on bir / part1

3.8K 315 185
                                    

hyunjin

telefonumun sesiyle derin uykumdan uyanarak elimle komodinimin üstündeki telefonumu aramaya başladım. elimin çarptığı herşeyi aşağı düşürdükten sonra sonunda telefonumu bularak elime aldım ve beni kimin aradığını anlamaya çalıştım.

ekrandaki 'sevgilim' yazısını görmemle telefonu açıp kulağıma götürmem bir olmuştu çünkü felix bekletilmeyi sevmezdi.

(kalın yerler felix, italik yerler hyunjin)

"hyunjin nerdesin sen? bir saattir seni arıyorum."

"özür dilerim sevgilim, uyuyordum. noldu, önemli bir şey mi var?"

"chan hyung aradı beni. changbin aramış onu da. pikniğe gidelim mi falan demiş. sana da sorayım diye düşündüm. gelmek istemezsen anlarım tabi."

"saçmalama felix, gelirim tabiki seni o çocukla yalnız bırakmam. bi anda neden bu kadar yakın olmaya çalışıyo anlamadım ama umarım kötü bir şey planlamıyordur."

"en fazla ne planlayabilir ki? neyse geliyoruz diyorum o zaman chan hyunga bir saate sizde olurum kalk sende."

"tamam bekliyorum o zaman seni. görüşürüz."

"görüşürüz."

telefonumu kapatıp komidinin üstünde koyduktan sonra üstüme başıma çeki düzen vermek için banyoya ilerlemeye başladım.

aynada yüzüme bakarken saçlarımın kötü durumda olduğunu farkederek duşa girmeye karar verdim. 15 dakikalık bir duş süresinden sonra banyodan çıkarak dolabımın önüne geçtim.

dolabımla boş boş bakıştığım 5 dakikadan sonra daha fazla oyalanmak istemediğim için mavi bir kotla düz siyah bir tişört giydim. dolabımın alt kısmından ayağıma giymek için de siyah converselerimi çıkararak odamın köşesine koydum.

daha sonra dışarı çıkacağımı anneme söylemediğim aklıma geldiği için odamdan çıkarak, alt kata salona inmeye başladım.

salona geldiğimde annemin üçlü koltuğa uzanmış dizi izlediğini gördüm. dizi izlemesini bölmemek için "anne ben yarım saate dışarı çıkıyorum, haberin olsun." diyerek tekrar odama çıkmak için merdivenlere yöneldim.

odama girdiğimde telefonumun ışığının yanıp söndüğünü görünce mesaj geldiğini anlayarak telefonumu elime aldım ve kendimi yatağıma bıraktım.

sevgilim
hyunjin
15 dakikaya sizde olurum
bana bir tane ceket alır mısın
hava serinmiş

sweatshirt mü
ceket mi istiyorsun

hehe
sweatshirt olursa sevinirim

tamamdır
bekliyorum seni💖

💖💖
*görüldü*

felix'in istediği sweatshirtü almak için yatağımdan kalkıp dolabın önüne geçtikten sonra, en sevdiği yeşil yazılı sweatshirtümü çıkartıp yatağın üstüne attım. kendimin de üşüyeceğini düşünerek, kendim için de ince siyah ceketimi aldım.

almam gereken her şeyi yanıma alarak odamdan çıkıp aşağı doğru inmeye başladım. o sırada felix'de geldiği hakkında mesaj atıyordu. salonda oturan anneme 'görüşürüz' dedikten sonra kapıdan çıkarak kaldırımda oturan felix'in yanına gittim.

kollarını etrafına sarmış, küçücük şekilde oturuyordu. arkasından ona yaklaşarak kocaman sarıldım. o da bana doğru döndükten sonra kollarını belime sardı ve dudaklarıma küçücük bir öpücük kondurup geri çekildi

"sweatshirtü verde gidelim." felix fazla odundu. başımı salladıktan sonra sweatshirtü ona uzattım ve giymesini izledim. giydikten sonra elimi tutarak beni çekiştirmeye başladı "hadi bakalım, daha alacağımız bir sürü şey var." dedi.

birlikte büyük bir markete girdik. ben daha neler alacağımızı bilmiyordum ama felix bildiği için heryere beni o yönlendiriyordu.

"hyunjin sen git 8 kişiye yetecek kadar içecek al, bende yiyecek bir şeyler alayım. "diyerek yanımdan ayrılarak abur cubur reyonlarına girdi. bende onun lafını dinleyerek içecek reyonuna gittim. ne alacağım konusunda bir fikrim yoktu ama iki - üç içecek aldıktan sonra reyondan çıktım ve felix'i bulmak için abur cubur reyonuna doğru ilerledim.

gördüğüm görüntüyle yüzüme bir gülümseme yayıldı. felix parmak ucuna çıkmış en üstteki raftan bir şey almaya çalışıyordu ama boyunun kısalığından dolayı yetişemiyordu.

arkasından sessizce ilerledikten sonra arkasından yaklaşarak almaya çalıştığı şeyi aldım. felix irkilerek şaşkınlıkla bana doğru döndü. beni görünce yüzüne rahatlayan bir ifade rahatladı. "korktum salak, niye sessiz sessiz yaklaşıyorsun." dedi ve rafla benim aramdan çıktı.

"korkutmak istememiştim aşkım. sadece yardımcı oldum." dedim arkasından kollarımı ona sardım. "yılışıklığı bırak hyunjin geç kalıyoruz, hadi hızlı ol. sonra minho bana kızıyor." dedi ve hızlı hızlı kasaya ilerlemeye başladı.

marketten çıktıktan sonra birlikte chan hyungların evine gittik. herkes orada toplanmıştı. chan hyung abisinden arabasını almıştı ve bizi o götürecekti.

hepimiz arabaya doluştuktan sonra, piknik alanına doğru gitmeye başladık. fazla uzak bir yer değildi o yüzden kısa sürede vardık.

----------------
burda kestiğim için çok özür dilerim ama sizi çok beklettiğim için atmak istedim. en yakın zamanda geri kalanını da atacağım💖.

lips - hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin