Günlerden pazardı. Her zaman olduğu gibi yine yatağımda uzanmış bilgisayar başındaydım. Bu genelde yaptığım bir aktiveteydi zaten. Bilgisayar başında, kahvem yanımda... Ah vazgeçilmez ikilim, siz olmasınız ne yapardım ki. Bilgisayarda acaba hangi diziyi bitirebilirim diye bakınmaya devam ettim. Harika ya! neredeyse her diziyi izlediğim için izlenecek dizi bulamıyorum. Bu durum canımı sıktığı için kahvemden bir yudum aldım ve bakmaya devam ettim.
Yarım saatin sonunda tahmin edebileceğiniz gibi, izleyecek bir dizi bulamadım.
Annem kapıya tıkladığında, ekrana doğru bakan gözlerim annemin üzerine kaydı. Uyuyup uyumadığımı kontrol etmek için gelmişti.Kafasını kapı aralığından uzatıp bana bakarken,
''Uyumadın değil mi hala Sara?''
Uyumadığımı görmesine rağmen neden hala böyle bir soru soruyordu ki?''Hayır anneciğim gördüğün üzere uyumadım.''
Bunu söylerken hafif kıkırdadığım için annem kaşlarını çattı.
Aha dayak geliyor Sara, gelebilecek terlik atışları için siper al.Kaşlarını çattı,
''Bak bi' de benimle dalga geçiyor. Yavrum uyusana bak gözaltların mosmor olmuş. Hem senin yarın okulun yok mu bakayım? Nasıl kalkacaksın acaba? Ben yatıyorum sen de çok geçe kalma. Bu arada yarın işe erken gideceğim için seni uyandıramayacağım. Alarmını kurmayı unutma. Ve sakın geç kalma.''Son söylediğine vurgu yapmasına şaşırmamalı. Genelde okula geç saatlere kadar oyun oynayıp ya da müzik dinlediğim için zamanında gidemem. Evet yarın okulun ilk günü olduğu için alarm kurmam gerekliydi.
Anneme anladığımı belirtecek şekilde kafa salladım ve konuşmaya başladım.
''Merak etme anneciğim geç kalmam. Hem sen güvensene kızına ya. Ne zaman geç kaldığım görülmüş benim?'' (Her zaman ama konumuz bu değil..) dedim ve gülümsedimGülümseyerek konuştu.
''Hadi bakalım göreceğiz. Hele bi' geç kal o zaman külahları değişiriz Sara Hanım.''
Kapıyı iyice aralayıp odama geldi. Yanıma yaklaştı ve saçımı okşayıp yanağımdan öptü.
''İyi geceler canımın içi'' dedi gülümseyerek.
Saçımın okşanması hep çok hoşuma gitmiştir. Bu yüzden her zaman bu şekilde iyi geceler diler annem. Yanağından öpüp, '' Size de iyi geceler Melek Hanım.'' dedim.
Annem gülümsedi. Odanın kapısına doğru ilerleyerek, lambayı kapattı ve odadan çıktı.Artık odam karanlıklar içindeydi. Odayı tek aydınlatan bilgisayar ekranından gelen ışıktı.
Karanlık genelde günışığından daha çok sevdiğim şey olmuştur.Geceyi seviyorum çünkü, insanlardan daha sessiz.. Geceyi seviyorum çünkü, karanlık olmasaydı yıldızları göremezdik. Hem geceler olmasa nasıl parlar yıldızlar?
Aslında herkes aynı geceyi yaşar lakin herkesin karanlığı farklıdır .Kahvemden bir yudum almak için bardağı ağzıma götürdüğümde, kahvemin bitmiş olduğunu fark ettim. Kahve bardağını yana koyup, Tumblr'a girmek için klavyeyi tuşladım.
Tumblr'ı gezmeyi en çok bu saatte seviyorum. En çok bu saatlerde hislerime tercüman oluyorlar çünkü ve en çok bu saatte seviyorum oraları.
Hesabıma girdim ve dolanmaya başladım.
Şöyle bir yazı dikkatimi çekti;
"Hani kulaklığını takarsın ama birkaç şarkı ardından çıkarırsın.Ya da sıkılırsın ve film açarsın.Film çok güzeldir ama 10. dakikada kapatırsın.Tüm yemekleri yemek için masaya oturursun ama iki lokma sonra masadan kalkarsın.Dışarı çıkarsın ama bir,iki sokak sonra eve dönersin.Bilgisayarda zaman geçirmek istersin ama site adı yazamayacak kadar bunalmışsındır.Bir şeyler yazmak istersin ama elin kalem bile tutamaz olmuştur.Arkadaşlarınla konuşmak için sosyal ağa girersin ama 'merhaba' diyecek halin kalmamıştır.Ağlamak istersin ama gözyaşların içine akmaya başlar.Uyumak için yatağa yatarsın ama göz kapakların sana ihanet etmiştir.Öyle bir boşluktayım işte.Hiçbir şey yapmak istemiyorum."
Bu bir tek bana oluyor sanıyordum. Tek ben bazı şeyleri yapacak gücü bulamıyorum sanıyordum kendimde ama hayır tek değilim biliyorum.
Kendimde o gücü bir türlü bulamıyorum, sanki bir şeyleri yapma hevesim kaçıp gidiyor ve geri gelmesi uzun sürüyor.
Ya da o heves bir daha hiç gelmiyor.Tumblr'da gezinmeye iyice dalmışken gözüm sağ alttaki saate kaydı.
Saat 02:34'ü gösteriyordu. Yarın 7'de kalkacak olmam tamamen aklımdan çıkmıştı. Bu genelde hep olurdu ama yarın okulun ilk günü olacağını hiç aklıma getirmemiştim.Tumblr'dan çıktım ve bilgisayarımı kapatıp yanıma koydum.
Telefonumu elime aldım ve kulaklığımı taktım. Genelde olduğu gibi bildirim ya da mesaj gelmemişti, bu alışık olduğum bir durumdu. Müzik listemi açıp en sevdiğim şarkılardan birini açtım. Şarkılar bu kadar güzelken neden insanları dinleyeyim ki ?
Gözlerimi kapattım ve müziği dinlemeye odaklandım,
Çünkü müzik bazı problemleri çözer.
Mutluyken şarkıyı dinlersiniz,mutsuzken sözlerini.Sözlerine iyice odaklandım, kendimi müziğe bıraktım alıp beni götürsün diye.
'Yağmurlar yağsa da o zaten sırılsıklam..'
Ve kalbimi bıraktım, başka bir diğer söze;
'Geceme karışan bir kadın,
yıldızları toplamış saçlarına..'Sözlerin güzelliğiyle dans ederken, telefonumun ekranı titredi ve ekran parladı.
Bu durum hoşuma gitmemişti çünkü müziğim bildirim sesiyle bölünmüştü.Ekran ışığı gözlerimi acıtmıştı.
1 Yeni Mesajınız Var.
Anlamsız bakışlarla bildirime tıkladım.
Bu saatte neyin mesajı?Bilinmeyen Numara;
Siyahlara bürünmüşsün, görünmemek için Sara.*15.08.2020 başlayalım o zaman (:
-Şuanlık yarı Texting..O kısımlar daha gelmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığı Aydınlatan | Texting
ChickLitBen Sara, 17 yaşındayım ve gününün çoğunu odasında bilgisayar oyunu oynayarak geçiren bir kızım. Hayatı böylesine sıradan geçen bir kızın, bütün düzeni, duyguları, dünyası nasıl mı değişir? ''Yarım kalırım, seni hissedemezsem.'' demişti. Yarım bıra...