş grubuna girmek gibi bir çababam  yıllardır olmadı ve olmayacak da. Ben sadece Chaeyoung'un zor bir zamanında yanında oldum. Siz yanında yokken ben yanında olduğum için beni suçlayamazsın ki burdaki en büyük suçlu sizlersiniz.''

Gözlerimin içine bakarken kollarımı onun gibi bağladım ve fazla yakın olan mesafeyi azaltmak adına bir adım geriye gittim.

''Chaeyoung tuvalette nerdeyse bayılacakken yanında hiçbiriniz yoktu. Bu yaptığım insanlığı yanlış anlıyorsan bu senin sorunun. Laf salatası yapmana gerek yok.'' Gözlerinden ateşler saçılırken karşında dimdik durmaktan vaz geçmiyordum. Beni ezemezdi.

''Biz yıllardır Chaeyoung'un yanındayız. Bir kerelik insancıl davrandın diye bu kadar ego karmana gerek yok. Gerçekten dostum olanlar için yapmayacağım şey yoktur. İnsanları yarım sevmek gibi bir huyum yok.''

Sözlerinin altındaki gizli anlamları anlamayacak kadar aptal değildim. Açık açık beni tehtid ediyordu. İçimdeki öfke sevgime ağır basıyordu onun için. Bu ise ona aşık olmaktan adım adım uzaklaştırıyordu.

''Elinden geleni ardına koyma tamam mı? Eğer canımı acıtacağını düşünüyorsan yanılıyorsun Jeongguk. Ben sevmedigim insanları önemsemem de. Bunu aklına sok.'' Deyip yanında çekip gittim. Her ne kadar onu önemsemediğimi söylesem de kalbim öyle demiyordu. İçten içe incindiğimi hissediyordum, ruhumdan bir şeyleri alıp götürüyordu sanki.

Arkamdan bağırdığında durdum ve ona dönmeden dinledim sözcüklerini.'' O zaman izle ve gör.'' Omuz silkip sınıfa girdim. Elinden geleni ardına koysa da benim için değişen hiçbir şey olmayacaktı.

Sınıfa girdiğimde klasik manzara karşılamıştı beni. Jennie ağzında sakız, okul eteğinin altına giydiği fileli çorabı, göğüs hizasında olan koyu renkli saçlarını düzleştirmişti. Taehyung'un sırasının üstüne oturmuştu.

Yan sırada Jimin siyah saçlarını şekillendirmiş önünde oturan Chaeyoung ile konuşuyordu. Ben ise orta sıranın en önünde oturuyordum. Bir sıra arkamda Chaeyoung, onun arkasında da Jimin vardı. Çantamı sırama bırakıp kitaplarımı açtım. İki hafta önce genel deneme sınavı yapmıştık ve sonuçları bugün çıkacaktı. Heyecanlıydım. Bundan önceki dört deneme sınavında okul birinciliğini kimseye vermemiştim. Şimdi de vermeye niyetim yoktu.

Kısa bir süre sonra sınıfa hocamız geldiğinde selamlayıp yerimize oturmuştuk. Büyük çantasını masaya bırakıp beyaz tahtanın önüne geçti. Jeongguk hala sınıfa gelmemişti. Ona söylediğim laflar ağır gelmişti sanırım. Hocamız elini çırpıp dikkati üzerine topladığında hepimiz ona bakıyorduk.

"Bildiğiniz üzere iki hafta önce deneme sınavı yaptık ve sonuçları geldi. Bazılarınızın sonuçları çok iyi gelirken bazılarınızın acil bir toparlanmaya ihtiyacı olduğunu fark ettim. Sonuçları sıralama şeklinde dağıtacağım."deyip çantasından kağıt dolu poşet dosyasını çıkardı ve yeniden sınıfın ortasına geçti. Kapı çaldığında Jeongguk'un  geldiğini sınıf kapısının camından görebiliyordum. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde gözler ona yönelmişti.

Nothing Breaks Like a Heart | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin