Mesaj saati dün gece telefonda konuştuğumuz saati gösteriyordu.
Uykudan az önce uyandığım için düzgün okuyamadığımı düşündüm.
Yatakta doğruldum ve mesaja iyice baktım. Hayır yanlış görmüyordum, saat dün gece annemle konuştuğumuz saati gösteriyordu. Peki o zaman benim dün gördüğüm neydi? Büyük ihtimalle dün kendimi iyi hissetmediğim için beynim bana oyun oynuyordu. Ya da başka bir şey. Bunun üzerine çok düşünmek istemedim. Yataktan hızlıca kalktım fakat gözlerim bir anda karardı. Masanın kenarından yardım alarak ayakta kalmaya çalıştım. Gözüm bir anda karardığı için başım dönmüştü. Birkaç saniye masadan tutunarak öylece durdum. Başımın dönmesi geçtiğinde banyoya doğru yürüdüm. Yüzümü soğuk suyla iyice yıkadım, kendime gelmem için ihtiyacım olan şeydi. Yüzümü yıkayıp kuruladıktan sonra odama tekrar geçtim ve dolabımın karşısında durdum. Siyah kot pantolonum ve uzun sweatimi üzerime giydim.Telefonum çalıyordu. Masamın üzerinde olan telefonumu elime aldım.
Annemelek Arıyor...
Telefonu açtım.
"Uyandınız mı Sara Hanım?" dedi neşeli bir ses tonuyla annem.
"Yok anneciğim hala uyuyorum ben." dedim.
Kaşlarının çatıldığını telefonun arkasından bile fark edebiliyordum.
"Bak birde benimle dalga geçiyor! Akşam eve geldiğimde gösteririm ben sana uyumayı." dedi. Kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Gülmemeye çalışarak konuşsamda kendimi tuttuğum belli oluyordu. "Dün gece neden gelmedin ki?" diye sordum konuyu değiştirmek için
yoksa akşam terlik savaşlarıyla karşı karşıyaya kalacaktım.
"Gelemeyeceğimi haber verdim ya kızım. Bu arada içiyor musun ilaçlarını?" dedi. İçmediğimi söyleyemezdim bu yüzden lafı geçiştirmeye çalıştım.
"Evet içiyorum Melek Hanım. Bu arada bugün Selin'le buluşmayı düşünüyorum haberin olsun Anneciğim. Zaten geç kalmak üzereyim." dedim.
"Tamam tamam, tutmuyorum sizi Sara Hanım. Kızım bu arada ilaçlarını içmeyi ihmal etme sakın." dedi.
"Tamam anneciğim unutmam, ben kapatıyorum görüşürüz." dedim ve telefonu kapattım. İlaçları içmeyi unutmamı üzerine basa basa söylemişti. Artık içmeyi düşünmüyorudum, onlarsız da yapabiliyorum.Telefonu yatağımın üzerine attım ve aynanın karşısına tekrar geçtim. Bileğimde duran tokayla saçıma dağınık bir topuz yaptım. Yatağımın üzerindeki telefonumu alıp çantamı sırtıma taktım ve evden çıktım.
Otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Telefonumu elime aldım ve Selin'i aradım.
Selin Aranıyor...
Birkaç çalıştan sonra telefonumu açtı.
"Efendim bebeğim?" dedi.
"Napıyorsun Selin?" diye sordum.
"Müzik dinliyorum, sen?" diye sordu.
"Dışardayım, buluşalım mı? Biraz kafamı dağıtmaya ihtiyacım var." dedim. "Tabii kuzum, nerede buluşalım?" diye sordu. Birkaç saniye düşündükten sonra cevap verdim.
"Yarım saat sonra okulun arkasındaki kafe olur mu?" dedim.
"Olur, ben yaklaştığımda mesaj atarım. Görüşürüz." diyerek telefonu kapattı.
Gelen otobüse doğru binerek buluşacağımız yere doğru gittim.Otobüsten indiğimde telefonum titredi. Telefonumu elime aldım, Selin mesaj atmıştı.
Selin: 10 dakikaya ordayım. <3
Cevap verdim.
Sara: Tamamdıır, ben de yaklaştım. ♡
Yazdım ve yolladım.Yürümeye devam ettim. Birkaç dakika sonra buluşacağımız noktaya geldim. Kafenin içine girip bir yere oturdum ve Selin'i beklemeye başladım. Çok geçmeden gözlerim Selin'in gözleriyle buluştu. Yanıma doğru yaklaştığında sarılmak için oturduğum sandalyeden ayağı kalktım ve sarıldım. Karşıma oturdu ve konuşmaya başladı. "Bir şey sipariş ettin mi?" dedi. Başımı hayır anlamında salladım. Elini havaya kaldırarak garsona seslendi. Yanımıza doğru gelen garson ne sipariş etmek istediğimizi sordu. Selin kahve istediğini söyledi bense sadece su istedim. Garson masadan ayrıldığında Selin bana bakarak konuşmaya devam etti.
"Konser nasıldı? Her şeyi çok merak ediyorum. Hadi hepsini anlat ne yaptınız?" dedi. Bazı olayları es geçerek konserde olanların hepsini anlattım. Selin'in gözleri kocaman açılmıştı, konuşmaya devam etti. "Saraa! İnanmıyorum o kadar romantik ki! Siz resmen flört etmişsiniz o kadar güzel ki.. Aras'tan böyle şeyler gerçekten beklemiyordum. Ama siz baya baya olmuşsunuz. Acaba düğününüzde ne giysem? Çünkü bu işin sonu düğün belli." dedi ve buna benzer birkaç cümle daha kurdu. Bense tepkisiz bir şekilde sadece gözlerine bakıyordum. Aklıma yine konserde olanlar gelmişti ve bu moralimi bozmuştu. Selin büyük bir hevesle kurduğu cümleleri yarıda kesip konuştu. "Sara.. İyi misin kuzum?" dedi ve devam etti. "Seni iyi görmüyorum bir şey mi oldu?"
Sadece gözlerinin içine bakmakla yetiniyordum. Ne diyebilirdim ki?
'Selin.. ben kandırıldım ve sana anlattığım her şey bi oyunun parçasıydı. Aras günlerdir benimle gözlerimin içine baka baka dalga geçiyor ve ben bunu yeni fark ediyorum.' mu diyecektim?
Bu söylediklerimi kendime bile yedirmezken ona nasıl söylecektim, bütün olanları nasıl dile getirecektim?
Bu düşüncelerden kurtulmamı sağlayan Selin' in sesi olmuştu.
"Sara..Sara!" diyerek bana sesleniyordu. Onun sesiyle bir anlığına tüm düşüncelerimden kurtulup irkildim, gerçek dünyaya geri dönmüştüm. "Hı?" diye bir ses çıktı ağzımdan istemsizce. Selin konuşmaya devam etti. "Yok, yok. Sen cidden iyi değilsin. Bak yüzünde bembeyaz olmuş zaten. Kalk hastaneye gidelim." diye ayaklandığı sırada elinden tuttum ve tekrar oturmasını sağladım. "Ben iyiyim Selin. Sadece son zamanlarda kendimi iyi hissetmiyorum, üşütmüş olmalıyım." diyerek geçiştirmeye çalıştım. İnanmadığı belliydi ama uzatmak istemedi. "Tamam şimdilik öyle olsun." dedi. "Bu arada Aras'la aramda bir şey yok. Sadece beni nezaketen konsere davet etti ve güzel bir gün geçirdik. Büyütülecek bir şey yok." dedim. Başını tamam anlamında yukarı aşağıya doğru salladı. Yanımıza doğru yaklaşan garson sipariş ettiğimiz su ve kahveyi masaya koyup oradan ayrıldı. Masaya koyduğu sudan bir yudum aldım. Selin gözlerimin içine bakmaya devam ediyordu.
"Sara bir sorun olmadığına emin misin? Seni böyle görmeye alışık değilim." dedi ve konuşmaya devam etti. "Eğer konuşmak istemezsen anlarım ama bir şey olduğunda her zaman yanında olduğumu bilmen yeterli." dedi. Gülümseyerek cevap verdim. "Biliyorum, sen de aynı şekilde bir şey olduğunda her zaman arkanda olduğumu bil." dedim.
Selin gülümsedi ve konuşmaya devam etti. "Bu arada sana anlatmayı unuttum." diyerek söze girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığı Aydınlatan | Texting
ChickLitBen Sara, 17 yaşındayım ve gününün çoğunu odasında bilgisayar oyunu oynayarak geçiren bir kızım. Hayatı böylesine sıradan geçen bir kızın, bütün düzeni, duyguları, dünyası nasıl mı değişir? ''Yarım kalırım, seni hissedemezsem.'' demişti. Yarım bıra...