"So eun kalk hadi! işe geç kalacaksın!"
"aishh, rahat bırak beni anne !!" sinirle haykırmıştım. neden her sabah beni böyle beşik gibi sallamak zorundaydı ki?
"artık o lanet olası işe gitmiyorum.kovuldum sayende!"diye bağırtılarıma yenisini eklerken başımı iyice yastığıma gömdüm.her şeye rağmen gözümü açmamak için direniyordum.her lanet gün ölesiye çalışıp yoruluyordum.biraz anlayışa ihtiyacım vardı.
ama annemin beni sarsarak kaldırmasıyla afallamış tam anlamıyla neye uğradığımı şaşırmıştım.
"ne dediğinin farkında mısın sen?" uyku mahmurluğunun esiri gözlerimi ovuşturduğumda görüntü netleşti.kaşlarını çatmış anneme karşılık omuz silktim.
ne güzel bir sabah böyle...acaba kaç kişi böyle uyanıyordur?
"evet,salak bir kız yüzünden kovuldum.daha iyi ya işte artık karşılaşma tehlikemiz olmayacak.açıkladığıma göre şimdi bırak uyuyayım."
yeniden yatağımla buluşurken annem sessiz kaldı.daha fazla birşey söylemeden odadan çıktı.sonunda rahat kaldığım için sevinirken beklenmedik bir durumla karşı karşıya kalmıştım.
lanet olsun! uykum çoktan uçup gitmişti .o bile beni yalnız bıraktı.inanamıyorum!gerçi benim gibi birinin yanında kim durur ki?
belki uykum gelir umuduyla beyaz duvarlı küçük odamı izlemeye başladım.evet,bir iki gün önce herzaman ki gibi işime gitmiştim.özel bir şirkette sekreterlik yapıyordum.ne kadar beni sevmeyen insan sayısı çok olsa da alışkındım zaten.ama aralarından biri annemin de bu şirkette temizlikçi olduğunu herkese ifşa edene kadar... işte o an deliye dönmüştüm.belki annemle aram pek iyi olmayabilir(hatta hiç iyi değil)ama kimsenin onunla dalga geçmesine izin vermezdim.kızın o büyük çabalar sarfederek yaptığı saçlarına atladıktan sonra bu haldeydim.odamda oturmuş yine başa dönüşümü izliyorum.
annemin üzüldüğünü biliyordum.o yüzden bu derme çatma evi geçindirmek için iş bulmam lazımdı.belki kendini beğenmiş atarlı ve suratsız biri olabilirim.ama asla vicdansız biri değilim.
"ee so eun bari bu güzel saatte ayaktasın ve kendini bomba gibi hissediyorsun.iş arama zamanı."kendimi salakça bir şekilde teselli ettikten sonra ayaklandım.elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfakta yüzü düşmüş bir halde oturan annem vicdanımın alarmının tekrar çalmasına sebep oldu.cidden,ne zaman bu hale geldim ben?
içimdeki düşünceleri sessize alıp annemin yanına gittim.gözleri dolmuştu.ellerini sıkıca kavradım.
"anne ne olur üzülme,şimdi hemen gidip iş aramaya başlayacağım.hiçbir şirket benim gibi birini kaçırmak istemez."dedim gülümseyerek.o da gülümsedi.ardından vakit kaybetmeden üstümü giyinmek için odama döndüm.
üzerime şık birşeyler geçirdikten sonra kendime aynada biraz bakınıp odadan çıktım.ne de olsa iş görüşmesine gidiyordum.dolayısıyla dikkat çekici olmam oldukça önemliydi.zamanım kısıtlıyken durumu daha da zorlaştırmamalıydım.
tam kapıya yanaşmışken annem yanıma geldi ve müjdeli haberi verdi.
"yağmur yağıyor so eun şemsiyeni al."
aman ne kadar mutlu(!!) oldum.
şemsiye tutmaktan nefret ediyorum anne." sızlanırcasına konuştuğumda en yakıcı bakışlarını üzerime kenetleyince inadımdan vazgeçip uzlaşma kararı aldım.
"kapüşonlu montumu giysem olur mu?" dedim dudaklarımı büzüp sözde sevimli olmaya çalışırken.şu düştüğüm hal gerçekten içler acısıydı.ama hafif bir işe yaramışlık belirtisi için değerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
l a d y b u g → kai ♣
Fanfiction' Like a magnolia ' | Tamamlanmış ve düzenlemeye alınmıştır. | ■ by ticpink 2015 ■