56.Bölüm

2K 132 242
                                    

       Barış'ın düşürdüğü bardağın parçalanışını izlerken yutkundum. Sonrasında kendimi toparlayıp tekrar Barış'a baktım. "Yok öyle bir şey..." "O zaman neden sesin titriyor?.. " Barış benden gözlerini kaçırırken yüzünü ellerimin arasına aldım ve bana bakmasını sağladım... "Yapma... Bırak yanında olayım. Yalvarırım buna izin ver..." Gözlerinin içindeki yorgunluk canımı yakmıştı. "Nisa uzaklaş benden, sevme beni... Acı çekmeni istemiyorum..." Başımı iki yana salladım. "Böyle canım yanmayacak mı zannediyorsun..?" Barış çaresizce kendini koltuğa bırakırken ben de hemen yanına oturdum... Yumruk halini almış ellerini tutup gevşettim. Sesimin mümkün olduğunca güçlü çıkmasını istesem de bir fısıltıdan farksız çıkmıştı...

       "Ne zamandır biliyorsun..?" Ses tonum ya da sorduğum soru canını yakmış olmalı ki yüzünü ekşitti. "Yurt dışındayken... Her zamanki ağrılar şiddetlenince hastaneye gitmiştim..." Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. Bunca zamandır tek başına mı taşıyordu bu yükü... Canım yansa da güçlü olmam lazımdı. O yüzden göz yaşlarımı mümkün olduğunca tutmaya çalışıyordum. "Barış... Neden söylemedin ki bana..? Ben tüm bunları tek başına yaşamanı istemezdim." Yüzünü avuçları içine alırken onu izlemeye devam ediyordum. "Kızgındım sana o zaman... Sonrasında çok mutluydun Nis, o gülüşünü silen ben olmak istemedim..." Derin bir nefes aldım. Yutkunmak istesem de başarılı olamamıştım... Benim için bunca acıya razı mı olmuştu yani...

       Ellerini yüzünden çektim ve sımsıkı tuttum. "Peki o gün beraber hastaneye gittiğimizde..." derin bir nefes aldım ve Barış'ın elini daha sıkı tuttum. Sanki ona güç verirken aynı zamanda ondan güç almaya çalışıyordum. "Doktor ne dedi Barış..? Seni bizden uzaklaştıran ne?" Barış başını iki yana sallarken gözlerinin daha da dolduğunu görünce yutkundum. "Ölüyorum Nisa... Her şey düzelecek zannediyordum ama daha da kötüye gidiyor... Sana bunu yapamam. Her şeye rağmen yanımda olup acı çekmene izin veremem..." Küçük bir çocuğun düşüp dizini yaraladığında annesine sığınması gibi Barış da kollarımın arasına sığındığında gözyaşlarını serbest bırakmıştı. Saçlarını okşarken nefesimin kesildiğini hissettim.

       "Söz veriyorum her şey düzelecek... Sen çok güçlüsün, içindeki güce inan. Beraber atlatacağız söz veriyorum..." "Değilim Nisa, aptalın tekiyim." Ellerim saçlarına giderken sesimin daha güçlü çıkması için çabaladım. "Sen gördüğüm en güçlü insansın Barış... Yapma böyle. Hiçbir şey seni yenemez. Beraber atlatacağız. Söz veriyorum sana..." Onda buna dair bir inanç görmemiştim ve bu canımı fazlasıyla yakıyordu. "Nisa gücüm yetmeyecek... Beni bırak yalvarıyorum, canın daha fazla yansın istemiyorum." Ona hâlâ sıkıca sarılıyken saçlarına öpücükler konduruyordum. "Gücünün fazlasıyla yeteceğini biliyorum ama sana söz veriyorum tükendiğin her an sana güç olacağım."

       Orada öylece ne kadar kaldık bilmiyordum bile... Ama beraber ağlamıştık zamanı geldiğinde beraber gülebilmek için. Şimdi ise Barış'ın uyumasını bekliyordum yanında... Saçlarını okşarken ona içindeki gücü hatırlatmaya çalışıyordum bir yandan. Belimi sarıp beni daha da kendine çekerken ellerim sakalındaki yerini almıştı bile. "Özür dilerim Nisa... Bu hikaye böyle bitsin istemezdim." Gözyaşlarım daha hızlı bir ritim tutarken başımı iki yana salladım. "Deme öyle, bu hikaye böyle bitmeyecek. Her şey düzelecek tamam mı..?" Bir şey demeyip gözlerini kapatırken dudağına minik bir öpücük kondurdum. Bu onu biraz olsun gülümsetmişti. Gözyaşlarını silerken yanaklarına da bir kaç öpücük bırakmıştım. Her şey düzelecekti ve ben bunun için elimden ne gelirse yapacaktım.

...

       Ertesi gün uyandığımda kendimi çok tuhaf hissetmiştim. Yanımdaki Barış'ı izlerken ellerim saçlarındaki yerini bulmuştu bile. Dün ona ne kadar kızgındım, oysa o her şeyi beni düşündüğü için yapıyordu. Onu uyandırmadan yataktan kalktım ve elimi yüzümü yıkayıp kendimi biraz toparladım. Güçlü olmalıydım çünkü ben de çökersem durumunun gerçekten kötü olduğunu düşünürdü. Şuan ise en son yaşanmasını istediğim olay bu olurdu. Kendimi toparladıktan sonra mutfağa geçtim ve güzel bir kahvaltı hazırlamaya başladım. Her şey yoluna girecekti, buna inancım tamdı. Duyduğum adım sesleriyle Barış'ın geldiğini anladım ve mümkün olduğunca sıcak ve büyük bir gülümseme kondurdum yüzüme. "Günaydın Baroska." Sessizce yanıma gelip oturduğunda dik durmaya devam ettim. Onun yanında düşmek yoktu.

       Kahvaltı hazır olduğunda Barış'a kahvesini uzatıp yanına oturmuştum. O sessizce dururken elini tuttum ve diğer elim de sakallarındaki yerini buldu. "Hadi ama Barış. Gülümse biraz lütfen. Söz veriyorum her şey yoluna girecek." Başını yukarı aşağı sallarken küçük bir gülümseme kondursa da yüzüne zorla yaptığı çok belliydi. Yine de bozuntuya vermedim. Kahvaltı yaparken bir yandan da o yokken gelen tuhaf müşterilerden falan bahsederek kafasını dağıtmaya çalışıyordum. O ise yemek yemiyordu bile... Anlaşılan onunla çocukla ilgilenir gibi ilgilenmem gerekti. Arada ona da bir şeyler yediyordum yoksa kendisinin bunu yapacağı yoktu. Çalan telefonumun sesi ile telefonu elime aldım ve Berkan'ın ismini görünce de hemen açtım.

       "Nis nerelerdesin sen ya? Dünden sonra çok merak ettik seni. İyi misin, yanına geleyim ister..." "Berkan bir sakin ol ya. Evet iyiyim, Barış ile beraber kahvaltı yapıyoruz şimdi." "Siz... Nasıl ya? Kızım dün ayrılmadınız mı siz?" "Uzun hikaye Beko, sonra konuşuruz bunları." "Cafeye gelince mesela?" Gözüm Barış'a kaymıştı. Sanki tüm yaşam enerjisini bir günde kaybetmişti. Gülmüyordu, yemek yemiyordu sadece nefes alıp veriyordu sanki... "Aa bak onu da diyeyim. Beko bize biraz zaman verebilir misin bir kaç gün cafeye gelmesek mesela?" "Her şey yolunda değil mi?" "Öyle olacak merak etme... Şimdi kapatmam gerek, yine konuşuruz." Telefonu kapattığımda Barış'ı izledim bir süre daha. Keşke içimdeki tüm gücü ona verebilseydim...

Merhaba hepinize ❤

Öncelikle üzgünüm, bölüm kısa oldu galiba. Bir kaç gündür hasta bir şekilde yazmaya çalıştım. Bugün tamamlayıp aranıza tam anlamıyla dönmeyi planlıyordum ama maalesef her şey çoğu zaman istediğimiz gibi olmuyor.

Bir süre daha buralarda olamayacağım. Kuzenlerim, teyzem, eniştem yani ailemin büyük bir parçası maalesef corona belası ile savaşıyor ve bu dönemde bölüm yazabileceğimi zannetmiyorum ☹ Sizden istediğim onlar için bol bol dua etmeniz ❤

Hepinizi seviyorum bugün çok daha güzel şeyler konuşmak isterdim ama maalesef olmadı 🖤 kendinize çok dikkat edin.

KIRILMIŞ ZAMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin