yedi

15 3 18
                                    

Gözlerimi dersin son bir dakikasında olduğumuzu gösteren saatten ayıramıyordum. Hoca bizi söylediği sayfaları çözmemiz için serbest bırakmıştı ve biraz hızlı çözmüş olmalıydım ki tamamını bitirmiştim bile. Geri kalanını evde çözmeme gerek bile kalmadığı için mutluydum. Günlük programımın dışında ödev eklenince çözesim gelmiyordu ve sürekli ceza alıyordum. Bu cezaları çözerken de iyice gecikiyordum ama en azından o konuya bir daha dönüş yapmam gerekmiyordu. Dengesiz bir düzenim vardı yani.

"Ders bitti"

Bir anda yükselmemle bir iki kişi bana bakmıştı. Öğrencilerin ve öğretmenin de toparlanmasıyla sınıftan çıktık. Bir şekilde bu haftanın da sonuna gelmiştik işte. Şükürler olsun! Gerçi yarın deneme vardı ama en azından pazar günü tamamen boştum. Barış'ın ısrarları son bulmazsa pazar günü de dışarıya çıkardık yüksek ihtimal. Bütün gün dışarda olmak beni bu dersler kadar yormuyordu zaten. Dar merdivenlerimizi inip çıkış kapısında bizi bekleyen Yaren' in yanına ilerledik.

"Pazar günü buluşuyoruz sakın unutmayın. Gidin ve izin alın ufaklıklar"

"Sensin ufaklık ya. Tabi sen erkeksin. Çıkıyorum diye seslenmen yeterli oluyor. " diyen Yaren'i başımla onayladım. Acı bir gerçekti bu.

Barış bana doğru dönüp piç bir gülüş sergiledi. 'Bak şimdi' bakışını anlamamam mümkün değildi.

"Ben de bugün Erenle arkadaşlarını da davet etmiştim aslında ama sen bilirsin tabi kıvırcık"

"Tamam o zaman pazar günü görüşürüz kanka"

Yaren yanağımdan makas alıp Barış'a da öpücük yolladı ve arkasını dönüp yürümeye başladığında biz de birbirimize dayanmış gülüyorduk.

" Ayrıca, bir daha bunu kullanırsanız ikinizi de döverim, bilin"

İşaret parmağını sallayarak tehditvari gözükmeye çalışan canım arkadaşım tabi ki başarılı olamamıştı. Kahverengi saçlarıyla birebir aynı  olan göz rengiyle ve beyaz cildi, pürüzsüz yanaklarını kaplayan çilleriyle o kadar tatlıydı ki pek ciddiye alamıyordum onu. Barış da öyle olmalı ki sürekli yanaklarını sıkıyor ve kıpkırmızı dolaşmasına sebep oluyordu.

" Hadi görüşürüz Barış."

"Yürüyerek mi yine?"

"Hıhı. Seviyorum yürümeyi biliyorsun. Otobüs felan da çekemem."

"Ben şu ehliyeti bir alayım da her gün bırakırım seni merak etme." diyerek göz kırpan arkadaşıma baktım.

"Emin misin? Daha geçen gün sevgili yapacağım her gün gezeceğiz diyordun."

" O da olur bu da. Seni rahat bırakmayacağım endişelenme. "

"Tamam hadi öyle olsun."

Yanaklarımı sıkarak arkasını döndü ve ilerlemeye başladı.

"Yanaklarımı da rahat bırakın ya artık."

Bana dönmeden elini ' yaw he he ' dermiş gibi salladı. Başımı iki yana sallayarak çantamdan kulaklığımı çıkardım ve müzik dinleyerek yürümeye başladım.

' Beni sen inandır '

Hadi ama ya! Üç yüz küsür şarkı var ve bir hafta sonra tekrar bu şarkı denk gelmek zorunda mıydı? Telefonu tekrar elime alarak başka bir şarkıya geçtim. WhatsApp'a girdim ve engellediğim kişilerden onu buldum. Evime kadar bilen ve her adımımı takip eden birinin engelini kaldırmalı mıydım? Resmen takıntı haline getirmişti beni belki de.

Peki niye aslında böyle değilmiş gibi geliyordu? Ben ki aptal lise aşklarına yüzümü buruşturarak bakan Dila Sarsılmaz inanıyor muydum bu çocuğa yoksa? Beni gerçekten seviyor muydu? Bir insanın birini bu şekilde sevmesine inanmıyordum. En yakın örneğine gözlerim yaşlı şahit olmuştum.
Abim senelik ilişkisinden ayrılıp gitmişti. Barış hep sevdiğini söylerdi ama bir şekilde son bulurdu. Yaren'inki ise çok masumdu. Belki de elde edince Eren'in hayalindeki gibi olmadığını anlayacaktı. Ne kadar tanıyordu ki onu zaten? Daha tanımadan bile göz yaşlarına sebep oluyordu bir de.

Bu çocuk seni iyi tanıyor. Ya onunki de masum bir sevgi ise?

Bu çocuk kaydettiğim isminin hakkını veriyordu gerçekten. Merak ettiğim hiçbir sorunun cevabını alamıyordum. Düşünceler beni ele geçirmişken engelini kaldırdığımı fark ettim. Bir şarkı bitmiş diğerine geçmişti bile. Şuan ne dinlediğimi bile hatırlamıyordum. Bu kadar düşünmemeliydim.

Ekranı kilitleyip telefonu cebime koydum. Bir an sahile insem mi diye de düşündüm ama yorgun hissediyordum. Eve gidip bir iki saat uyusam iyi olacaktı. Yarın denemeden sonra inerdim nasıl olsa. Yaklaşık yirmi dakika yürüdükten sonra eve varmıştım. Doğruca odama gidip kendimi yatağa bıraktım. Uyuma hayallerimi lanet bildirim sesi bozmamış olsaydı anında uyuyakalabilirdim.

? : Biraz daha engeli kaldırmasaydın yeni bir hat alacaktım

Dila : İnatçıyım diyorsun

? : Evet öyleyim

? : Gerçi inadımı sana geçirebilir miyim şüpheliyim

Dila : Pek sanmıyorum

? : Ben de sanmıyorum

? : Başlarda hanımcı olurum kesin

? : Heyecandan her kelimene tamam dersem şaşırmam

Dila : Fazla hayal kuruyorsun

? : Sen kurmuyor musun?

Dila : Pek değil

? : Neden

Dila : Anı yaşayan bir insanım diyelim. Geleceği zaman gösterir

? : Geleceğini dilediğin gibi şekillendirmek daha güzel olmaz mı

? : Bir şeyler için çabalamak?

Dila : Olmadığı zaman fazla üzülürsün sonra

Dila : Uyarmadı deme

? : Üzülmemi istemediğini mi çıkarmalıyım burdan

? : Hadi evet de

Dila : Evet

Dila : Kimsenin üzülmesini istemem

? : Gün gelecek senin için kimse olmayacağım

? : Ve yine gün gelecek sen bana tekrar evet diyeceksin

Beni Sen İnandır | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin