de diecisiete

494 71 56
                                    


Huzursuzluk değil bu. Tanımlanması güç bir boşluk duygusu. Biten ama ne olduğunu ve yerine neyi koyacağımı iyi bilmediğim bir şeyden duyduğum şaşkınlık. Derin bir hüzün, belli belirsiz bir yavanlık vardı hayatımda. İçimde bir düşman bulunduruyordum ama nedir, kimdir bilmiyordum. Yıllardır hem aşk hem de kin beslediğim tek düşmanım karışımdaydı ama eskisi gibi hissetmiyordum. O gün gibi içim paramparçaydı ama tek gözyaşı veya en ufak bir tepki göstermiyordum ona. Sürekli içine atmanın, güçlü görünmeye çalışmanın en acı sonucu buydu sanırım.

"Onunla bir olurumuz yoktu. Ben olmazlarda rağmen onu sevdim. Yaptığı bencillikten başka bir şey değil. Kalbim onu unutmadı ama artık tüm olurlara rağmen olmayız." Rowoon'un yüzüne gülümseyerek baktığımda gözleri dolu bir şekilde sarılmıştı. Kalbinin çarpıntısını ve benim için üzülmesini hissedebiliyordum. Ayrıldığımızda derin bir nefes verip konuşmuştu.

"Bence senin bu hastanede çalışacağını biliyordu çünkü Seul Tıp Faküktesi'den çıkan öğrencilerin nerdeyse hepsi burda. Bilerek senin yanına geldi, yeniden denemek istedi. Bu sefer korkmadı , aksine korktuğuna çok pişmandır şu an." 

"Anlamı varken kıymeti vardı bunların. Koparılan bir çiçeği suya koymak kadar gereksizdir kalbe sunulan özür. " Kararlılıkla ayağa kalkıp oturan Rowoon'a döndüm." Bu saçmalığa bir son vereceğim. Jeongguk'a bakmak istemiyorum, profesöre söyleyeceğim. Ben de bir doktorum artık, sözüm geçer elbet." Çatık kaşlarla ayağa kalktı.

"Kabul etmezse ne yapacaksın?" Diye sorduğunda omuz silktim." Çıkıp giderim burdan." Bir şey demezken hızlı ve bir o kadar da inançlı adımlarımla kapıdan çıkmıştım. Koridorlarda deli gibi bakınırken her adımda tüylerim diken diken oluyordu. Evet, reddedecektim onu, ona bakmayı, onunla olmayı ve en önemlisi yeniden onun oyununa gelmeyi reddedecektim. Arsız bir kız değildim, beni üzen birine yeniden bağlanamazdım. Tarihin yeniden tekerrür etmesine ne sabrım ne de gücüm yoktu.

Profesörü labaratuardan çıkarken gördüğümde yanına koşmuştum. Her zamanki gibi mimiksizce beni süzdükten sonra önüne dönmüştü. Bugün onu çok sinirlendirmiştim. Görmezden gelmekte haklıydı." Jeongguk'a bakmayı reddediyorum. Beni başka bir hastaya verin." Dediğimde tek kaşını kaldırıp göz ucuyla bakmıştı yüzüme. Ne yaşadığımı bilmediği için böyle davranıyordu. Oysa her zaman kibar olmak gerekti. Karşılaştığımız herkes farkında olmadığınız zorluklarla boğuşuyordu.  İnsan yaşamı alaya alınmayacak kadar hüzünlü ve ciddiydi.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun Bayan Manoban? Kafana göre takılamazsın. Jeongguk hastalığı fazla ağır olmayan ve sizin de tedavisinde katkıda bulunabileceğiniz bir hasta. Kafamıza göre hasta vermiyoruz size, her şeyi en ince ayrıntısına kadar inceliyoruz, hem sizin için hem de hasta için. Şimdi tüm saçma haraketleri bir kenara bırak ve fakültedeki kimsenin diş geçiremediği Lalisa ol. Yoksa bu aylık çalışma notunda kırıklıklar olabilir." Deyip yürümeye başladığında peşinden gittim.

"Ciddiyim, Jeongguk'a bakmak istemiyorum. Şu an bana başka bir hasta vermezseniz burdan çıkar giderim." Merdivenlerin başında durmuş, bana dönmüştü yeniden. Kaşlarım çatılmışken kısık nefesler veriyordum.

"Çık git, ciddiyim git! Ama unutma, bu hastanenin kapısından çıkarsan bir daha giremezsin. Bu sene geçerlilik notunu iptal ederim ve alacağın maaşın yarısı kadar alıp, özel hastanelerde sürünürsün ömrün boyunca. Bu kadar okuman da emeğin de boşa gider. Bunu istiyorsan tüm işlemleri yapar, gönderirim seni. Uçurumun kenarına gelmiş bir kişiyi caydıramam!" Bu laflarıyla  kardeşlerim aklıma gelmişti. Bu zamana kadar zar zor bir düzen kurmuştum. Tüm zorlukların üstesinden gelip bunda vazgeçmem hem kardeşlerimin hem de benim geleceğini riske atardı. Evde çalışan tek kişi bendim, Beomgyu'nun ise daha iki senesi vardı. Maaşımın yarısı bize büyük bir darbe vururdu. Bencil olamayacak kadar sorumluluğum vardı omuzlarımda. Kendi istediğim gibi haraket edemezdim. Eve dönünce iki çocuk bana bakıyordu, onları rahat yaşatmak için kendi konforumdan ödün verecektim, her zamanki gibi.

Nothing Breaks Like a Heart | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin