on sekiz

8 1 19
                                    

Hayal edin. En yakın arkadaşlarınız dışında Turkcell abimizden başka kimse bildirim sesini duymanıza sebep olmuyorken ve insanların samimiyetsiz ve zamanla biten sevgilerine birebir şahit olmuşken kim olduğunu bile bilmediğiniz biri size mesaj atıyor. Mesaj atmakla kalmıyor size aşık olduğunu iddia ediyor. Bir de üstüne kim olduğunu özenle saklıyor. Sizi bilmem ama bence aşırı sinir bozucu bir his. O da yetmezmiş gibi daha bir ay bile olmamışken ister istemez alıştığınızı fark ediyorsunuz. Başta bana bu kadar yakın olmasına izin verdiğim için şu an kendimi suçluyordum. Ama keşke yapmasaydım da diyemiyordum. Bu da sinirimi iyice katlıyordu. Ben de bütün sinirimi bunlara sebep olan kişiden çıkarıyordum.

? : Dila yeter artık cevap ver

? : Mümkünse küfür etmeden tabi

? : Ne zaman bir şey diyecek diye ümitleniyorum, küfrediyorsun

? : Bilmediğim bir özelliğin daha çıktı gerçi

görüldü

? : Bismillahirrahmanirrahim

Dila : Küfür etmiyim diye imana geldin

? : Ben zaten imanlıydım kızım

? : Konuşacak mısın artık benimle :)

Dila : Adın ne?

? : Konuşmayacaksın yani

Dila : Şu an cümleye başlarken bile isminin eksikliğini hissettim

Dila : Ben kontrolüm dışında gerçekleşen şeyleri sevmiyorum

Dila : Ve sen bizimle ilgili bütün kontrolü kendine saklıyorsun

? : Güzelim

? : Sen biz deyince bile kalbim hızlanıyor benim

? : Senin karşına çıktığımda suratıma bomboş bakan bir Dila'ya hazır değilim

? : Her şeyden önce sende bir yer edinmek istiyorum

? : Bütün kalıplardan, ismimden, tipimden değil

? : Seni seven kalbimden etkilen, kehribarlarınla parlayan gözlerinle bana bak istiyorum

? : Anlıyor musun beni

görüldü

yazıyor...

Dila : Sanırım evet

Dila : Artık daha iyi anlıyorum

Dila : Sen bizim uğrumuza kendime çizdiğim sınırları bozuyorsun aslında

Dila : Ben buna izin vermeyince de bu şekilde sorun yaşıyoruz işte

? : Ben seni sınırlarınla sevdim

? : Neden o sınırları bozmaya ihtiyacım olsun ki

Dila : Sanırım benim seni sevebilmem için buna ihtiyacım var

İyice düşününce vardığım sonuç hayatım boyunca karlılaştığım bir sorundu aslında. Büyüdükçe insanların ne kadar kırıcı olabildiğini fark ediyordunuz. Belki bu yönde vurulmamıştım ama bunu çok iyi biliyordum. Ön yargılarımı gerçeklerin önüne koyup ona göre duvar oluşturuyordum. Ve şimdi de o duvar zorlanıyordu işte. Belki de fazla felsefik yaklaşıyordum, bilmiyorum. Ama şu an kim olduğunu bilmediğim birine güvenmeyi seçmeli miydim emin değilim. Belki de bu kararı tek başıma vermemeliydim. En iyisi Yaren'e sormaktı. Telefonu elime alıp rehbere girdiğim sırada kapım aniden açıldı.

"Ya napıyorsun abi ya?" Bir de koşarak yatağa atlaması yok mu!
"Kızım abilik kurallarına aykırı kapı çalmak. Alış buna." diyerek yanağımı sıktı. Şu yanağımı bir salmadılar. "Alışmama gerek yok. Zaten çoğunlukla burda değilsin ki." dedim ozumlarımı silkerek.
"Yine bunları konuşacaksak Doruk kaçar." Yayıldığı yerde hafif toparlanmasıyla kolundan tutup tekrar geri çektim onu. "Dur be bir şey demedim."

"Ee anlat bakalım. Var mı bir şeyler?" Bir şeylerden kastını hepimiz biliyorduk değil mi? "Sana yok diyeli bir hafta bile olmadı farkında mısın?" dedim gülerek. Sonra bir an durdum. Olaylardan tamamen bağımsız olup beni herkesten iyi tanıyordu abim. Buna güvenerek hemen ona döndüm.
"Bir şey soracağım." dedim ayaklarımı çapraz bağlayıp tamamen ona dönerek. "Var mı lan bir şey yoksa. Bir de yok diyor cadı." dedi burnumu sıkarak. Yüzümle uğraşmadan beş dakika duramıyordu.
"Sence ben çok mu kapalıyım?" diyip toparladım. "Dışarıya karşı yani." Kendi kendine hmmm gibi sesler çıkardı. Bunun nereden nasıl çıktığını kendince tarttıktan sonra "Biliyorsun. Biz kopya gibiyiz. Ben annemin sen de babamın." dedi. "Zekanı, sivriliğini bu kapalılığını babam sağladı aslında." Haklıydı. Ve bunun farkındaydım. Ama şimdiye kadar bununla ilgili bir sorun yaşamamıştım. Bir nebze böyle olunması gerekmez miydi?
"Ama şu an babamı görüyorsun. Belki çok başarılı ama iyice üzerinden zaman geçince pişman olacağını düşünüyorum ben. Bazen de kendini teslim etmen gerekiyor anlıyor musun? Ama kendinden vazgeçme. Emin olmadan, için iyice rahat etmeden asla Dila. Ki bana kalsa hiç etme de..." dediğinde gülmüştüm. Sert abi olma çabaları pek işlemiyordu. "Bazen de hata yapman gerekir. Dün seninle kayarken olduğu gibi. Defalarca düşmeden öğrenemezsin sonuçta." Haklıydı. O kadar haklıydı ki hem de... Bunların zaten farkındaydım aslında ama bir şekilde yüzüme vurulması gerekiyordu galiba. Ve bunu abimin yapmasının beni ayrıca etkilediğini inkar edemezdim.

" Sen boşuna oralarda mühendislik okuyorsun ha. Psikoloji felan okusaydın cuk otururmuş sana." dediğimde güldü. "Her konuda yetenekliyim işte. Senin aksine." Kaşlarımı çattım. " İki yumurta kıramayan sen mi söylüyorsun bunu? Anneme el yeteneği olarak da özenmeliydin biraz." dediğimde 'hah' diye bir ses çıkardı sen öyle san dermişçesine.
"İstanbul'da bu konuda çok geliştim. Artık menemen felan yapabiliyorum. Makarna kolay zaten. Hazır mantıyı da tencereye koyuyormuşsunuz bir tek. İyiyim yani. "dediğinde şaşırmıştım. Ama sonra mantıklı olduğunu düşündüm. Arada annemin Doruk'a bir şeyleri nasıl yapacağını anlattığını duyuyordum. Başlarda çorbayı çatalla karıştırırken şimdi az da olsa gelişmişti. " Resmen benim kadar iyisin artık " İmayla kurduğum bu cümleyle yüzü egolu bir hal aldı. Şu erkeklerin attığı 'ben mükemmelim' adlı çarpık gülüşten bahsediyorum. "Eh, olsun o kadar. Kıskanma hiç."

Biraz daha sohbet ettikten sonra giden abimin arkasından belli bir süre düşüncelere daldım. Sanırım monoton hayatıma renk gelmeliydi artık.

Dila : Hani benden bir şans istemiştin ya

Dila : Sanırım sana o şansı veriyorum

Dila : Belki sen ve ben, gerçekten biz olabiliriz?

Beni Sen İnandır | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin