Deneme sonrası arkadaşlarla dershanenin önünde buluşunca yaptığımız ilk iş pizzacıya gitmek oldu. Çok acıkmıştık ve kütüphaneye gitmeden önce bir şeyler yemek istemiştik. Şu anda da siparişlerimizi bekliyorduk.
"Tamam işte kızım. Ondan sonra bir daha barışmışlar ama tekrar kavga etmişler." dedi Şeyda. Bu anlattığı kaçıncı kız, hangi çiftin ilişkisini bize anlatıyordu bilmiyordum.
"Hadi be. Millet de kıyafet değişir gibi sevgili değişiyor biz hala sap." dedi Yaren de. Sağ dirseğiyle de beni dürtmüştü. Uzun zamandır sevgilisi olmamış beni. Konuşmak isteyenleri de geri çevirdiğim ve sonra saplığımdan şikayet ettiğim için azar işitip duruyordum. Bu yüzden hiç ağzımı açmamış, Yaren ne derse kafa sallamıştım.
"Bize ne diyip susacakları kısım ne zaman gelecek?" Yankı'nın kulağıma doğru eğilerek kimsenin duymayacağı bir şekilde sorduğu soruya güldüm ve ben de ona doğru eğildim. "Eğer konuyu değiştirmezsek sonu asla gelmez." dedim. Ki öyleydi. Dedikoduyu severdim ama tanımadığım birinin dedikodusunu yapmak bana saçma geliyordu.
"O zaman bu işi sana bırakıyorum." dediğinde "Ne?" diye tepki verip ona dönmüştüm. Yakınlığımızı unutarak yaptığım bu hareket aramızda bir karıştan az mesafe kalmasına sebep olmuştu. Gözlerinin en dışı kahverengiydi ama yeşilleri o kadar baskın geliyordu ki ancak bu kadar yakınından bunu fark edebilmiştim. Şimdiye kadar neden fark etmediğimi de bilmiyordum. Gerçi Yankı'yı Barış olmasa hiç tanıyamazdım da. Defalarca karşılaşmıştık belki de dershanede ama bir şekilde bir araya gelmeyince dikkatimi çekmemişti işte.
"Biz seninle niye tanışmadık hiç?" diyerek düşündüğüm şeyi ona da yönelttim. "Bilmem," dedi nefes alıp tekrar arkasına yaslanarak. "kader işte" Mesafemizi açmasına rağmen gözlerimiz ayrılmamıştı. Ben ise sebepsiz yere pozisyonumu bozmuyordum. "Keşke tanışsaydık." dediğimde ilk önce dudakları birbirinin temasını kesti. Sonra hafifçe gülümsedi. Bir şey daha söyleyecek gibi oldu ama hemen arkasında oturan Şeyda Yankı'nın omuzuna çenesini koyup "Pizzalar geldi." dedi. Gereksiz samimiyetine gözlerimi devirerek önüme döndüm.
Bir yandan pizzamı yiyor, bir yandan da karşımdaki Eren' i izliyordum. Yaren'in bana verdiği görev de buydu işte. Ona olan davranışlarını yorumlamak. Eren, Yankı ve Barış ile futbol hakkında konuşuyor ve durmadan pizzasını yiyordu. Yaren ve ben de bildiğimiz kadarıyla dahil oluyorduk konuşmaya. Şeyda'nın sessizliği futbolun f'sini bilmediğindendi yüksek ihtimalle.
Eren konuşmaya devam ederken hızlı yediği için tabağına dökülen mantar ve zeytinleri ağzına atarken bir an duraksadı ve çatalındaki mantarı Yaren'e uzattı. Ağzı dolu gözleri kocaman açılmış arkadaşım hızlıca çiğnediği lokmayı yuttu ve ağzını açtı. Eren'in sanki normal bir şeymiş gibi yaptığı bu hareket eminim ki Yaren'i oldukça etkilemişti. Ayrıca yaptığı bu şeye tabağındakiler bitene kadar devam etti. Yankı önüme kendi pizzasından bir dilim koyana kadar gözlerimi kırpmadan onları izlemiştim. Fark edip etmediklerini bilmiyordum ama Yankı'nın fark ettiği kesindi.
"Biraz daha öyle bakarsan anlayacaklar." dedi tekrar kulağıma eğilerek. Tabağıma koyduğu dilimi göstererek "Yer misin?" diye de sordu. Kafamla onaylayarak tekrar onlara döndüm. Bu sefer Yaren ile göz göze gelmiştik ve kaşlarımla bunu akşam konuşacağımızı anlattım. Ve dudaklarımı oynatarak "Sakin." dedim.Herkes yemeğini bitirince de doğruca kütüphaneye gittik. En köşedeki büyük yuvarlak masaya oturup kitaplarımızı çıkardık. Az önce gırgır şamata takılan ekip bir anda öyle bir ciddileşmişti ki adapte olmam uzun sürdü. İlk yarım saat bu duruma alıştığımda ise akşam geç yatmanın cezasını çekmeye başladım. Sürekli esniyordum. Bir süre bu şekilde esnemem devam edince dayanamayıp bir kolumu uzatarak kafamı koluma koydum. Yüzümü hemen yanımda oturan Yankı'ya dönmüştüm. Harıl harıl test çözüyordu. Onların test çözmesini görüyor olmak bende vicdan azabına sebep olunca gözlerimi kapattım. Sesler gittikçe bulanıklaşırken son duyduğum Barış' ın isyanıydı.
"Bu ikisi uyusun biz test çözelim. Valla çalışma hevesimi sömürdüler şu an."
***
Kolumun dürtülmesiyle gözlerimi yavaşça araladım. Yorganımla bakışmayı beklerken gördüğüm surat gözlerimi biraz daha kırpıştırmama sebep oldu. O an kütüphanede olduğumu ve gözlerimin acısına dayanamayıp uyuma pozisyonu aldığımı hatırladım. Yankı da benim gibi bir kolunu ileri uzatmış hemen yanımda uyuyordu. Birbirimize dönük uyuduğumuz için uzattığım elim onunkine değiyordu. Sırtımı dikleştirip esnediğimde bizimkilerin toparlandığını gördüm ve Yankı'ya uzanarak hafif dürttüm.
"Yankııı, Yankııı" dedim fısıldayarak. Kıpırdanıp tekrar aynı haline geri dönünce elimle omzuna hafifçe vurdum. "Uyan hadi çıkıyorlar, Yankııı" dedim tekrardan. Bu sefer de gözlerini kırpıştırıp bana baktı ve gülümseyip tekrar yumdu gözlerini.
"Uyandırsana düzgün, gidelim artık." diyen Şeyda'ya döndüm. Kütüphanede olduğumuzun farkında değildi herhalde. Ben de Barış'a dönüp "Siz ilerleyin biz yetişiriz." dedim. Kafasını sallayıp, duraksayan Şeyda' yı da alıp dışarı yöneldiler.
Kendi kitaplarımı topladıktan sonra Yankı'nınkileri de onun çantasına tıkıştırdım. Birkaç kere daha seslenmeme tepki vermeyince tiki olabileceğini düşünüp bel boşluğuna bastırdım. Kaşlarını çatmaktan başka tepki vermeyince biraz daha sert bastırdım. Silkelenip uyanınca "Şükür, hadi kalk gidelim." dedim. Kısa bir süre etrafına baktı ve masanın üzerindeki sol elimi açıp kendine yaklaştırdı önce. Ben ne yaptığını anlamaya çalışırken yanağını elime, elimi masaya yasladı ve "Biraz daha yatayım?" dedi sorar gibi. Şaşırmıştım. Barış dışında bir erkek arkadaşımla bu kadar yakınlaşmadığım için garipsemiştim de. Ama o an gözüme o kadar tatlı gelmişti ki rahatsız olmamıştım.
"Böyle mi duracağız?" dediğimde bir gözünü açıp suratını astı. "Haklısın." diyerek tekrar dikleşti. Kaslarını belirginleştirecek şekilde esnedi ve masanın üstündeki çantasını aldı. Hala bıraktığı yerde duran elime bakıp parmaklarımdan hafifçe tuttu ve beni de kaldırdı. "Hadi gidelim." dediğinde diğer elimle sandalyedeki çantamı tek omzuma attım ve ilerlemeye başladık. Eli hala hafifçe elimi tutuyordu. Sanki sıkı tutsa kaçacakmışım gibi.
O şekilde kütüphaneden çıktığımız sırada telefonuma bildirim geldi. Onun mesaj attığını düşünen beynim ani bir hareketle elimi Yankı'dan kurtarmama sebep oldu. Elimi öyle bir çekmiştim ki elinden, bunu yaptığıma pişman olmuştum. Ama ondan mesaj gelince kendime engel olmamıştım işte...
Neden böyle oluyordum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sen İnandır | texting
Short Story*Küçükken çok inanmıştım Eğer çok istersen, her şey mümkün İnanmak zor değil Hikayem senle başlardı Senle devam etsin Beni sen inandır.* Bir şarkının hayatınızı belirlemesini bekler miydiniz? Bir şekilde inanmanızı sağlamasını? Ya da birini k...