kantinde jisung ve chan hyungla oturuyorduk ve felix'in peşinde ki çocuğu anlatıyordum. chan hyung, o çocuk ve felix sevgiliyken, çocukla tanıştığını söyledi. o zamanlar gayet temiz yüzlü biri gibi görünüyordu dedi. (herkesin aklına aynı ismin geldiğine eminim)
chan hyung felix'le önceden de arkadaş olduğu için felix'i korumak için hemen ortaya atıldı ama ben hepimizin birlikte koruması gerektiğini söyledim. çünkü o çocuğun tek başına geleceğini hiç mi hiç sanmıyordum.
kantinde bir süre oturup ne yapacağımızı kararlaştırdıktan sonra kalktık ve sınıfa yani minho ve felix'in yanına doğru yürümeye başladık.
sınıfa geldiğimiz de minho tek başınaydı. felix'in 10 dakika önce tuvalete gittiğini söyledi. bende felix'e bakmak için tuvalete doğru yürümeye başladım.
tuvalete geldiğimde felix'in tuvalette olmadığını farkettim ve onu aramak için telefonumu çıkarttım. felix'i aradığımda telefonunu açmadı ve bende meraklanmaya başladım.
tuvaletten çıkıp sınıfa doğru hızlıca yürümeye başladım. sınıf kapısına gelince içeri doğru kafamı uzattım. "chan hyung iki dakika gelebilir misin?" dedim. minho ve jisung sohbet ediyorlardı, ortada hiç bir şey olmadığı için onlara söylemek istemedim.
chan hyung dışarı çıktıktan sonra anlatmaya başladım. "hyung felix'i aramak için tuvalete gittim ama tuvalette yoktu, daha sonra nerede olduğunu sormak için onu aradım ama telefonu kapalıydı. ben de biraz telaşlandım o yüzden sana söylemek istedim.".
chan hyung kafasını salladıktan sonra "telaşlanma hyunjin okulun içinde hiç bir şey olmaz. gel birlikte alt katlara bakalım." dedi ve önümden yürümeye başladı.
tüm katları gezdikten sonra bakmadığımız iki yer kalmıştı, kantin ve spor salonu. kantine girip kısaca göz gezdirdikten sonra çıktık ve spor salonuna yürümeye başladık. spor salonuna girdikten sonra içeride ki soyunma odalarına doğru yürümeye başladık.
soyunma odasının kapısına geldiğimizde içeride ki hıçkırıkları duymaya başlamıştım. hızlıca içeri girdim ve köşeye sinmiş ağlayan felix'i fark ettim ve yerdeki iki parçaya ayrılmış telefonunu.
koşarak yanına gittim ve ona sıkıca sarıldım. chan hyung da yerdeki telefonu almış parçalarını birleştiriyordu.
felix'in hıçkırıkları azalınca onu yerden kaldırdım ve oturma yerlerinden birine oturttum. chan hyung ve bende yanına oturduk. ıslak yanaklarını sweatine kuruladıktan sonra burnunu çekti ve biz ona bir şey sormadan anlatmaya başladı.
"minho ile sınıfta oturuyorduk ve daha sonra tuvalete gitmem gerektiğini hissettim. bizim katımızdaki tüm tuvaletler doluydu o yüzden ben de bu kattakilere geldim. daha sonra tuvaletten çıktığımda changbin ile karşılaştım ve kolumdan tutup buraya sürükledi. o sırada hyunjin'i aramaya çalışıyordum. telefonumla uğraştığımı görünce telefonumu yere attı. daha sonra beni duvara sıkıştırdı. peşimi bırakmayacağını, size zarar vereceğini falan söyledi. size zarar gelmesini istemiyorum."
konuşması bittikten sonra ona sıkıca sarıldım. chan hyung "merak etme bize zarar veremez, sadece seni korkutmak için söylemiştir. üzülme felix." dedi ve o da sarıldı.
bir kaç dakika öyle kaldıktan sonra ilk ayrılan chan hyung oldu. ayağa kalkarak ellerini birbirine çarptı ve "kalkın bakalım, felix'in elini yüzünü yıkayalım. daha sonra kantine gidip çikolata alalıım." dedi.
felix yüzündeki küçük gülümsemeyle yerinden kalktı ve soyunma odasının içindeki tuvalete gidip elini yüzünü yıkayıp geldi. daha sonra hepimiz birlikte oradan çıkıp kantine gittik.
çikolatalarımızı aldıktan sonra kantinin köşesindeki bir masaya oturduk ve sohbet ederek çikolatalarımızı yemeye başladık. gülüşürken masadan çekilen sandalye ile hepimizin bakışları o tarafa döndü.
kim olduğunu bilmediğim biri masamıza oturmuş ve felix'e dönerek "beni arkadaşlarınla tanıştırmayacak mısın felix?" diye sormuş daha sonra da "hoş chan hyungu tanıyorum ama bu uzun boylu çocuğu tanımıyorum." diyerek bana dönmüştü. onun changbin olduğunu anlamıştım.
felix söze giremeden ben söze atladım "merhaba ben hyunjin, felix'in sevgilisi, sen de changbin olmalısın, felix'in eski sevgilisi. ah felix senden bahsetmişti, çok büyük bir hata olarak." diyerek yüzüme alaylı bir gülüş kondurdum.
changbin silinen gülümsemesiyle arkasına yaslandı. "felix benden asla öyle bahsetmez çünkü beni hala çok seviyor. kendini yeni sevgilisi olarak avutmaya devam et, felix'i elinden aldığımda yapacağın hiç bir şey kalmayacak." dedi ve masadan kalkarak gitti.
sessiz geçen 5 dakikadan sonra felix'e döndüm "kusura bakma öyle demek istememiştim, o anlık sinirle söyledim." dedim.
"önemli değil, sevgilim olman fikri hoşuma gitti" diyerek yüzüne bir gülümseme kondurdu "her neyse gerçekten tuvalete gitmem gerek görüşürüz çocuklar." diyerek de masadan kalkıp gitti.
chan hyung ve ben küçük çaplı şokumuzdan çıktıktan sonra gülüşerek birbirimize baktık "sanırım felix gerçekten senden hoşlanıyor hyunjin" dedi chan hyung. "merak etme hyung bende ondan hoşlanıyorum." dedim yüzümdeki büyüyen gülümsemeyle.
öğle teneffüsünden sonra kalan derslerimiz de hızlıca ve changbinsiz geçti. changbin bir daha yanımıza ne geldi ne de okulda görmüştük.
felix'le sınıftan çıkarak kütüphaneye doğru yürürken
koridorun ortasında bir anda durdum, o da durunca omuzlarından tutarak kendime doğru çevirdim "sevgilim olman fikri benimde hoşuma gitti." dedim. sonra da omuzlarından tutarak önüne döndürdüm ve yürümeye devam ettim.arkamdan kıkırdayan felix'i duyabiliyordum ama arkama dönmeden yüzümdeki gülümsemeyle yürümeye devam ettim.
kütüphaneye girdiğimizde her zaman oturduğumuz masaya oturduk.
yaklaşık yarım saat sonra yan masamıza gürültüyle birileri oturdu. kafamızı çevirdiğimizde pişkin kelle gibi sırıtan changbin ve onun bir arkadaşını gördük. changbin ne kadar sert ve alaycı gözükse de yanındaki arkadaşı köpek yavrusuna benziyordu.
onlar dikkatimizi daha fazla dağıtmadan ders çalışmaya geri döndük ama sessiz kütüphane de çıkardıkları tüm sesler çok yüksek çıktığı için dikkatimiz ister istemez dağılıyordu.
gözlerimi önümdeki kitaptan çekerek yan masaya döndürdüm "biraz sessiz olur musunuz? ders çalışmaya çalışıyoruz gördüğünüz gibi." dedim gıcık bir tonda.
gülüşerek bizim masaya döndüler "tabii sessiz oluruz." dedi changbin "hadi gel seungmin sevgilileri rahatsız etmeyelim, belki bir daha baş başa zaman geçiremeyebilirler. " dedikten sonra köpek yavrusuna benzeyen yani adı seungmin olan çocuğu kolundan çekerek masadan kaldırdı ve kütüphaneden çıktılar.
biz de 2 saat daha çalıştığımız dersten sonra eve gitmek için kütüphaneden çıktık ve otobüs durağına doğru yürümeye başladık.
otobüs durağında gördüğümüz kişilerle yüzlerimiz düştü. changbin ve seungmin durakta duruyordu. "aa siz de mi bu tarafa gidiyordunuz." dedi changbin biz yanlarına geldiğimizde.
"hm hm bu tarafa gidiyoruz ne tesadüf." dedim bende onu takmayan bi ifadeyle. az sonra otobüsün geldiğini gördük.
changbin ve seungmin önden binmek için girerken felix'in elini tutup biz de otobüse biniyormuşuz gibi yaptım. onlar koltuğa geçip oturduklarında hızlıca otobüsün merdivenlerinden inip yere atladım.
elinden tutarak peşimden sürüklediğim felix bana şaşkın bakışlar atıyordu.
"sadece baş başa olalım istedim, o yüzden binmedik."
---------------
ARKADSSLAR YARIN ALBUM GELIYO BACK DOOR GELIYO WE GO GELIYO EX GELIYO
---------------
bu hafta bölüm geç gelebilir, stream ve çocuklara ödül vermek için uğraşacağım. bölüm atamazsam kızmayın ve back door'a stream kasın!! ❤

ŞİMDİ OKUDUĞUN
lips - hyunlix
Teen Fictionhyunjin, küçük kiraz renginde ki dudakları gördükten sonra bir daha hiç bir şeyin yolunda gitmeyeceğini anladı.