Fabrika da yemek arasında Zeynep yanıma geldi. Mektubu ve içeriğini anlattım. Yüzüme sevincini belli eden bir öpücük kondurdu. Ardından birkaç masa ötede oturan Mahir'e sert bir bakış attı.
"Ne oldu Zeynep? Ben yokken Mahir bir şey mi yaptı? Niye öyle bakıyorsun? "
"Ambar da karşılaştık. Alacakmış beni. Seviyormuş her zaman ki laflar işte abla. " dedi Zeynep.
"Sen ne dedin? Laftan da anlamıyor bu adam. Yine karşısında beni bulacak okkalı bir cevapla."
"Aman abla boş ver. Ben umursamıyorum onu. Ezberlemiş iki kelime her gördüğünde söylüyor. Mahir'i bilmez misin ayran gönüllünün tekidir." dedi.
Mahir'e göz devirdim.
"Haklısın Zeynep ama sen yine de yüz göz olma. Sessiz sakin iyi biri gibi ama ben çok hoşlanmıyorum ondan. Ne olur ne olmaz Kerim'in kulağına gider sonra." dedim.
"Bak abla yaramı depreştirdin yine. Benim gözüm Kerim'den başkasını görür mü? " dedi Zeynep.
Mahir; fabrika şoförü, ağabeyim Mete yaşlarında bir delikanlıydı. Fabrika da pek sessiz sakin işinde bilinen ama hakkında dedikodularda eksik olmayan biriydi. Dışarıdan duyduğum kadarıyla sağlam pabuç olmayan arkadaşları varmış. Öyle diyorlardı fabrikada, görenler olmuş. Bu dedikoduları duysam da duymasam da hazzetmediğim bir şeyler vardı onda biliyordum. Bizden uzak dursun da, en önemlisi buydu benim için.
** * *
Sabah vakti vardiya bitimi yorgunluktan can çeke çeke eve geldim. Duvarımda asılı duran kenarları sedef işlemeli, odamın en sevdiğim aksesuarı olan aynaya baktığımda kan çanağı gözlerimle gül ağacına gidemeyeceğimi anladım. Birazcık uyuyayım, kalkar hazırlanırım düşüncesiyle divanıma uzandım. İki saatlik uykunun ardından daha dinç ve hevesli şekilde ayağa fırladım.
Annemin, aşağıdaki mutfaktan gelen çanak çömlek seslerinin de büyük payı vardı tabi uyanmamda. Banyo mu yaptıktan sonra ne giyeceğime karar vermek en büyük sorun olmuştu ilk defa. Elbiselerime göz attığımda karpuz kollu, devirme yakalı, belden kloş uçuk mavi elbisemde karar kıldım. Mavi beyaz alacalı fularımla saçlarımı yarım topladım. Sadece düğünlere giderken kullandığım siyah sürmeyi de kirpik diplerime çektim. Mavi gözlerimi daha güzel gösterirmiş Zeynep demişti. Evden çıkacağım esnada annemin seslenmelerinden de nasibimi aldım.
"Dur kız dur nereye böyle? " dedi annem.
"Arkadaşımla buluşacağım anne. "
"Ne arkadaşı kız? Neyse, sen şimdi bu düğüncüyü düşündün mü bakayım? Haber bekliyorlar, bekletmeyelim ayıp olur. Bak kızım ben araştırdım iyi yer. Gel hemen olmaz deme, dinle beni aileleri de bize münasip, yaşında geldi, yuvanı kuralım. "dedi annem.
Anneme vereceğim cevap karşısında bir hayli kıvrandım. Kelimeler bir anda dökülüverdi dudaklarımdan.
"Anne ben Nedim'le görüşmeye gidiyorum. " dedim.
"Nedim, görücü çocuk Nedim'le mi? Nazan, Mualla Teyzeni her defasında aracı olarak azarladığın yetmedi şimdi de gelen görücülerimi direk azarlamaya gidiyorsun? Katiyen izin vermem geç eve!" dedi.
" Öyle değil anne. Şey nasıl desem Nedim olur anne. Yani görüşmeye buluşmaya gidiyorum anlaştık gibi bir şey. Görüşünce anlaşacağız. "
"Isındın mı çocuğa Nazan? Çok şükür niye daha erken söylemedin kızım? Git git bekletme ama çok da yüz verme oğlana, hafif bellemesinler bizi. Sonra kızına koca arıyormuş, dünden razıymış Ayşe derler. " dedi annem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL AĞACI (KİTAP OLDU)
Ficción histórica🏆 Wattys 2022 Yarı Final Kazananı 🏆 ✔WattpadRomanceTR Tarihi Baştan Yazan Kurgular ✔ "Hafızamızdan geçen her bir sözcük cümle olup yankılamaktan korkuyor çoğu kez. Dilimizden döküleceklerin evrenin akışına aykırı geldiğini düşünüyor, akıp giden za...