on beş

2.5K 218 398
                                    

toplama kampı gibi olan evimizin koltuğunda uyandığımda saat öğlen dörde geliyordu. bugün üniversiteye gidememiştim çünkü çok hastaydım. hyunjin ne kadar sabah doktora gitmemiz gerektiğini söylese de ben gerek olmadığını söylemiş ve onu okula göndermiştim.

uzandığım koltuktan kalktım ve kendime yiyecek bir şeyler hazırlamak için mutfağa ilerledim. evde çok fazla malzeme yoktu ama kendime çorba yapacak kadar malzeme çıkartabilmiştim. çocuklar okuldan gelmeden önce onları arayıp, ev için alışveriş yapmaları gerektiğini söylemeyi aklımın bir köşesine not ettim.

kaynayan mercimek çorbasının altını kapattıktan sonra hala sıcak haldeyken bir kaseye içeceğim kadar çorbayı doldurarak salona geçtim. koltuğun karşısındaki kanepeye yerleşip üstüme pikemi aldıktan sonra dizimi izlerken bir yandan da çorbamı içmeye başladım. 

çorbam bittikten sonra kasesini mutfağa bıraktım ve odama gitmeye başladım. salonda çok üşüyordum çünkü üstümdeki pike inceydi. yatağıma girmeden önce hyunjin'e markete girmelerini söyleyen bir mesaj attım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

alnımda ki ıslaklıkla uyandığımda hyunjin ve jisung'un başımda muhabbet ettiklerini fark ettim. yatakta doğrulduğumu fark ettiklerinde bana dönmüşler ve endişeli bakışlarını üstümde gezdirmişlerdi. ''hayatım neden bana eve gel demedin. ya ateşin ben gelmeden daha çok yükselseydi, ya sana bir şey olsaydı.'' demişti hyunjin yanıma otururken.

''hyunjin haklı. neden uyuyorum diye haber vermedin felix?'' dedi jisung'da diğer yanıma otururken. ''çok uzun süre uyuyayacağımı düşünmüyordum. yarım saat uyur kalkarım diye düşünmüştüm. seni telaşlandırdığım için özür dilerim sevgilim.'' diyerek hyunjin'e uzaktan öpücük attım sonuçta hastalığımı ona bulaştırmak istemezdim. hyunjin hastalık önemli değilmişçesine eğilip dudaklarıma bir öpücük bıraktı. ondan uzaklaşırken konuştum ''salak mısın hyunjin? ya hastalığım sana geçerse.''

hyunjin umursamazca başını sallamış ve alnımdaki havluyu yeni bir havluyla değiştirmişti. bu sırada minho, chan hyung ve diğerleri de odaya girmiş benimle ilgilenmeye başlamıştı. minho çorba içirmeye çalışıyor, biri nasıl olduğumu soruyor, biri anlımda ki havluyla oynuyordu. anlık gelen fazla ilgiyle bunalmıştım. minho'ya eğilerek odadakileri kovmasını istedikten sonra tekrar arkama yaslandım. 

minho odadakileri, özelikle hyunjin'i, zorlukla çıkardıktan sonra tekrar yanıma oturmuş ve yaptığı özel hasta çorbasını içirmeye devam etmişti. ''market alışverişi yaptınız mı? evde pek bir şey yoktu.'' dedim çorbanın son kalan kısmını içerken. minho da kucağındaki tepsiyi yatağın ütüne bıraktıktan sonra konuşmaya başladı ''aslında yapamamıştık ama sonra yapabildik.''. 

anlamayan bakışlarımı gördükten sonra açıklamaya başladı ''biliyorsun hepimiz okuldaydık. hyunjin senin mesaj attığını ama bir daha geri dönmediğini söyledi. biz ne kadar uyumuş olabileceğini söylese de o bize inanmadı ve hepimizi başına çok kötü bir şey olmuş gibi topladı. tabi sonra burada uyuduğunu görünce sakinleşti.''. minho'nun anlattıklarından sonra ikimiz de gülmeye başlamıştık, hyunjin bazen gerçekten çok fazla endişeleniyordu.

sohbetimizi bölen kapı sesiyle kapıya döndüğümüzde hyunjin'in kapının önünde bize baktığını gördüm. minho'ya 'git artık' der gibi bakıyordu. minho yataktan kalkarken bende arkasından yataktan çıktım. ''sen nereye gidiyorsun acaba aşkım.'' dedi hyunjin önüme geçerken. ''aşağı inecektim aşkım.'' dedim hyunjin'i omzundan geriye iterken. 

daha sonra önüne geçip kapıdan çıktım ve aşağı inmeye başladım. sanki çok büyük bir hastalığa yakalanmışım gibi davranıyorlardı. salona geldiğimde hepsinin oturup film izlemeye hazırlandıklarını gördüm. ''bensiz film gecesi mi yapacaktınız? çok kırıldım şu anda.'' demiş ve üçlü koltuğa kendimi atmıştım. ''aslında en sessiz yapacağımız aktivite buydu, bu yüzden bunu yapacaktık. sen rahatsız olma diye.'' demişti changbin oturduğum koltuğa otururken.

lips - hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin