○•○

319 20 14
                                    

unniyle ben sohbet ederken kai merakla içeri girdi.o geldiğinde ikimizde konuşmayı bıraktık.

-siz ikiniz benim dedikodumu yapıyosunuz değil mi?

ben büyümüş gözlerle ona cevap vermeye hazırlanırken unni araya girdi.

-bizim kız sohbetlerimiz seni ilgilendirmez jong ın .ne istiyorsun?dedi sertçe.

unni bunları söylediğinde kai nin yüz şekli birden değişti.bu halini gördüğümde gelen gülme krizime engel olamadım.

-ben sadece so eun a gitme vaktinin geldiğini söyleyecektim.ayrıca sen böyle gülüyosun ama birazdan ablam yanında olmayacak dedi.

şimdi de beni tehdit ediyordu.aman çok korktum! ona gülerek dil çıkardığımda iyice sinir küpü olmuştu.

unni bana dönüp 'en ufak bir hatasında beni ara o zaman gösteririm ben ona 'dedi ve telefon numarasını telefonuma kaydetti.

kai sinirle kafasını salladıktan sonra elimi tutup beni masadan kaldırdı.bu çocuğu gerçekten anlayamıyorum.bir an mutluyken hemen yüzü asılabiliyor yada sinirliyken birden neşe dolu birine dönüşebiliyor.şuan da bu şoku yaşıyorum.az önce sinirli olan çocuk şimdi hiçbirşey olmamış gibi güler yüzle bana bakıyor.acaba buradan çıktıktan sonra mı patlayacak?belki de bu güler yüz bir oyundur.ondan herşeyi beklerim.

sırayla herkesle vedalaştıktan sonra arbaya bindik.şuan öğlen vakitleriydi.güneş tam tepede sıcak ışınlarını dünyaya gönderiyordu.ne kadar çok sıcak olsa da güneşin bu mutlu zamanlarını çok seviyorum.bu öğlen vakitlerinde sadece yeryüzünü değil benim de içimi ısıtıyor.ne halde olursam olayım...

-kara kara ne düşünüyorsun böyle ?gelen sesle ona döndüm.ahh!bu saçları dağınık olduğu halde havalı olan,küçük kahverengi gözleriyle etrafa ışık saçan ,bir gülümsemesiyle kalbimin yerinden oynatan bu çocuğu o kadar çok seviyorum ki.ailesiyle tanıştırdığı için ne kadar kızsam da şimdi daha iyi anlıyordum.o benimle ciddi düşünüyordu.belki de benim gibi gelecekle ilgili hayaller kuruyordu.

-aşkım bir sorun mu var?

*hayır.dedim çabucak.çünkü bu aşkım lafı beni fazlasıyla utandırmıştı.

-ne düşünüyordun diye sordu tekrardan.cevap vermeden kurtulamayacağımı bakışlarından anlayabiliyordum.

*seni ne kadar çok sevdiğimi dedim gülümseyerek.başta afallasa da o da gülümsedi.

-ben de seni çok seviyorum dedi boşta kalan eliyle elimi tutup küçük bir öpücük kondurdu ve tekrar yola döndü.yine aynı deja vu hissi içimi sarmıştı.yine arbadayız ve ben yine nereye gittiğimizi bilmiyorum.cevaplamayacağını bildiğim için kai ye sormakla uğraşmadım.yol boyunca dışarıyı seyrettim.uzun bir sessizlikten sonra geldiğimizi söylediğinde etrafı süzdüm.büyük bir alışveriş merkezinin önündeydik.buraya gelmemiz onun için çok tehlikeliydi.bizi görecek bir sürü insan olacaktı.bu dedikodulara sebep olabilirdi.kai elini uzatmış gelmemi beklerken ben bunları düşünmekle meşguldüm.kai yavaşça yanıma yaklaştı

-beni korkutuyosun artık ne oluyor?dedi yüzümü görebilmek için kafasını eğdi.

*sadece burası fazla kalabalık.senin için endişeleniyorum dedim.bunu duyduğunda sadece gülümsedi.

-hiç sözümü dinlemiyorsun ellerimizi birbirine kenetlemiş yüzüme bakıyordu.ne demek isteğini anlamaya çalışan bakışlarımı fark ettiğinde devam etti

-sana benim için bile olsa üzülmemeni söylemiştim ama beni hiç dinlediğin yok dedi .kollarını belime doladığında kulağıma fısıldadı

l a d y b u g → kai ♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin