on

4.2K 368 332
                                    

felix

"hwang hyunjin, evet sevgilin olmak isterim."

yüzündeki gülümseme büyürken sandalyesini bana yaklaştırarak sarılmıştı. bende kollarımı ona doladıktan sonra bir - iki dakika sarılarak kalmıştık.

kollarımızı birbirimizden ayırdıktan sonra heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı "o zaman bugün first date'imize çıkalım sevgilim.".

kafamı onaylar şekilde salladıktan sonra masamızdan kalktık ve hesabımızı ödedikten sonra kafenin kapısının önünde nereye gideceğimize karar verdik.

önce sinemaya daha sonra da baş başa kalacağımız bir tepeye gitmeye karar verdik.

birlikte sinemaya doğru yürürken sohbet ediyorduk. "hala sevgili olduğumuza inanamıyorum." dedi hyunjin. söylediği şeyden sonra küçük bir kahkaha attım.

"neresine inanamıyorsun ki, hem seni sevdiğimi belli bile ediyordum." dedim yüzümdeki gülümseme büyürken. hyunjin de bana dönüp muzipçe gülümsedi "hiç belli etmiyordun, sadece yaptığın iki - üç ima vardı, onları da şakasına yapıyorsun sanıyordum." dedi elleriyle yüzünü kapatarak.

sinemanın önüne geldiğimiz de hangi filmi izleyeceğimize karar verdik. neyseki hemen 5 dakika sonra bir seansı vardı. mısır ve içeceklerimizi aldıktan sonra arka taraflarda bir sevgili koltuğuna oturduk. yaptığımız şeyler ilk buluşma için çok klişeydi ama biz en azından eğleniyorduk.

birlikte bir komedi filmine girmiştik. korku filmlerini ben, romantik filmleri de o sevmediği için ortak kararla böyle bir filme girmiştik.

bol kahkahalı bir elli dakikadan sonra filmin reklam arası girmişti. hyunjin tuvalete gitmesi gerektiği gerektiğini söylerek ayrılmıştı. bende mısırımızın bittiğini farkettiğim için ondan sonra salondan ayrılmıştım.

mısır sırası beklerken yüzündeki endişeyle bana doğru gelen hyunjin'i farkettim.

"nerdeydin sen?" dedi gergin bir ifadeyle. "burdayım işte sevgilim, mısır almaya geldim." dedim gülümseyerek.

"seni salonda göremeyince korktum felix, bir dahakine bir yere giderken bana haber ver." dedi kollarını belime sararken. "özür dilerim, bir dahakine haber veririm." dedim bende sarılışına karşılık verirken.

daha sonra mısırımızı alıp filme girdik ve yine bol kahkahalı bir elli dakika geçirmiştik.

filmden çıktıktan sonra bir taksiye binip şehrin en yüksek tepesine giderek, gün batımını izlemeye karar verdik.

sinemanın kapısında bulduğumuz boş taksilerden birine atlayarak, yaklaşık 20 dakika sürecek olan yolculuğumuz boş geçmesin diye sohbet etmeye başlamıştık. sohbetimizi bölen bildirim sesiyle telefonumu elime alarak mesaj kutuma girmiştim.

chan hyung
felix
changbin'le konuştun mu

  konuştum hyung
aramızdaki sorunları hallettik
artık peşimde takılmayacakmış
arkadaş olmak istedi
biz de tamam dedik

biz mi?
kimle gittin buluşmaya
keşke haber verseydin

hyunjin'le gittik
bu arada hyung
sana bir şey söylemem gerek

söyle

biz hyunjin'le sevgili olduk
bugün kafede changbin gittikten
sonra teklif etti
ve daha sonra
çıkmaya başladık işte

sizin adınıza sevindim çocuklar
umarım birlikte mutlu olursunuz

teşekkür ederim hyung <3
hyunjin de teşekkür ediyor
şimdilik görüşürüz
akşam yine konuşuruz

görüşürüz
*görüldü*

chan hyungla olan konuşmam bittikten sonra tepeye varmıştık. bizim dışımızda gelen çiftler de vardı. zaten çoğunlukla buraya baş başa kalmak isteyen çiftler gelirdi.

birlikte bir tane ağacın gölgesine oturduk. daha sonra hyunjin kafamı göğsüne doğru çekerek beni göğsüne yatırdı. ben de kollarımı beline sardım ve birlikte güneşin batışını izlemeye başladık.

"gülüşün bir güneş kadar parlak, biliyorsun değil mi felix?" dedi hyunjin.

"gülüşümün bu kadar parlak olması sadece sana özel." dedim bende hyunjin'e iyice sarılırken.

daha sonra tek kelime etmeden sarmaş dolaş şekilde gün batımını izledik. hava kararınca artık dönme vaktimizin geldiğini anlayarak oturduğumuz ağaç gölgesinden kalktık ve tepenin biraz aşağısında olan taksi durağına gittik. bir tane taksiye binerek evlerimize gitmeye başladık.

henüz daha eve gelmemişken fakat benim evimin sokağındayken hyunjin taksiyi durdurdu ve bizi burada bırakmasını söyledi. birlikte taksiden indik ve benim evime doğru yürümeye başladık.

"biraz daha baş başa olalım istedim. sana asla doyamıyorum." dedi mayışmış sesiyle.

yanına giderek elini tuttum "ben de sana doyamıyorum." dedim ve kafamı omzuna doğru koydum.

evimin önüne geldiğimizde ellerimizi ayırarak karşıma geçti. gözlerimin içine derince bakarak onun dudaklarından duymayı en sevdiğim cümleyi kurdu "seni seviyorum felix." ve sonra da sevdiğim dudaklarını dudaklarımla birleştirdi.

------------------
mrb arkadaşlar kanalıma hoşgeldiniz

back door a stream kasmayı unutmayınn


lips - hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin