*artık gitsem iyi olacak dedim yanımdaki yakışıklıya.onunla birlikte yıldızları izlemek kadar güzel bir şey yoktu.gerçi ben onu izlemekten pek yıldızlara bakmıyordum ama yinede onun gibi mükemmel birinin kollarında olmak rüya gibi bir şeydi.
söylediğim şeyden memnun kalmamıştı.o da benim gibi ayrılmak istemiyordu.
-yanımda kalsan ?dedi mızmızlanarak.küçük bir çocuk gibiydi.o kadar sevimliyki obırakmamamı daha da zorlaştırıyordu.
*beni bekleyen bir annem ve bir işim var kai ,hem savaşa gidiyorum gibi davranmayı keser misin?
elimle yavaşça yanağını kavradım.ahhh..bu çocuk niye böyle yapmak zorunda ki?asıl önemlisi hep böyle mi olacak?
-tamam dedi birden sırıtıp.bu hareketi beni şüphelendirse de birşey söylemedim.içeri girdiğimizde üyeler film izliyorlardı.filmi fazla bölmeden kısaca vedalaştıktan sonra yurttan ayrıldım.
r taksiye atlayıp evin yolunu tuttuğumda saat gece yarısıydı.renkli seul sokakları insanlarla doluydu.neşeyle etrafta dolaşan çocuklar ,birbirine sarılmış sevgililer vardı.insan bu tabloyu gördüğünde gülümsemeden edemiyordu.
eve ulaştığımda annem koltukta uyuyakalmıştı.parmak uçlarımda odama girdim ve kendimi yatağa attım.o kadar yorgunum ki böyle uyumak istiyordum ama iç sesim buna engel oldu.annemi yeterince endişelendirdim bi de sabah beni böyle görürse öldürür valla.
sersem sersem yataktan kalkıp annemin aldığı ayıcıklı pijamaları giydim.annem aldığında bunlardan başta nefret etmiş olsam da hatta bir kere çöpe atmayı bile denedim sevimli oldukları bir gerçekti.şuan tam da ruh halime uyuyor zaten.
yorganımı açıp sıcak yatağa girdiğimde sadece uyumak istiyordum.ama kafamda dolanan düşünceler buna izin vermedi.kai beni kucağında taşıdığına göre bütün şirket görevlileri bunu görmüştür.aman allahım!ben kendi halinde çalışmak isteyen bir insanım.yarın o meraklı gözlerle baş etmek zorunda olacağımı düşünmek istemiyorum.offffffff!!!neden herşey ters gidiyor?
kafamı yatağa soktum ve şimdilik bunları düşünmemeye karar verdim.gelen uykunun ağırlığıyla gözlerim kapanırken tekrar kabus görmemek için dua ettim.
EXO YURDU (KAİ NİN AĞZINDAN)
-kai saat daha beş nereye gidiyosun ?dedi d.o hyung uykulu bir sesle.üstümü giyinirken ne kadar sessiz olmaya çalışsam da başaramadım herhalde.şimdi bana merakla bana bakan gözlere bir açıklama yapmak zorundayım.
-so eun a sürpriz yapacağım,yat sen dedim fısıldayarak.
-tamam.bunu söyledikten sonra tekrar gözlerini kapadı.bir kişiye daha açıklama yapmak istemiyordum.parmak uçlarımda merdivenleri inerken mümkün olduğu kadar sessiz hareket ettim.
ayakkabılarımı giydikten sonra yavaşça yurdun kapısını açıp dışarı çıktım.başka birine daha yakalanmadığım için seviniyordum.hızla garajda duran kırmızı arabaya bindim.ve prensesimin evine doğru yol aldım.güneş daha doğmamıştı ve sokaklar bomboştu.normalde asla bu saatte dışarı çıkmam ama dün çok yorulduğu için bugün onu biraz keyiflendirmek istiyorum.hem ailesiyle tanışmamın vakti gelmişti artık.daha önce onu evine bıraktığım için adres konusunda bir sıkıntı yaşamadım.
arabayı kilitledikten sonra tek katlı evin kapısını hafifçe çaldım.so eun u uyandırmak istemiyorum yoksa bütün plan suya düşer.kapı açılmayınca bir kez daha çaldım.bu satte gelirsen tabi duymazlar dedim kendi kendime.tam geri dönerken ahşap kapı gıcırtıyla açıldı.karşımda orta yaşlı tombul yüzlü bir bayan duruyordu.kısılmış gözlerle beni süzüyordu.
-uyandırdığım için özür dilerim efendim,ben kızınızın sevgilisiyim sizinle konuşabilir miyim acaba?dedim saygılı bir şekilde.
so eun annesi biraz şaşırsa da beni içeri aldı.bana geçmem için karşı odayı işaret etti.girdiğimiz oda su yeşili duvarları ve onu tamamlayan krem kahverengi mobilyalarıyla doluydu.bana koltuğa oturmamı söylerken fazlasıyla heyecanlıydım.
o da karşıma oturdu ve meraklı gözlerle beni incelemeye başladı.açıklama beklediği belliydi.genç çocuğun biri sabahın köründe gelmiş ve kızının sevgilisi olduğunu söylemişti.
-ben uyandırdığım için tekrar özür dilerim efendim,ama dün kızınız biraz sıkıntılı bir gün geçirdi ve çok yoruldu.bugün onu biraz eğlendirmek istiyorum .bu yüzden sn almaya geldim.
-demek seninle sonunda tanışabildim dedi karşımdaki bayan.sadece gülümsedim.
-sana sadece şunu söylemek istiyorum.işe başladığında beri çok mutluydu bu beni çok şüphelendirmişti.çünkü so eun çok nadir bu kdar gülümser .o zaman biri olduğunu tahmin etmiştim.ama dün onu neredeyse ilk defa ağlarken gördüm.kendinden geçmişti ve sürekli senin ismini sayıklıyordu.o babasının ölümünde bile ağlamadı.işte o zaman hayatında biri olduğundan emin oldum.dedi fısıldayarak.
so eun babasının öldüğünü duymak kalbimi acıtmıştı.bunu bana hiç söylememişti.
-anlıyorum efendim.izin verirseniz kendimi tanıtmak istiyorum.adım kai...sözümü bitiremeden araya girdi.
-bu kadar ciddi olmana ve kendini tanıtmana gerek yok seni tanıyorum sadece kızıma üzme olur mu?diye sordu.
-tabikide dedim.birden gülümsedi.işte o zaman so eun un kime çektiğini anladım.yıllar geçse bile annesi hala çok güzel bir kadındı .umarım çocuklarımız da so eun a çeker.ben bunları düşünürken tekrar söze girdi.
-benim zaten bir kaç işim vardı .birazdan çıkarım.sende so eun uyandığında onu alır gidersin, odası hemen çaprazdaki oda dedi gülümseyerek.çok sıcak bir insandı.onu sevmiştim.çünkü hangi insan sabahın köründe gelen birine bu kadar iyi davranır ki?
müstakbel kayınvalidem odasını giderken bende yavaşça so eun un odasına girdim.doğmaya başlayan güneşin ışıkları hafifçe pencereden süzülüyordu.odada mavi bir dolap ve çalışma masası vardı.etraf onun resimleriyle doluydu.küçüklüğünden büyüdüğü zamana kadar çektiği fotoğrafları dolduruyordu.birkaç tanesinde babası vardı.keşke onunla tanışabilseydim diye düşündüm içimden.keşke yaşasaydı so eun böyle ağır bir yarayı taşımak zorunda kalmazdı.
bu arada resimlere bakmaktan asıl meleği unuttuk.yatağa doğru ilerledim .çikolata kahvesi saçları darmadağın olmuştu.örtüye sıkıca sarılmış bir kolunu da başının altına koymuştu.nefes alış veriş sesleri dolduruyordu.odayı.o güzel yüzüne bakarken büyülenmiştim yine.bana hep aynı şeyi yapıyor.beni büyülüyor ve beni tamamen hareketsiz ,savunmasız hale getiriyor.
al al olmuş yanaklarını okşarken kıpırdandı.alnından akan teri sildikten sonra yanına uzandım.ben bu kadar mükemmel bir insanı gerçekten hak ediyor muyum?bir insan nasıl bu kadar sevimli olabilir?benim gibi kendini beğenmiş birini nasıl etkileyebilir bu kadar?
-beni büyülüyorsun prenses diye fısıldadım kulağına.sonsuza kadar onunla olmak istiyorum.o küçük gözler sadece bana baksın ,o güzel dudakları sadece beni öpsün istiyorum.ona sadece ben sahip olmak istiyorum.ben bunları düşünürken adımı sayıkladı yine.yine kabus görmüyordur umarım.onu tekrar öyle görmeye dayanamam.
rahatlaması için yavaşça eğilp alnını öptüm.o cazibesine dayanamayıp biraz daha yaklaştım.bir süre sonra açılan sonrada kapanan bir kapı sesi duydum.herhalde annesi gitmişti.bu gün için sabırsızlanıyorum gerçekten.
gün yavaşça doğarken ben hala onun uyanmasını bekliyordum.saniyeler dakikaları ,dakikalar saatleri kovalarken benim meleğim uyumaya devam ediyordu.biraz daha uyanmasa öldüğünden şüphelenmeye başlayacaktım.göz kapaklarını hafifçe araladı.sevimli yüzüne dönüp gülümsedim.ama beni görüp çığlığı basması bir oldu.
-sakin ol benim dedim telaşla.artık yataktan kalkmış onu sakinleştirmekle uğraşıyordum.
*senin ne işin var burada ?diye bağırdı.
güzel soru gerçekten..gel de şimdi bu cadıya açıklama yap.
neden hep böyle deli olmak zorunda ki?
HASTA OLDUĞUM İÇİN BİR KAÇ GÜN GEÇ OLDU KUSURA BAKMAYIN !!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
l a d y b u g → kai ♣
Fanfiction' Like a magnolia ' | Tamamlanmış ve düzenlemeye alınmıştır. | ■ by ticpink 2015 ■