hyunjin
hep birlikte gölge bir yer bulduktan sonra oraya örtümüzü serdik ve aldığımız şeyleri de örtünün üstüne koyduk.
deniz kenarı bir yere gelmiştik. onlar denize de gireriz belki demişlerdi ama bu serin havada çok zordu.
herkes yemek istediği şeyleri önüne almış ve yemeye başlamıştı. acıkmış olmalılardı ama ben daha aç değildim fakat onlardan ayrı kalmamak için bir şeyler yemeye başladım.
hep birlikte sohbet ederek bir şeyler yedikten sonra jisung'un getirdiği topla voleybol oynamaya karar vermiştik.
dörder dörder ayrılmıştık; ben, minho, seungmin ve jeongin aynı takımdaydık. karşı takım da felix, chan hyung, changbin ve tabiki jisung'du.
sahil kenarında filenin iki tarafına geçip yerlerimizi aldıktan sonra maçı kimin başlatacağını belirlemek için taş kağıt makas oynamıştık.
bizim takımdan minho karşı takımdan da chan hyung çıkmıştı. bir el minho, bir el de chan hyung kazandıktan sonra final turunu da minho almıştı. topu alıp yanımıza geldikten sonra smaç atmam için topu bana verdiler. bende en arkadan smaç atarak oyunu başlattım.
top tam yere değecekti ki chan hyung son anda yere yatarak topu kurtarmıştı. daha sonra kaldırdığı topu felix almış changbin'e pas vermişti. changbin de bizim tarafa göndermişti.
yaklaşık 10 dakika sonra ilk turu bitirmiştik. ilk turu biz kazanmıştık. 5 dakika dinlendikten sonra ikinci tura geçtik.
bu sefer felix'lerin takımı kazanmıştı. tam son tura başlayacakken yanımıza 5 tane çocuk gelmişti ve bizimle oynayıp oynamayacaklarını sormuştu. 4'ünü oyuna almıştık ama diğer kişi girerse takımlar eşit olmayacağı için onu hakem yapmıştık.
hepimizin çok ciddi oynadığı son turdan sonra tekrar felix'ler kazanmış oyunun galibi de onlar olmuştu.
yeni gelen çocuklar yani yeonjun, soobin, beomgyu, taehyun ve kai'yi de bizle oturmaları için çağırmıştık. hep birlikte örtünün üstüne kurulduktan sonra aldığımız abur cuburları yerken sohbet etmeye devam etmiştik.
akşamüstü, güneşin batmasına yakın felix'i yerinden kaldırmış sahilin ucundaki iskeleye gitmeyi teklif etmiştim.
birlikte iskeleye doğru sessizce yürüyorduk. aklımdan sadece manzara ve felix'in güzelliğini geçiriyordum. çilleri yüzünde yıldızlar kadar güzel gözüküyordu. gülünce kısılan gözleri galaksileri hatırlatıyordu. yumuşacık saçları okşanmak ister gibi rüzgarda savruluyordu. felix, insan olamayacak kadar güzeldi. sanki tanrı tüm güzel şeyleri onda toplamış gibiydi. ona sahip olduğum için çok şanslı hissediyordum.
"felix, seni çok seviyorum. biliyorsun değil mi?"
"biliyorum sevgilim, bende seni çok seviyorum." kocaman gülümsemişti. gülüşü gözlerimi kamaştırıyordu. küçük bedenini kollarım arasına aldım. hiç ayrılmak istemezcesine sımsıkı sardım. ondan asla ayrılmak istemiyordum. ayrıldığımızı düşünmek bile gözlerimi dolduruyordu.
"beni hiç bırakmayacağına söz verir misin? sensiz nasıl yaşayabileceğimi bilmiyorum."
"yaşadığım sürece her zaman yanında olacağım. söz veriyorum." yüzü göğsüme gömülü olduğu için sesi boğuk geliyordu. kalın ve boğuk sesi tüm şarkılardan daha güzeldi. sabaha kadar anlayamayacağım şeyler anlatsa bile onu dinleyebilirdim.
yüzünü göğsümden ayırdıktan sonra kafasını hafif yukarı kaldırarak dudaklarımızı birleştirdi. yavaşça üst dudağımı emmeye başladı. bende alt dudağıyla oyalanıyordum. tüm öpüşmelerimizden daha narin ve sakin öpüşüyorduk.
birbirimizden ayrıldıktan sonra iskeleye doğru yürümeye devam ettik. iskelenin sonuna geldikten sonra ayaklarımızı denize uzatarak oturduk.
"minho, jisung'dan hoşlanıyor gibi. sence jisung ne hissediyordur?" diye sordu kafasını hafifçe yana yatırarak.
"jisung da boş değil gibi duruyor. umarım yakın zamanda birbirlerine açılabilirler." dedim. jisung'un minho'dan hoşlandığı çok açıktı.
"benim asıl aklıma takılan changbin'in bu kadar çabuk vazgeçip, başka birinden hoşlanıyor oluşu. daha bir hafta önce bizi ayıracağından bahsediyordu. ona güvenemiyorum." içimdeki tüm sıkıntıları felix'e anlatmam gerektiğini düşündüğüm için bunu da ondan saklamamıştım.
"normalde olsa bende güvenmezdim ama chan hyungla konuşmuşlar. chan hyung emin olmadığı konularda çok baskıcıdır. eminim changbin ona yalan söyleyememiştir." dedi. haklı olduğunu biliyordum chan hyung'un gerçekten insan üzerinde etki kurabiliyordu.
biraz sohbet ederek biraz öpüşerek geçirdiğimiz 20 dakikadan sonra çocukların bizi çağırmasıyla oturduğumuz yere dönmeye başladık.
chan hyung "saat geç oldu, dönmeye karar verdik." dedi. başımızla onayladıktan sonra etrafa dağıttımız şeyleri toplamaya başladık. yeonjunlar çoktan gitmişlerdi ama onların da bizim okulda olduklarını öğrenmiştik. sadece hepsi bizden bir yaş küçük olduğu için onları fark etmemiştik.
getirdiğimiz her şeyi arabaya yerleştirdikten sonra geldiğimiz oturma düzenine geçerek eve dönmek üzere yola çıktık. arabada keyifli bir sohbet dönüyordu.
"bence o film çokta iyi değildi, ilk filmden sonra bozdular zaten."
"hayır, asıl ikinci filmden sonra kötüleşti bence. zaten neden 6.filme kadar uzatmaya gerek duymuşlar anlamadım."
"bence tüm seri güzeldi ya, beğendim ben."
"hangi filmden bahsediyorsunuz?" diye sordum. çünkü konunun başını kaçırmıştım.
"geçen gün sinemalarda vardı ya. baya gişe rekoru kırmıştı. ondan konuşuyoruz." diye cevapladı beni jeongin.
"anladım, bende çok beğenmemiştim ikinci filmden sonrasını dedim." dedim. bir iki kişi daha fikrime katılmışcısına 'hmm'ladılar.
uzun bir sohbetten sonra sonunda chan hyung'un evine gelmiştik. buradan herkes kendi evine kendi başına gidecekti. felix ve benim evim aynı tarafta olduğu için çocuklarla vedalaştıktan sonra evimizin olduğu sokağa doğru yürümeye başlamıştık.
"bugün çok eğlendim." dedi yüzündeki keyifli ifadeyle.
"evet bugün güzeldi baya. bir ara yine bir şeyler yapmalıyız bence." dedim.
"sınav haftası bitince tekrar gideriz belki. " dedi felix'de.
felix'in evinin önüne geldiğimizi farkettiğimizde, adımlarımızı durdurduk. felix bana dönerek dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. "yarın görüşürüz o zaman, seni durakta beklerim. seni seviyorum, görüşürüz." diyerek evinin kapısına doğru yürümeye başladı.
"görüşürüz." diye karşılık verdikten sonra bende kendi evime doğru yürümeye başladım. aklımda sadece bugünün güzelliği vardı.
-----------------
merhaba, bana sövmek serbest.lütfen yorum yapın, yorum gelmeyince yazma hevesim kaçıyor ve lütfen okuyorsanız vote vermeyi unutmayın.
görüşürüz, sağlıklı kalın💖.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lips - hyunlix
Teen Fictionhyunjin, küçük kiraz renginde ki dudakları gördükten sonra bir daha hiç bir şeyin yolunda gitmeyeceğini anladı.