"Yeter hadi ben eve gidiyorum."
"Olum biraz daha kal işte. Zaten kırk yılda bir çıkıyoruz dışarıya."
"Kırk yılda bir mi? Daha 3 gün olmadı seni kaldırımlardan toplayalı lan"
"İyi be tamam. Gel bırakayım bari seni"
"Ne ile bırakacaksın taksiyle mi? Havalara bak. Zengin olabilirsin ama hala ehliyet alacak yaşa basmadın hatırla."
"Doğru diyorsun. İyi sen git zaten ev yakın. Ben de şurdan bir taksiyle atlarım"
"İyi hadi görüşürüz."
"Eyvallah"
Gittikçe kalabalıklaşan kafeden hızlı adımlarla uzaklaştım. Sürekli takıldığımız bu kafe, akşam dokuzdan sonra çekilmez bir müzikle kaplanıyordu ve arkadaşlar da kız peşinde buraya sürüklüyordu beni. Bir iki geldik eğlendik ama artık sıkmaya başlamıştı. Ayrıca başım ağrıyordu ve yaşımdan beklenmeyecek kadar yorgun hissediyordum son zamanlarda. Bir sebebi yoktu. Gündüz test kitaplarıyla boğuştuktan sonra bu ortamları gereksiz buluyordum. Henüz son senemizin başındaydık ama ben şimdiden ipleri sıkı tutmak son günlerde sıkışmamak istiyordum. Hangi öğrenci isteklerini yapabiliyordu ki?
Önünden geçtiğim eski püskü apartmanın arkasından gelen bağırış sesinin düşüncelerimi bölmesiyle kafamı oraya çevirdim. Ardından bir odun kırılma sesi de gelmişti ve bu da hızla oraya adımlamama sebep oldu.
Umarım düşündüğüm şey değildir.
"Ulan zaten kafam bozuk. Çık git uğraşmiyim seninle! "
Bunu söyleyen beklediğim üzere bir adam değil elinde uzun bir odun bulunan arkası bana dönük bir kızdı. Hemen yanında duvara yaslanmış ağlayan kızı ve yüzü bana dönük çocuğu gördüm. Benden uzak oldukları için henüz geldiğimi fark etmemişlerdi.
"Yok ya naparsın? Elindekiyle beni dövebileceğini mi sanıyorsun lan sen? Çekil önümden sevgilimi de alıp gideceğim burdan."
Ağlayan kızın cırlayarak konuşmasıyla ona döndüm.
"Ne sevgilisi be bir salmadın yapıştın yakama piç!"
Benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm şerefsiz kızların üzerine doğru sinirle atılınca gereksiz duraklamamı bozdum ve hızla oraya ilerledim. Fakat ben daha varmaya yaklaşmadan kız elindeki sopayı saniye düşünmeden adamın yüzüne geçirdi. Acıyla bükülen şerefsize bunun yetmeyeceğini düşünmüş olmalı ki karnına da bir tekme atıp yere serdi. Kızı da kolundan tutup bana doğru yönlendirdi.
"Hey baksana!"
Bir an bana seslendiğini anlamayıp arkama bakma gafletine düştüm. Az önce izlediğim şeyin üzerimdeki etkisi hala devam ediyordu. Oysa ki çok kısa bir sürede olup bitmişti. Adam kan revan içinde yerdeydi -ki odunun çivi dolu olması muhtemeldi- ve saniye tereddüt etmeden arkasını dönmüş, saçını geriye doğru atıp bana doğru yürüyordu şu an.
Resmen etkilenmiştim. Ve etkilenmeye devam ediyordum. Altında bilekten lastikli eşofmanı ve giydiği hırkasıyla dağınık gözüken kızın gözleri bu karanlığa rağmen anında dikkatimi çekmişti. Rengini pek net göremiyordum ama sıradan kahverengi olduğunu düşündüğüm gözlere niye daldığımı anlayamamıştım. Ayrıca dalgalı uzun saçlarına... Çatık kaşlarında, kocaman yanaklarında gezinen bakışlarım iyice bana yaklaşmalarıyla tekrar gözlerini buldu.
Yanılmıştım. Gözleri kahverengi değildi. Oldukça açık bir kahverengiydi. Sanırım kehribara kaçıyordu. Geceye inat öyle bir parlıyorlardı ki sanki, sanki ağlamıştı.
Ağlamış mıydı?
"Sana diyorum. Telefonumu unutmuşum. Polisi ara da alsınlar şu pisliği şurdan"
"Ta-tamam"
Bir de kekelemiş miydim lan ben!
Cebimden çıkarıp 155 i tuşladığım telefonu kulağıma götürdüm.
"Sen burda kalabilir misin? Benim gitmem gerek."
"Kalırım git sen."
Hafifçe başını sallayıp hala ağlamakta olan kıza döndü.
"Polislere eksiksiz olanları anlatıyorsun. Ağlama ve dik dur. Güçlü ol. Bu arkadaş seninle bekleyecek korkma."
"Tamam teşekkür ederim sen de olmasaydın o şerefsiz -"
"Unut bunları şimdi. Kaçtım ben."
Hala elinde neden durduğunu anlamadığım odunu bir kenara fırlatıp bana baktı. "Sana emanet." diyerek hızlıca yanımdan ayrıldı. Bu kız ne yapmıştı az önce öyle?
Çoktan gözden kaybolmasına rağmen hala oraya baktığımı yanımda ağlayan kızın sesiyle fark ettim.
"Harikaydı değil mi?"
"Evet, kesinlikle öyleydi."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sen İnandır | texting
Kısa Hikaye*Küçükken çok inanmıştım Eğer çok istersen, her şey mümkün İnanmak zor değil Hikayem senle başlardı Senle devam etsin Beni sen inandır.* Bir şarkının hayatınızı belirlemesini bekler miydiniz? Bir şekilde inanmanızı sağlamasını? Ya da birini k...