okul kapısından çıktıktan sonra bizimkilerle buluşmak için sözleştiğimiz kafeye doğru yürümeye başladım.
kafeye yaklaştığım sırada telefonuma gelen bildirim sesiyle telefonuma baktım.
jisung: kanka
chan hyung şu bize sürekli bahsettiği
arkadaşlarını getirecekmiş
sıkıntı olmaz dimi sana?hyunjin: yok kanka ne sıkıntısı
hem tanışmış oluruzchan hyung, her zaman bize iki yakın arkadaşından bahsederdi ama daha önce hiç bir buluşmaya getirmemişti. belki de artık tanışmamız gerektiğini düşünmüştü.
kafenin önüne geldikten sonra dışardan içeriye kısa bir göz attım ve daha sonra içeriye girdim.
içeri girdiğimde kafenin en köşesinde oturan jisung ve chan hyungu gördüm. yanlarında da iki çocuk daha oturuyordu.
masanın yanına geldiğimde jisung'un yanındaki sandalyeyi çekip oturdum ve herkese selam verdim. daha sonra chan hyungun arkadaşları minho ve felix ile tanıştım. ikisi de samimi insanlardı. felix, ben ve jisungla yaşıttı minho da chan hyungla.
daha sonra hepimiz siparişlerimizi verip sohbetimize devam ettik. siparişlerimiz geldikten sonra hepimiz hem önümüzdeki yemekleri yiyip hem de sohbetimize devam ettik.
kısa bir süreliğine gözüm felix'e kaydığında kiraz rengindeki dudaklarıyla dondurmayı iştahla yediğini gördüm. hipnotize olmuş gibi oraya bakakalmıştım. dudakları çok güzeldi.
jisung'un bacağımı cimciklemesiyle kendime gelip ona doğru döndüm ve yüzündeki sinsi sırıtışla bana baktığını gördüm.
"daldın gittin bakıyorum, beğendin herhalde manzaranı." dedi kısık ve alay dolu sesiyle. onu umursamadan önüme dönüp yemeğimle ilgilenmeye başladım ama aklımdan kiraz rengi dudakları çıkartamıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
lips - hyunlix
Teen Fictionhyunjin, küçük kiraz renginde ki dudakları gördükten sonra bir daha hiç bir şeyin yolunda gitmeyeceğini anladı.