2. Bölüm; Merak Ettirme

1K 298 436
                                    

...

Bilinmeyen Numara;
Siyahlara bürünmüşsün, görünmemek için Sara.

Mesajı en az dört kere okudum, büyük ihtimal işletiliyordum.
Bunun üzerine daha fazla düşünmek istemedim, gözlerim yorgunluktan kapanıyordu ve düşünmek istediğim son şey bu mesajdı.
Telefonumu yanıma koydum ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Deli gibi çalan telefon sesi uykumu bölmüştü. Gözümü açmadan telefonumu elime aldım
Annemelek Kişisinden 12 Cevapsız Çağrı yazısını görünce gözlerim kocaman açıldı.

Yataktan doğrulup, saate baktım. 10:08'i gösteriyordu. Üstümdeki yorganı bir kenara atıp,
dolabımın karşısına geçtim. Birkaç dakika göz gezdirdikten sonra elime gelen şeyleri hemen giydim. Genelde ne giyeceğim derdi yaşamazdım.
Banyoya doğru yol aldım, elime aldığım tarakla saçımı gelişigüzel şekilde taradım. Bir tel tokayla yapabileceğim en saçma ve en dağınık topuzu yaptım. İçinde sadece 1 defter ve kalem olan çantamı alıp, evden çıktım.

Durağa geldiğim sırada, her zaman olduğu gibi bugünde geç kaldığım için kendime kızıyordum.
Ne diye o saatlere kadar duruyordum ki? Annemden yine azar işiteceğim belliydi. Geç kalmamamı üstüne basa basa söylemişti. Telefonumu hırkamın cebinden çıkarıp, anneme mesaj attım.

Annemelek;
"Alarmı duymamışım, şimdi yoldayım. <3"
(gönderildi. 10:44)

Yazıp gönderdim. Otobüs durağa yaklaşmıştı, otobüse bindim.
En arka koltuklardan birine oturdum, otobüs harekete geçmişti.
Kulaklığımı çantamdan çıkarıp, telefonuma taktım ve müzik listemden bir şarkı açtım.

Gözlerimi kapadım, başımı cama yasladım.
Sözlerine odaklandım şarkının, genelde olduğu gibi.

'Uzak durun benden yaklaşmayın yakınıma,
ve devam etti.
Hayali yoksa yaşar mı hiç bir insan?'
Yaşayamaz. Hayal kurmayan insan ruhunu kaybetmiş demektir.

Sözlerine o kadar odaklanmıştım ki, otobüsün durduğunu fark etmedim.
Şarkıyı kapatıp, olduğum yerden kalktım ve otobüsten indim.
O sırada telefonum titredi. Annemin mesajıma cevap verdiğini düşünerek bildirime tıkladım.

Bilinmeyen Numara;
Cevap yok mu siyahlara bürünen kız?

Şaka mısınız? acaba komik olmadıklarını ne zaman anlarlar?
Cevap vermeyecektim. Okula doğru yaklaştığım için telefonumu kapatıp cebime koydum.
Dersin çoktan başladığı belliydi. Sınıfımın olduğu kata doğru çıktım, kapıya tıkladım ve içeri girdim. Ders Fizik'ti, okul hocaları ve sınıftakiler geç kalmama alışık oldukları için pek şaşırmamışlardı. Geç kaldığım için özür dileyerek, en arkada bulunan sırama geçtim.

İlk gün olduğu için ders işlemiyorduk, çantamdan bir defter çıkarıp bir şeyler karalamaya başladım. Dersin nasıl geçtiğini anlamamıştım bile, dikkatimi bozan teneffüs sesi olmuştu.
Başımı kaldırıp, sınıftan çıkan insanlara baktım. O sırada yanıma doğru yaklaşan Selin'i gördüm.
Yanıma geldi ve sıraya oturdu, kaşlarını çatarak konuşmaya başladı.

"Yine neden geç kaldın Sara?" dedi şaşırmamış bir ses tonuyla.
Gözlerimi devirdim ve cevap verdim. "Uyuyakaldım ne yapabilirim." dedim sırıtarak.
"Sen zaten hep uyuyakal Sara" dedi. Tekrar gözlerimi devirdim ve konuşmaya devam ettim.
"Beni azarlamaya geldiysen, hiç kendini yorma çünkü o işi akşam Melek hanım halledecek." dedim. Bu söylediğim komiğine gitmiş gibiydi, güldü. "Haklısın Melek abla benim yerime acısını çıkarır." dedi gülerek. Teneffüs sesi duyulduğu sırada, Selin sıradan kalktı ve dil çıkararak oradan uzaklaştı. Evet, gerçekten dil çıkarmıştı. Güldüm. Sınıf yavaş yavaş insanlarla doluyordu, 5. ders başlamak üzereydi.

Dersin bittiğini, çalan teneffüs sesiyle anladım. Herkes toplanıyordu, ben de defterimi çantama koyup, çantamı sırtıma attım ve sınıftan çıktım. Okuldan çıkmıştım, hırkamın cebinden telefonumu çıkarıp açtım.
Telefonum açılırken, çantamdan kulaklığımı çıkarmak için çantamın fermuarını açtım. Yolun ortasında durduğum için bana doğru gelen bisikleti görmemiştim, benden önce gören vardı.. Kolumdan çekip beni yolun kenarına itti.
Her şey o kadar hızlı gerçeklemişti ki, ne olup bittiğini anlamam uzun sürmüştü.

"Dikkat etsene. Ezilecektin görmüyor musun?" dedi sinirli bir ses.
Yüzüne baktığımda, bunun karşı sınıfımda okuyan bir çocuk olduğunu anladım. Daha önce hiç konuşmamıştık. Hala olayın verdiği şoku üstümden atamamıştım, "Şey.. Görmemişim." dedim, nefes nefese konuşmuştum. Bana kaşları çatık bir şekilde bakmaya devam ediyordu. Konuşmaya devam ettim, "Teşekkür ederim." dedim sesim kısık bir şekilde çıkmıştı. Yüzündeki sinirli ifade geçmişti, "Teşekkür etmene gerek yok, bir daha yolun ortasında durma yeter. Yürürken de önüne bakarak yürü.. Sara." dedi. Adımı biliyordu ama ben onunkini bilip bilmediğimden emin değildim. Konuşmaya devam ettim, "Ederim merak etme."
"Merak ettirme.." dedi. Sanki yanlış bir şey söylemiş gibi, panikledi ve konuşmaya devam etti.
"Yani demek istediğim.." dediği sırada lafını yarıda kesen şey, çalan telefon sesimdi.

Annemelek Arıyor...

"Pardon bunu açmam gerek." diyerek yanından ayrıldım.
Aramayı açtım.

"Neredesin kızım?"

"Geliyorum Anneciğim, yoldayım kapatmam lazım"

"Tamam geç kalma, bekliyorum."

"Tamamdır, görüşürüz." diyerek telefonu kapattım.

Onun yanına tekrar gittim ve evet adını hala bilmiyordum. O benimkini biliyordu, onun adını sorarsam ayıp olacaktı. Bu yüzden sormadım.

"Kusura bakma açmam gerekiyordu. Bu arada gitsem iyi olacak yeterince geç kaldım." dedim.
Bir eliyle kafasının arkasını kaşıdı ve konuşmaya başladı.
"Senide tutmuşum gibi oldu, pardon." dedi. Kafamı hayır anlamında sağa sola salladım.
"Hayır, hayır. Öyle düşünme." dedim ve devam ettim. "Şimdi gitmem gerek, sonra görüşürüz."
"Görüşelim." dedi gülümseyerek.

Yoluma devam ettim.






Karanlığı Aydınlatan | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin