doce

594 71 93
                                    

Korkuyordum. Bir insanın korkusu sevgisi kadar olurmuş ve bu korku beni titretecek kadar büyüktü. Bu zamana kadar ellerimde büyümüştüm onları. Sırf onlar mutlu olsun, annlerinin eksikliğini hissetmesinler diye hep kendimden kısıp onlara vermiştim. En toy çağlarımı doyunca yaşamak yerine kardeşlerime annelik yaparak hayatın beni erkenden olgunlaştırmasına göz yummuştum. Onlara merhem olurken kendimde yara açmıştım. Hep istemediğim hayati yaşaya yaşaya istediğim hayatı unutmuştum. Kardeşlerim ise bu yolda en büyük dayanaklarımdı. Onların yokluğuna dayanamazdım.

''Ne?'' Başım dönerken Jeongguk elimi tutmuştu. Bıraksalar yere serilecek durumdaydım. Beynim duyduğum şeyleri kabul etmezken kavramak istemiyordum. Kim bizi şikayet etmiş olabilirdi?kim bu kadar zalimleşebilirdi? "Evinizi inceledik. Anneniz engelli, yaşam şartlarınız çok kötü. Siz on sekiz yaşınızı doldurduğunuz için alamıyoruz fakat kardeşlerinizi almak zorundayız. Devlet onlara sizden daha iyi bakacaktır. Lütfen zorluk çıkarmayın."

"Ben gitmek istemiyorum." Diye bağırdığı Beomgyu dolu gözlerle. Git gide güçsüzleşirken başımı iki yana salladım. Onları bırakamazdım, birbirimiz olmadan yapamazdık biz. Yandan Jisoo ve annesi geldiğinde anlamsız gözlerle bize bakıyorlardı. Takım elbiseli adam Beomgyu'yu çekiştirmeye başlayınca tuttum boşta kalan elinden." Abla bırakma, gitmek istemiyorum." Ağlarken benim de gözlerimden yaşlar süzülmüştü. Beokho'yu kucağıma alıp tekrardan tuttum elini.

"Bırakın çocukları. Ben onlara bakıyorum ."dedi Jisoo'nun annesi. Baekho korkudan boynuma sarılmışken mahalle yavaş yavaş üstümüze toplanmaya başlamıştı. "Bu yasa dışı. Lütfen daha fazla zorluk çıkarmayın." Gözlerimden yaşlar süzülürken Beomgyu'nun yalvaran bakışları içimi eziyordu. Annem de içerden bağırmaya başlayınca Jisoo'nun annesi yanına koşmuştu. Jeongguk Beomgyu'nun diğer elini tutup çektiğinde sımsıkı sarılmıştım.

"Çocuklar gitmek istemiyor. Ne zorluyorsun lan?"diye bağırıp görevlinin gözüne sert bir yumruk geçirmişti. Sanki bir daha hiç koklayamayacakmışım gibi kokladım ikisinin saçlarını. Ayakta durmaya bile gücüm yokken kolum kanadımın kırıldığını hissediyordum. Arabanın içinden iki adam daha geldiğinde korkudan titreyişlerim derinleşiyordu.

Yapılı adam Beomgyu'yu kucağımdan almaya çalışırken kadın da Baekho'yu almaya çalışıyordu. Zayıf kollarımla ikisini de tutmaya çalıştıkça kollarımdan santim santim ayrılıyorlardı. Tüm gücümle kendime çekmeye çalışıyordum. Bu sefer sadece beden olarak değil psikolojik olarak da çok güçsüzdüm. Jeongguk ve Jisoo adamları tutmaya çalışırken adam Jeongguk'un kaşına yumruğumu geçirmişti. Jeongguk bu hamleyle yere yığılırken adam tek bir hamlede Beomgyu'yu kollarımdan almıştı.

Sol tarafım bomboş kalırken tüm gücümle Baekho'yu tutmaya çalışıyordum." Hayır. Almayın." Saçlarım ıslak yüzüme yağışırken Jisoo da tutmaya çalışıyordu. Tüm mahalle bizi film gibi izlerken gözlerindeki acımayı görmüştüm. Bacaklarım beni taşımazken diğer adam Baekho'yu elimden almıştı. Tamamen çıplak hissediyordum. Bu yaşıma kadar koruduğum, kendimden daha çok değer verdiğim kardeşlerim acımasızca elimden alınıyordu.

Bahçe kapısından çıkarılmaya çalışılırken Beomgyu kapımıza tutundu." Abla, gitmek istemiyorum!" Diye bağırdı Beomgyu acı içinde. Yanına koşup ellerinden tuttum. Adam götürürken dizlerimin üstüne düştüm. Dizlerim kumda sürüklenirken Beomgyu'nun ellerini tutmayı bırakmak istemiyordum. Göz yaşları bileklerime düşerken Baekho'nun yardım çığlıkları kulağımda çınlıyordu. Dizlerimin üstünde sürüklenirken adam ayağıyla omzumdan ittirmişti sertçe. Bu hamleyle Beomgyu'nun elleri ellerimden ayrılırken araca bindirmişlerdi yaka paça."Abla, kurtar beni!"

Dizlerimin kanı toprağı sularken adamlar arabaya binip ayrılmışlardı. "Kurtaramadım!" Dizlerimi döverken acıdan ne yaptığımı bilmiyordum. Kalbimi söküp alsalardı bedenimden bu kadar acımazdı. Tüm yaşadıklarımız bir film şeridi gibi gözümden geçerken bu zamana kadar beraber gelmemiz ve böyle bir olayda ayrılmamız kanıma dokunuyordu. Zayıflıktan et kalmayan bacaklarımı avuçlarımın içine almaya çalıştım , dişlerim sıkılmaktan uyuşurken bağırdım tüm gücümle. "Geri gelin!"

Nothing Breaks Like a Heart | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin