uzun süren yolculuğulumuzdan sonra sonunda annemlerin evine gelebilmiştik. arabadan inip bagajdan pijama ve yedek kıyafet koyduğumuz çantaları alıp kapıya doğru yürümeye başladık.kapıya geldiğimizde uzunca zile bastım. daha sonra zilin önünden çekilip hyunjin'in yanına geçtim. o sırada annem de kapıyı açmıştı.
"aaa hoş geldiniz çocuklar, ben sizi daha geç bekliyordum." diyerek ikimize de kocaman sarıldı. bizden ayrıldıktan sonra eliyle içeriyi gösterip "baban da sizi bekliyordu, hadi çantalarınızı verip içeri geçin. bende geliyorum hemen." dedi ve çantalarımızı bizden aldıktan sonra kalacağımız odaya götürmeye başladı.
biz de ayakkabılarımızı çıkartıp babamın yanına geçmiştik. babam da bizim salona girdiğimizi görünce ayağa kalkmış "hoş geldiniz çocuklar." demiş ve ikimize de sarılmıştı.
daha sonra koltuklara geçerek sohbet etmeye başladık. annem de bize katıldıktan sonra bir süre üniversitede neler yaptığımızı, nasıl idare ettiğimizi falan sormuşlardı.
daha sonra annem aç olduğumuzu düşünmüş olacak ki mutfağa kurduğu masaya geçmemizi söylemiş ve bizim için hazırladığı yemekleri getirmişti. yemek de sohbet ederken artık hyunjin'in ettiği evlilik teklifini söylemem gerektiğini düşündüm.
çatal bıçağımı masaya bıraktıktan sonra arkama yaslandım ve rahatça konuşmaya başladım "anne, baba size bir şey söylememiz gerek." .
annem ve babam kafasını tabaklarından kaldırmış ve bize bakmaya başlamışlardı. "biz evleniyoruz." dedikten sonra elimi havaya kaldırmış ve yüzüğümü göstermeye başlamıştım.
annem ve babam ikimizi de bolca tebrik edip, bol bol öpüp sarıldıktan sonra, düğün yapıp yapmayacağımızı sormuşlardı.
"düğün değilde küçük çaplı bir nikah istiyoruz. çok fazla abartıya gerek yok diye düşündük." demişti hyunjin, bende onu onaylar şekilde kafamı sallamıştım.
"bir sene sonra, okul bitince küçük bir yerde nikah kıyarız daha sonra da şık bir yerde yemeğe gidebiliriz diye düşündüm bende." dedim ve gülümsedim.
"siz nasıl karar verdiyseniz, ne zamanı uygun gördüyseniz öyle olsun. şöyle olsun, böyle olsun diye size baskı yapamayız. en doğru kararı siz verirsiniz. nasıl mutlu olacaksanız öyle yapın." demişti annem.
babam da "anneniz haklı, siz nasıl uygun gördüyseniz öyle yapın." demişti. daha sonra masada biraz daha sohbet ettikten sonra babam ve hyunjin içeri geçmiş bende annem sofrayı toplanmasında ve bulaşıkları yıkanmasında yardım etmiştim.
bulaşıkları yıkarken annem "ne zaman etti evlenme teklifini?" diye sormuştu. "buraya gelmeden iki gün önce etti. bir tekne kiralamış, romantik bir yemek yerken teklif etti." dedim kısaca özetini geçerken.
annem de "hmm, güzelmiş. umarım hep mutlu olursunuz oğluşum." dedikten sonra son tabağı da bulaşık makinesine yerleştirmiş ve "hadi içeri gidelim." diyerek önden salona ilerlemeye başlamıştı.
salona girdiğimizde babam ve hyunjin susarak bize dönmüşlerdi. bir şeyler karıştırdıklarını çok belli ediyorlardı.
"anne biz hyunjin'le odamıza geçelim, banyo falan eder geliriz." dedim ve hyunjin'e başımla kapıyı gösterdim. hyunjin yerinden kalkıp kapıdan çıktıktan sonra bende annemlere gülümseyip odama ilerlemeye başladım.
odama girdiğimde hyunjin yatağın üstüne oturmuş sırt çantasından iç çamaşırını ve pijamalarını çıkarıyordu. yavaşça yanına oturup arkasından ona sarıldım "babamla ne konuşuyordunuz?".
bana dönerek kollarını belime sardı ve "hiç, sohbet ediyorduk sadece." dedi. inanmaz bakışlarla ona bakmaya başladım.
"nasıl evlilik teklifi ettiğimi falan sordu işte ya önemli bir şey değil aşkım." dedikten sonra beni kucağına çekti ve dudaklarımı öpmeye başladı. ben de karşılık verdim.
dudaklarımızı ayırdıktan sonra kucağından kalkıp "hadi bakalım banyoya koca adam." dedim ve eşyalarımın olduğu sırt çantasını önüme çektim.
hyunjin'de kıyafetlerini yatağın üstüne koyduktan sonra yanağımı öpüp odamdaki banyoya ilerledi. bende arkasında yüzümdeki gülümsemeyle çantadan eşyalarımızı çıkartmaya başladım.
kendi giyeceğim kıyafetleri yatağın üstüne koyduktan sonra kitaplığıma gidip anı günlüğümü aldım ve yatağa oturdum. ben içindeki anılara bakmayı kendimi kaptırmışken hyunjin banyodan çıkmış ve yanıma oturup o da deftere bakmaya başladı.
birlikte ara sıra güldüğümüz ara sıra gözlerimizin dolduğu 15 dakikadan sonra ben defteri hyunjin'e bırakarak banyoya gitmiştim.
banyodan çıktığımda hyunjin'in hala deftere baktığını gördüm. onu rahatsız etmeden üstümü giyindikten sonra yanına oturmuş ve neye baktığına bakmaya başlamıştım.
ilk kavgamızı yazdığım sayfaya bakıyordu ve gözleri dolu doluydu.
2,5 yıl önce
changbin'le bir kafede oturmuş sohbet ediyorduk. bana seungmin'den bahsediyordu çünkü ona hâlâ açılamamıştı.
"changbin hızlı ol biraz. hyunjin gelmek üzeredir eve. haber vermedim ona." dedim ve parmaklarımı masaya vurmaya devam etmiştim.
changbin de"tamam tamam bitti zaten git istiyorsan." demiş ve kahvesinden son yudumunu almıştı. "iyi o zaman kalkıyorum ben görüşürüz." dedikten sonra evime oldukça yakın olan kafeden çıkmış ve hızlıca elimdeki poşetlerle eve yürümeye başlamıştım.
kapıya geldiğim de hyunjin'in de çoktan gelip kapıda beklediğini görünce mahçup hissederek hızlıca kapıyı açmıştım ve içeri girmiştik.
"neredeydin çok uzun sürdü işin." demiş ve mutfak masasına oturmuştu. "markette sıra vardı biraz, bende gezmeye kaptırmışım kendimi. o yüzden geç kaldım." dedim ve aldığım şeyleri dolaba yerleştirmeye devam ettim.
daha sonra ellerimle arka ceplerimi yokladığım da telefonumun olmadığını farkettim. kafede unuttuğumu düşünüp, changbin'in alacağını düşündüğüm için hiç telâşlanmadım. sonuçta yanımda hyunjin vardı, annemler isterse onu arayabilirlerdi.
üstümü değiştirmek için odama gittiğimde, kapının çaldığını duydum. hyunjin'in kapıyı açacağını bildiğim için üstümü değiştirmeye devam ettim. işim bittikten sonra salona geldiğim de changbin'i ve yanında ayakta dikilen ve elinde telefonum olan sinirli hyunjin'i gördüm.
salona girdiğimde hyunjin karşıma dikilmiş sinirli bakışlarla bana bakıyordu "bana neden yalan söyledin?" kelimelerin üstüne basarak tek tek konuşmuştu.
cevap vermeme fırsat vermeden konuşmaya devam etti "bana yalan söyledin, bana markete gidiyorum dedin ama bu çocukla buluştun ve benim bu çocuğa bir gram güvenmediğimi bilirken." sesi sonlara doğru yükselmişti. açıklamama fırsat vermiyordu. sadece bana yalan söyledin diye bağırıyordu.
yalan konusunda çok hassasdı, her zaman ilişkimizi çok şeffaf yaşardık. bu ona söylediğim ilk yalandı. kızmakta haklıydı ama beni dinlemesi de gerekiyordu.
açıklama yapmamı beklemeden evden çıkıp gittiğinde changbin'le baş başa kalmıştım. "git." dedim sesim akan gözyaşlarım yüzünden çatlamış şekilde çıkarken.
changbin ne kadar "yanında kalayım, sakinleşene kadar en azından." desede yanımda kalmasına izin vermemiştim.
changbin evden çıktıktan sonra bende yatağıma kıvrılmış annemler gelene kadar ağlamıştım.
günümüz
"çok şerefsizdim seni dinlemeliydim ama bir yerde de haklıydım bana yalan söylememeliydin." hyunjin bana dönerek konuşmuştu.
"evet, şerefsizdin ve evet yalan söylememeliydim." bende hyunjin'e döndüm ve daha sonra da dudaklarımızı birleştirdim.
-----------------
sağlıklı kalın💖.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
lips - hyunlix
Teen Fictionhyunjin, küçük kiraz renginde ki dudakları gördükten sonra bir daha hiç bir şeyin yolunda gitmeyeceğini anladı.