Hala yastığımı aradığı için sızlayan kollarımın ve kapanmaması için büyük bir çaba sarf ettiğim gözlerimin üzerimdeki etkisi o kadar fazlaydı ki esnememe engel olamıyordum. Dershaneye yürüyerek gittiğim için uykum yolda açılıyordu ama bugün aşırı yorgun hissediyordum. Kapıyı söylenerek çekip karşımda bana gülümseyerek bakan Yankı'yı gördüğümde bir kere daha küfrettim. Sabahın bu saatinde huysuzluğumu çekecek olması tamamen onun bahtsızlığıydı.
"Günaydıın" diyen neşeli sesini duyduğumda ciddi olup olmadığını sorgularcasına yüzüne baktım.
"Ups. Birileri ayılamamış."
Omzumdan düşen çantayı tekrar yerine yerleştirip Yankı'nın önünde adımlarımı durdurdum.
"Gitmesek mi yaa?" diyen çocuksu sesim sonlarda kafamı omzuna gömdüğüm için iyice boğuklaşmıştı.
Şu an yaptıklarımı on kere düşünecek durumda değildim ve düşünmek de istemiyordum.
Sadece uyumak istiyordum. Hep.
"Olmaz." Başımı biraz daha kendine bastırarak düşmemem için omzumdan sıkıca tuttu ve ona yaslanarak yürümemi sağladı.
"Ufff. Çok kötüsün." Önüne bakarak yürümeyi kesip bakışlarını yüzümde sabitledi. Bu şekilde yürümemiz aşırı saçmaydı. Özellikle ben gözümü açık tutamıyorken.
"Önüne baksana sen. Düşeceğiz şimdi ikimiz de."
Kulağa oldukça hoş gelen kıkırtısını yanaklarımı sıkan eli takip etti. İki yanağımı birbirine birleştirmek istercesine sıkıp balığa dönüşmeme sebep oldu. Sonra yanaklarımı bırakıp burnumu parmaklarının arasına alıp sıktı. Elimle iteliyor, onun eğlenen haline ters bir şekilde ağzımın içinde küfürler söylüyordum. Gerçi dışarıya çıkan ses küfürden çok her şeye benziyordu.
"Bıraksana Yankııı! Eve dönüp uyuyacağım ben. Vazgeçtim okula da gelmiyorum."
"Kızım madem bu kadar uykun vardı. Niye kalktın?" Omzumdaki elini biraz daha sıklaştırıp ellerinden kaçarken açtığım mesafeyi tekrar kapattı. Yüzümle uğraşıp durduğu için şu an biraz daha ayılmıştım ama okulda tekrar uyuyacağıma emindim. O tahta sıralar bile ödüldü şu an.
"Annem 5 kere aradı sabah kalkayım diye. Senin de beni bekleyip gitmeyeceğini tahmin etmiştim."
"Bak bu doğru. Dua et derse yetişelim uykucu. Sen beni hep bekletecek misin böyle?"
"Hıhııı" diye mırıldandım. Ki öyleydi. Hayır desem bile bekleteceğime emindim. Son ana kadar uyuyacak ve on dakikada hazırlanırım diyip yarım saat geç kalacaktım.
"Neyse ben şikayetçi değilim valla."
Orası kesindi. Başta onu benim yavaşlattığımı düşünmüştüm ama Yankı da yavaş yürüyordu ve ben hızlansam da tekrar aynı tempoya geri dönüyorduk. Aynı adımlarla yürüdüğümüz için başka türlüsü mümkün değildi.
"Ben senin sınıfına mı gelsem Dila? Böyle ayrı olmuyor."
"Hıı istersen bizim eve taşın. Ayrı gayrı olmasın ya yapışık olalım hep böyle." İşaret parmağımla şu anki durumumuzu göstermiş sonra elimi tekrar beline koymuştum. Gittikçe açılan gözlerim ve elimin bulunduğu yeri idrak ettiğimde resmen sarılarak yürüdüğümüzü fark ettim. Dershaneye yaklaşmıştık ve kim bilir dışarıdan nasıl gözüküyorduk.
"Bana uyar." derken omuzlarını silktiğini başımın sekip tekrar omzuna yerleşmesinden anlamıştım.
"Aynen. Abimin odasında yatarsın bir de. Oh mis."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sen İnandır | texting
Short Story*Küçükken çok inanmıştım Eğer çok istersen, her şey mümkün İnanmak zor değil Hikayem senle başlardı Senle devam etsin Beni sen inandır.* Bir şarkının hayatınızı belirlemesini bekler miydiniz? Bir şekilde inanmanızı sağlamasını? Ya da birini k...