38.Bölüm

2.1K 123 68
                                    

Bir Hafta Sonra Nisa'nın Ağzından ||

    "Hadi sevgilim, uyan artık lütfen. O mavilerini görmeye ihtiyacım var. " gözlerimden süzülen yaşlarla beraber uzun zamandır tekrar ettiğim o cümleleri tekrar tekrar söylüyordum. Ama o gözlerini açmıyordu. Vücudundaki, yüzündeki yaraları her gördüğümde kendime kızıyordum. Benim yüzümden olmuştu işte, her şey benim yüzümden olmuştu. Onsuz geçen bir hafta ise zehir gibiydi. "Çok ihtiyacım var sana... Söz vermiştik birbirimize asla yalnız olmayacağız diye. Ama sensiz ben yapayalnızım Barış lütfen aç o gözlerini ve beni bu yalnızlıktan kurtar, lütfen."

     Makineden gelen seslerle beraber ne olduğunu anlamamıştım. Barış'ın vücudu titremeye başladığında ise hemen doktoru çağırmıştım. Bir anda herkes oraya koşarken oradan ne zaman çıkarıldığımı bile hatırlamıyordum. Tekrar içeri girmeye çalıştığımda ise beni durduran Berkan olmuştu. "Berkan bırak beni, ona gideyim lütfen!" "Nisa yapma böyle, tamam. O iyi olacak söz veriyorum iyi olacak." Her ne kadar böyle konuşsa da o da korkuyordu biliyordum. Çaresizce hıçkırıklar içinde ağlarken bağırdım. "Barış beni bırakma, lütfen beni bırakma!"

     Vücudumun artık beni taşıyamadığını hissedince yere çöküp ağlamaya başlamıştım. Nolur Allah'ım ona bir şey olmasın... Hastanede Berkan ve ben vardık Lale ise aşırı yorgun düştüğü için Berkan'ın ısrarlarıyla eve gitmişti. Bu bir haftada Cemal'in cafedeki ortaklığını bitirmiştik. Yani onunla tüm bağlarımız kopmuştu. Lale ve Aycan ise aralarında bu mevzudan hiçbir şekilde bahsetmek istemediklerine karar vermişlerdi. Lale'nin bunu kabullenmesi aslında epey zor olmuştu ama çok daha önemli mevzumuz vardı şuan ortada. Bir süre sonra daha sakindim. Çöktüğüm yerden kalkarken doktorun da nihayet Barış'ın yanından çıktığını gördüm. Berkan'la ikimizin yanına geldiğinde yüzü gülüyordu.

     "Çok endişeli olduğunuzun farkındayım ama bu sandığınız gibi kötü bir şey değildi. En az sizin istediğiniz kadar o da uyanmak için çabalıyor. Vücudu ise uzun zamandır dinlenme halinde olduğundan böyle ani bir tepki vermiş. Şimdi ona yardımcı olmak adına sakinleştirici verdik. Son bir kaç test yaptıktan sonra ise normal odaya alırız diye umuyorum." Sevinçle Berkan'la birbirimize sarıldığımızda doktor uzaklaşmıştı bile. İçimden binlerce kez şükürler etmiştim. Başarmıştı işte geriye sadece o mavi gözlerini açması kalmıştı.

      "Kardeşim iyileşiyor be! Kardeşim iyileşiyor Nisa!" Berkan'ın neşeli sesiyle daha da güldüm. Başarmıştı bizi bırakmamıştı. Hepimize tekrar umut olmuştu. Berkan hemen diğerlerini arayıp haber verirken ben de cama yaklaşıp onu izliyordum. Bu defa gözyaşlarım mutluluktan süzülüyordu yanaklarımdan...

...

    Barış'ı yoğun bakımdan çıkarıp normal odaya almışlardı. Şimdi ise başında oturmuş uyanmasını bekliyorduk. Yanına oturup ellerini tuttum. Çok özlemiştim onu. Onsuz gerçekten hiçbir şeyin anlamı yoktu. Saatler ilerledikçe değişen hiçbir şey olmuyordu. Gözüm Lale ve Berkan'a kaymıştı. Her şeye rağmen birbirlerine daima destek oluyorlardı. Beraber mutlu olsalar da olmasalarda hep birliktelerdi. Ben bunu başaramamıştım. Barış'ı her fırsatta yalnız bırakmıştım. Ben öylece onları izlerken elimde hissettiğim hareketlenme ile Barış'ın uyandığını gördüm.

      Lale hemen sevinçle doktoru çağırmak üzere dışarı çıkarken Berkan da hemen Barış'ın yanındaki yerini almıştı. Gözleri ışığa alışkın olmadığından uzun süre açık tutamıyordu. "Nerdeyim ben?" "Hastanedeyiz ama iyisin kardeşim." Berkan'ın sesiyle beraber gülümsedi. Ben  konuşmaya bile korkuyordum. Tuttuğum eline defalarca öpücükler kondurdum. Lale doktor ile beraber döndüğünde biz odadan çıkmıştık. Hemen Lale ile birbirimize sarıldık. Berkan ise hastane koridorlarında sevinçle bağırmaya başlamıştı bile. "Kardeşim uyandı be!"

...

     Bir süre sonra doktor Barış'ın odasında çıkmıştı. Bize gülümsedi ve konuşmaya başladı. "Şuan için hiçbir sorun gözükmüyor. Bir kaç gün daha gözetimimiz altında olması gerek. Tekrardan geçmiş olsun. Hastayı da fazla yormak yok." Hepimiz onaylandığımızda biz de Barış'ın odasına geri dönmüştük. "Geçmiş olsun uzunum." "Saol Beko." "Geçmiş olsun minik zürafa." "Geçmiş olsun Baro." Barış kafasını hafifçe sallayarak teşekkür ettiğinde yanındaki koltuklara yerleşmiştik. "Oğlum iyisin değil mi? Çok korkuttun bizi..." "İyiyim... Yani galiba. Biraz ağrım var işte. " "Buna da şükür."

        Berkan'ın sözlerini başımla  onayladığımda Barış'ın elini tuttum. Önce ellerimize baktı sonra hafifçe elini çekti. Bana kızgındı ve haklıydı da. Üstüne gitmedim o bir an önce toparlanacaktı ve biz o zaman konuşacaktık bunları, biliyorum. "Sana sinirli bir şekilde motor sürmemen gerektiğini söylemiştim minik zürafa. Bak işte gelmez dediğin  başına geldi. " Lale'nin sözleriyle kafasını belli belirsiz salladı. "Senin yanında olmak istedim ama böyle tepki vereceğini düşünemedim üzgünüm(!)." Ah anlaşılan Lale'ye de kızgındı. Lale tam konuşacakken Berkan girdi araya. "Tamam ya bitti gitti konuşmayın şu kazayı."

     "Eee uzunum iyileşince beraber bir maça gideriz herhalde." "Gidelim tabii Beko ya." "Hatta varya senin için beşiktaş forması bile giyerim kartal!" Büyük bir enerjiyle kurduğu cümleye Barış tüm içtenliğiyle güldüğünde ben de gülümsedim. Onu mutlu görmek bana yetiyordu. Bir daha Barış'ı göremeyecek olmanın düşüncesi bile berbattı. Neyse ki sağlıklıydı ve daha da iyi olacaktı. Gerisinin hiçbir önemi yoktu. "Yok be oğlum senin beşiktaş forması giymene gerek yok yanımda ol yeter." Berkan gülerek Barış'ın saçlarını karıştırdığında Barış da çocuk gibi yüzünü buruşturmuştu. "Birileri beni özlemiş galiba." "Özledim tabi lan."

Merhaba trreekkkler🧡

Okuldan dolayı bölümü tamamlayamamıştım o yüzden dün bölüm gelmedi 👍

Neyse Barış'ı uyandırdım artık yakında iyileşme süreci ve sonrasında Nisa ve Lale ile olan durumlarını okuyacağız 😉

Hepinizi öpüyorum çok seviyorum 😘 Destekleriniz için çok teşekkürler:) Hepiniz özelsiniz yavrularım benim 🙃

KIRILMIŞ ZAMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin